Başlık: BRICS: Kazan zirvesine katılan ülkeler ne bekliyor?
22 Ekim’de Rusya’nın Kazan kentinde başlayan BRICS Zirvesi, Ukrayna ile savaşın başlamasından bu yana gerçekleştirilen en büyük uluslararası etkinlik olma niteliğini taşıyor. Zirveye, üye ülkelerin liderleri yanı sıra birliğe katılmayı planlayan ülkelerden temsilciler de katılıyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres de katılımcılar arasında, ancak bu durum Ukrayna’nın tepkisini çekti. Rusya, ABD ve Avrupa’ya Moskova’nın yalnızlaşamayacağını kanıtlamayı amaçlıyor. Ancak zirveye katılan diğer ülkelerin kendi bağımsız gündemleri bulunuyor. BBC muhabirleri, büyük güçlerin zirveye katılma nedenlerini ele aldı.
Putin’in Sembolik Zaferi Grigor Atanesian, BBC Rusça için, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin açısından bu zirve Batı’ya ve kendi halkına dünyanın geri kalanından dışlanmadığını göstermenin bir fırsatı. Küresel Güney’den 30’dan fazla diplomat ve bakan da zirveye katılarak ortak bir görüş sergiledi. Bu ülkeler arasında Çin, Hindistan, İran, Türkiye ve Güney Afrika’nın yanı sıra Mısır ve Etiyopya da yer alıyor. Bazı ülkeler, Rusya gibi Batı’nın yaptırımlarıyla karşı karşıya olsa da, Türkiye gibi ABD müttefiki ve NATO üyesi ülkeler de mevcut. Bu ülkelerin liderlerinin, Putin ile el sıkışmak ya da Narendra Modi’nin yaptığı gibi sarılmak istemeleri, Moskova’nın Ukrayna’yı işgalinin Küresel Güney’in büyük bir kısmında, Washington ya da Avrupa’nın genelinde olduğu gibi uluslararası bir tehdit olarak algılanmadığını, bunun daha çok bölgesel bir çatışma olarak değerlendirildiğini gösteriyor. Ancak BRICS Zirvesi’nin Kremlin’e verilen sembolik destekten öte hangi somut sonuçları doğuracağı belirsizliğini koruyor. Küresel ölçekte dolar hakimiyetine karşı alternatif para birimlerinin kullanılması ve dolarizasyonun sona erdirilmesi ile ilgili birçok tartışmaya rağmen, zirvenin resmi web sitesinde katılımcılara ‘Rusya’da Mastercard veya Visa kartların geçerli olmadığı için nakit para getirmeleri’ hatırlatılıyor ve ‘Rusya’daki çoğu banka yalnızca ABD doları ya da euroyu rubleye çevirebiliyor’ ifadesi dikkat çekiyor.
Çin: Dünya Düzenini Değiştirmek İstiyor Çin, BRICS’i dünya düzenini değiştirmek için bir araç olarak görüyor. Chen Yan, BBC Çince’de belirttiği gibi, son olaylar ışığında, Rusların, özellikle güvenlik konusunda Çin’in Rusya’nın yanında yer almak istemediğini anlamaları zor değil. ABD’nin ısrarları sonrası Çin, askeri amaçlarla kullanılabilecek ürünlerin Rusya’ya ihracatında sınırlamalar getirdi. Ancak konular Batıya geldiğinde Rusya ve Çin sıklıkla benzer bir duruş sergiliyor; bunun en büyük örneği BRICS grubu. Peki, Çin’in gerçek hedefi ne? 2. Dünya Savaşı sonrası, dünya, küçük ülkelerin haklarını ve insan haklarını garanti altına alan bir kural seti geliştirdi. Bu sistem sık sık sarsılsa da hala işliyor. Çin’in son yarım yüzyıldaki hızlı yükselişi, çıkarlarına hizmet eden bir düzen arayışını beraberinde getirdi. Çin, mevcut düzenin otoriter liderler için daha uygun bir hale gelmesini istiyor. Diğer ülkeleri kendine benzetmek gibi bir amacı yok, ancak insan hakları konusunda standartları farklı olan egemen devletlere karşı daha az müdahale eden uluslararası bir sistem peşindedir. Kısacası, Çin ‘insan hakları’ değil, ‘egemenlik’ önceliğinin hâkim olmasını savunuyor. Çin, bu hedefe ulaşmak için benzer görüşlere sahip ülkeleri bir araya getirmeyi planlıyor. Pekin’in büyük ekonomik gücü ve insan haklarını pek önemsememesi, yanaşmayan birçok ülke tarafından olumlu karşılanıyor. BRICS, bu ülkelerle birleşmek için bir fırsat sunuyor ve üye sayısı arttıkça bu niyet daha da belirgin hale geliyor.
