Türkiye, çeşitli coğrafyaları ve zengin mutfak gelenekleriyle, yüzyıllardır halkını besleyen süper yiyeceklerden oluşan bir hazineye ev sahipliği yapıyor. Bu gıdalar sadece gerekli besinleri sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda Türk mutfağını zenginleştiren eşsiz tatlar ve dokular da sunuyor. Ülkeyi ziyaret eden herkes, Türk mutfağının son derece sağlıklı olduğunu, öncelikle mevsimlik ürünler, tahıllar, kuruyemişler ve tohumların turşudan salçaya kadar çeşitli ürünlere dönüştürüldüğünü ve çok daha fazlasını içerdiğini doğrulayabilir.
Bununla birlikte, yabancıların besinsel süper güçlerini bilmediği daha az belirgin olan birkaç bileşen daha vardır. Ayrıca, ister buğday veya şekerden kaçınmak gibi belirli bir diyeti arzuluyor olun, ister takip etmeniz gereken belirli bir diyet olsun, bu bileşenlerin bazıları şekil değiştirmek ve belirli kısıtlamalara uyum sağlamak için ustaca kullanılabilir.
Einkorn: Antik buğday harikası
“Siyez”, Türkiye’de bin yıldır yetiştirilen ve İngilizce’de “einkorn” olarak anılan antik tahılın Türkçe karşılığıdır. Modern buğday çeşitlerinin aksine, siyez orijinal genetik yapısını korudu ve bu da onu bir beslenme merkezi haline getirdi. Protein açısından şaşırtıcı derecede yüksek olan Einkhorn aynı zamanda düşük glutenli bir tahıldır; bu, glutene karşı intoleransı olan veya hassasiyeti olan kişiler için bu unun tüketim için daha uygun bir seçenek olduğu anlamına gelir.
“Siyez” unu Türkiye’de her zaman bulunsa da, çoğunlukla unlarını toplu olarak tedarik eden kırsal bölgelerdeki kişiler tarafından ev yemeklerinde kullanılıyordu. Ancak bu aralar “siyez” geri dönüyor. Unu, ekmeği, unlu mamulleri ve bulguru çeşitleri çiftçi pazarlarında ve bakkallarda daha kolay bulunur hale geldi. “Siyez”den yapılan ekmek, kahverengi tam buğday ekmeğine benzeyebilir, ancak dokusunun daha yoğun olduğunu, daha çiğnendiğini ve kendine özgü fındıksı ve hafif tatlı bir tada sahip olduğunu göreceksiniz.