Başlık: Beyaz Saray’da 28 yıl aradan sonra Güney Kıbrıs lideriyle görüşme: ABD, denge politikalarını mı terk ediyor?
ABD Başkanı Joe Biden, 30 Ekim tarihinde Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides’i Beyaz Saray’da kabul etti. Christodoulides, 1970’te Makarios ve 1996’da Glafkos Klerides’den sonra Washington’da misafir edilen üçüncü Kıbrıslı Rum lideri oldu. Bu görüşme, iki ülke arasındaki savunma dâhil ilişkilerin stratejik bir boyuta taşınma kararı alındıktan hemen sonra gerçekleşti. Türkiye, ABD’nin adada tarihsel olarak uyguladığı denge politikasını terk etmesinden rahatsızlık duyuyor ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yönelik silah ambargosunun kaldırılmasından kaygılı.
Görüşmede nelerin konuşulduğu hakkında Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, görüşmenin ABD-Kıbrıs Cumhuriyeti Stratejik Diyalog mekanizmasının 23 Ekim’de hayata geçirilmesinin ardından yapıldığına dikkat çekildi. Enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, bölgesel güvenlik konuları ve Ukrayna’daki gelişmelerle ilgili değerlendirmelerin yapıldığı belirtildi. Biden, Gazze’ye insani yardım ulaştırma konusunda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin rolüne teşekkür etti. Açıklamada, Kıbrıs adasının fiilen bölünmesinin 50. yılı olduğu hatırlatılırken, Biden’ın BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde iki kesimli, iki toplumlu ve tüm Kıbrıslıların siyasi eşitliğine dayalı bir federasyon kurulmasını desteklediği vurgulandı. Biden, görüşme öncesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 1974 yılında adaya gerçekleştirdiği askeri harekâta atıfta bulunarak, “O sene ABD Senatörü olarak ilk senemdi. Çok iyi hatırlıyorum, üzücü bir gündü,” ifadesini kullandı. Ancak, Biden adada federal bir çözüm konusunda umutlu olduğunu da kaydetti.
Christodoulides, iki ülke arasındaki ilişkilerin tarihsel ve stratejik açıdan en yüksek noktaya ulaştığını ifade etti ve savunma, güvenlik ile enerji alanlarındaki işbirliğine vurgu yaptı. Kıbrıs sorununa dair görüşlerini paylaşan Christodoulides, ülkesinin 1974’ten bu yana Türkiye’nin işgali altında olduğunu belirtip, sorunun BM parametrelerine göre çözümü için ABD’nin desteğini talep etti. Türkiye, 2004 Annan Planı ve 2017 Crans Montana çözüm süreçlerinin Kıbrıs Rum toplumu tarafından reddedildiğine dikkat çekiyor. Ankara, gelecekteki müzakerelerin “egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün tescil edilmesi” ilkelerine dayanması gerektiğini savunuyor ve hem Türkiye hem de Kıbrıs’taki Türk liderler iki devletli çözüm önerisinde bulunuyorlar.
Yunan basınında yer alan haberlere göre, Biden ile Christodoulides’in görüşmesinde enerji, ekonomi ve yatırımlar konularında ilerlemeler kaydedildi. Kıbrıs Cumhuriyeti, Doğu Akdeniz’de önemli miktarda doğalgaz rezervine sahip ve bu kaynakları çıkarmak ve uluslararası pazarlara ulaştırmak için Amerikalı şirketlerle işbirliği yapıyor. Türkiye ise başta ABD olmak üzere bölgedeki aktörlere Doğu Akdeniz’in hidrokarbon zenginliklerinden herkesin yararlanması gerektiğini belirtiyor.
Son yıllarda Washington-Lefkoşa ilişkileri, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ülkedeki bankaların ve finans kurumlarının Rusya kaynaklı kara para ve diğer yasa dışı faaliyetler için kullanılmasını zorlaştıracak adımlar atmasının ardından gelişti. ABD, İsrail-Hamas savaşının bölge üzerindeki etkilerinin arttığı bir dönemde Kıbrıs ile stratejik diyalog kurarak savunma işbirliğini güçlendirdi. Bu kapsamda, 2020’de Kıbrıs’a uygulanan silah ambargosunun kaldırılması gibi adımlar atıldı. 2023 yılı Eylül ayında ise ABD ve Kıbrıs Cumhuriyeti, “İkili Savunma İşbirliğine Dayalı Yol Haritası” aracılığıyla işbirliğini derinleştirmek istediklerini belirttiler. Türkiye, bu durumu adanın silahlandırılması açısından tehlikeli bir süreç olarak değerlendirerek, Kıbrıs Türk toplumunun güvenliği için gerekli tedbirleri alacağını açıkladı. Türkiye’nin Kıbrıs’ın kuzeyinde silahlı insansız hava araçları için bir hava üssü ve bir deniz üssü kurma planları olduğu da bildirildi.
Türkiye’nin rahatsızlığının sebepleri arasında, Washington’un tarihsel olarak Türk-Yunan sorunları ve Kıbrıs sorunundaki dengeli tutumunu son beş yılda Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti lehine değiştirmesi bulunuyor. Ankara, bunun hem adada hem de bölgede olumsuz etkileri olacağına dikkat çekiyor. Ayrıca, bu adımların Kıbrıs sorununun kalıcı çözümü için yapılan çabalara zarar verebileceğini savunuyor. Türkiye, Kıbrıs Rumlarının Avrupa Birliği üyeliği sonrası Kıbrıs Türkleri ile adanın yönetimini paylaşma konusunda motivasyonlarının zaten azaldığını, ABD’nin Kıbrıs ile geliştirdiği ilişkinin Yunanistan ile artan savunma ve güvenlik işbirliği bağlamında düşünülmesi gerektiğini belirtmektedir.