Orijinal Başlık: Beko’nun İtalya’da iki bin kişiyi işten çıkarma planında hükümet devreye girdi: ‘Kabul edilemez’
Yazar: Övgü Pınar, Roma – Twitter: @ovgu_pinar – 16 Aralık 2024
Ev aletleri üreticisi Beko Europe, İtalya’da yaklaşık 2 bin çalışanını işten çıkarma niyetiyle hem sendikalarla hem de hükümetle karşı karşıya kaldı. Beko Europe, Arçelik ile ABD merkezli Whirlpool firmasının Avrupa’daki iştiraklerinin birleştirilmesi ile bu yılın ilkbaharında faaliyete geçmiştir. Şirketin %75’i Arçelik’e, %25’i ise Whirlpool’a aittir. İtalya’daki Cassinetta, Melano, Comunanza ve Siena’da bulunan Beko tesislerinde yaklaşık 5 bin kişi istihdam edilmektedir. Geçen ay şirket, fabrikaların bir kısmını 2025 yılı sonuna kadar kapatma ve iş gücünü azaltma planını duyurdu. Toplam çalışan sayısının %40’ına denk gelen 1935 kişinin işten çıkarılması hedefleniyor. Melano’daki tesiste ise üretim kapasitesinin azaltılması ile bugünden itibaren 520 işçi, çalışma saatleri ve maaşlarının düşürülmesi ile karşı karşıya kalacak.
Haber sitesi Il Post, Beko’nun İngiltere ve Polonya’da da fabrika kapatma kararı aldığını hatırlatarak, şirketin üretimini Türkiye, Mısır ve Romanya gibi daha ucuz maliyetli ülkelere kaydırmayı planladığını bildirdi.
Beko Europe yetkilileri ise mevcut endüstriyel planın İtalya yasalarına uygun olduğunu, ülkede %40’ın altına inen kapasite kullanım oranının sürdürülebilir olmadığını savunuyor.
İtalyan hükümeti, işletmeler ve Made in Italy Bakanlığı, Beko Europe yetkilileri, sendika temsilcileri ve yerel yöneticilerin katılımıyla 20 Kasım’da bir toplantı düzenleyerek krize çözüm aradı. Ancak bu toplantıda bir uzlaşma sağlanamadı. Bakanlık Müsteşarı Fausta Bergamotto, “Şirketin önerdiği planı kabul edemeyiz” diyerek ülkenin çıkarlarını ve istihdamı korumak adına elimizden geleni yapacağımızı belirtti.
Beko işçilerinin protestoları ve sendikaların grev kararı gündemi uzun süredir meşgul ediyor. Bir grup işçi, 7 Aralık’ta Papa Francesco ile Vatikan’da bir araya geldi. Papa, Pazar duasından sonra yaptığı konuşmada Beko işçilerine destek vererek, “Çalışma hakkı onur hakkıdır” dedi ve “Ekonomik sebeplerle işlerinden mahrum bırakılmamaları” çağrısında bulundu.
Muhalefetten yapılan açıklamalarda ise Demokratik Parti lideri Elly Schlein, geçen hafta Beko tesisleri önünde gösteri yapan işçilere destek vermek için Toskana Bölge Başkanı Eugenio Giani ile birlikte Siena’ya gitti. Schlein, “Anayasamızın 1. maddesi, İtalya’nın çalışma üzerine kurulu bir cumhuriyet olduğunu belirtmektedir” diyerek hükümeti eleştirdi.
Son olarak, İşletmeler ve Made in Italy Bakanlığı, 10 Aralık’ta ilave bir “Beko Yuvarlak Masa Toplantısı” gerçekleştirdi. Bu toplantının ardından Bakan Adolfo Urso, şirkete “üretim ve istihdam açısından güçlü ve sürdürülebilir yeni bir endüstriyel plan” sunma çağrısında bulundu. Urso, aksi halde İtalyan Golden Power yasasının kendilerine tanıdığı yetkilerle yaptırımlar uygulayacaklarını belirtti.
Golden Power yasası, 2012 yılında uygulamaya konulmuş ve 2023’te güncellenmiştir; bu yasa stratejik sektörlerde ulusal çıkarların korunması için acil önlemler alma yetkisini hükümete vermektedir. Bakanlık, şirkete yeni bir plan hazırlaması için önümüzdeki aya kadar süre tanıdı. İtalyan medya kuruluşları ise bakanlığın yaptırım ya da Whirlpool’un satışının iptali gibi farklı seçenekleri değerlendirdiğini öne sürmektedir.
Beko Europe yetkilileri ise mevcut endüstriyel planın İtalya yasalarına uygun olduğunu savunmaya devam ediyor. Şirketin dış ilişkiler müdürü Maurizio David Sberna, planın “bileşenleri ve ekonomik sonuçları açısından değişmeyeceğini,” ancak çözüm için “hükümetle, yerel kurumlarla ve sendikalarla görüşmeye açık olduklarını” ifade etti. Beko Europe, Kasım ayında yaptığı açıklamada, “dönüşüm planının” sebepleri arasında, Asya’dan artan rekabet ve talep düşüşünü de saymıştır. Şirket, İtalya’daki mevcut kapasite kullanım oranının bu yıl %40’ın altına düştüğünü ve durumun sürdürülemez olduğunu vurgulamaktadır. İtalyan basınında yer alan sendika kaynaklarına dayandırılan haberlerde ise bu düşüşün gerekçeleri arasında talep artışının yetersizliği, Asya’dan gelen rekabet, Ukrayna’daki savaş sonrası Rusya pazarını kaybetme, Çin’de üretilen bileşenlerin maliyetinin ve enerji giderlerinin artışı, Ortadoğu’daki çatışmalar nedeniyle konteyner gemilerinin Süveyş Kanalı yerine Afrika’nın çevresini dolaşmak zorunda kalmasının yarattığı maliyetler de ifade edilmektedir.