Hindistan: Arabuluculuk Oynuyor Bu yılki BRICS Zirvesi Hindistan için özellikle önem taşıyor; zira ülke, grubun iki önemli gücü olan Çin ve Rusya ile yakınlaşmayı hedefliyor. Başbakan Narendra Modi, beş yıl aradan sonra ilk kez Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile ikili bir görüşme yapıyor. Bu görüşme, Hindistan’ın, Himalayalar’daki sınırında devriye gezme konusunda Çin ile anlaşma sağladığını duyurmasının hemen ardından gerçekleşiyor. Modi-Şi görüşmesi, Hindistan’ın son dört yıldır gergin olan Çin ile ilişkilerinde bir düzeltme sağlama amacını taşıyor. Ayrıca, Hindistan, Rusya-Ukrayna savaşında bir arabulucu olarak aktif bir rol almak istiyor. Kazan’a ulaştıktan sonra Modi, Putin’e, Hindistan’ın çatışmanın çözümüne katkıda bulunmaya hazır olduğunu söyledi. Modi’nin, hem Putin hem de Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski ile görüşmesi, Hindistan’ın bu konuda daha büyük bir rol üstlenme isteğini ortaya koyuyor. Hindistan, BRICS ülkeleri arasında stratejik ve ekonomik işbirliğini arttırmayı hedeflerken, kendini gelişmekte olan ülkeler arasında lider bir konumda konumlandırmaya çalışıyor. Hem Rusya hem de Batı ile iyi ilişkiler kurarak, ancak iki tarafla da mesafesini koruyarak, dış politikada bağımsızlığını sürdürmeyi hedefliyor.
Türkiye: BRICS AB İçin Tamamlayıcı Eylül ayında BRICS’e katılma başvurusunda bulunan Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki büyük bir delegasyon ile temsil ediliyor. Zirve, Türkiye için çok önemli çünkü Ankara, BRICS üyeliğini tıkanan Avrupa Birliği (AB) katılım süreci ile değerlendirme fırsatı buluyor. Putin ve Erdoğan zirve sırasında bir araya geldi. Yüz yüze görüşme öncesinde Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, Türkiye’nin NATO üyesi olmasının BRICS üyeliğinin önünde bir engel oluşturmadığını vurguladı. Türkiye, BRICS ile işbirliğinin Avrupa Birliği ile yaptığı gümrük birliği anlaşmasına alternatif olmadığını, aksine tamamlayıcı olduğunu belirtiyor. Ankara, birçok farklı uluslararası örgüte katılım göstererek kendi ekonomik çıkarlarını gözetiyor.
İran: BRICS’ten Hoşlanıyor İran, BRICS ile ilgili gelişmeleri olumlu karşılıyor. Batılı olmayan iki nükleer gücün öncülüğünde, Batı’nın egemen olduğu dünya düzenine karşı bir jeostratejik blok oluşturma hedefi, İran’ın dini liderinin vizyonuyla örtüşüyor. Ayetullah Ali Hamaney, ABD dolarının piyasalara hakimiyeti üzerinden geliştirdiği küresel hegemonyayı BRICS kurulmadan önce sorgulamaya başlamıştı. İran, uzun süredir ABD ve daha az ölçüde AB’nin ağır yaptırımlarıyla, varlıklarının dondurulması ve ekonomik baskılarla karşı karşıya kaldı. ABD dolarının küresel finans dünyasındaki merkezi rolü nedeniyle, Amerikalılar işlem yapmasını zorlaştırarak İran’ı finansal bir duvarla çevreledi. BRICS, küresel piyasaları ve serbest ticareti Batı’nın kontrolünden çıkarmayı başaramamış olsa da, İran Cumhurbaşkanı’nın zirvede yer alması, rejimin Batı ideolojisine karşı kazandığı bir zaferin sembolü olarak değerlendiriliyor.
Brezilya: Etki Alanını Genişletiyor Brezilya, BRICS’in kurucu ülkeleri arasında yer almakta olup, şu anda gruptaki tek Latin Amerika ülkesidir. 2024 yılında BRICS’e katılmayı planlayan Arjantin fikir değiştirdi. BRICS’in kurulmasından bu yana, Brezilya’nın gündeminde bazı önemli konular yer aldı; BM Güvenlik Konseyi’nin yeniden yapılandırılması gibi. Brezilya Devlet Başkanı Lula, üçüncü döneminin başladığı günden bu yana, ülkelerin küresel etkisini artırmak için diğer konuları da hükümet programına taşıdı. Brezilya, Küresel Güney’de liderlik rolü üstlenmek için BRICS ve onun Yeni Kalkınma Bankası’na güveniyor. Bu bağlamda, Brezilya’nın esas hedefi, ABD dolarına olan küresel bağımlılığı azaltmak, iklim değişikliği konularında liderlik etmek ve uluslararası çatışmalarda arabulucu olmaktır. 2024’te Brezilya, Kazan zirvesine yeni üyelerin gruba katılması için gerekli temel şartları tanımlayarak daha somut bir hedefle katılmayı planlıyor. Brezilya hükümeti, yeni üyelerin coğrafi temsilini sağlamak ve mevcut BRICS üyeleriyle dostane ilişkiler kurmak amacıyla çalışmalar yapmaktadır. Bu durum, özellikle Brezilya’nın Venezuela ve Nikaragua’nın ortak üye adaylığını veto edeceğini açıklamasının ardından daha da önem kazanıyor.
Afrika: Yeni Fırsatlar Sunuyor Afrika, BRICS’te üç ülke ile temsil ediliyor: 2010’dan itibaren üye olan Güney Afrika ve 2024’te üyeliğe katılacak olan Mısır ve Etiyopya. 2010 yılında BRICS’e katılması, Afrika için önemli bir gelişmeydi. Dönemin dört kurucu üyesine kıyasen ekonomisi ve coğrafi büyüklüğü daha küçük olan Güney Afrika’nın üyeliği sembolik açıdan büyük bir anlam taşıyordu. Üyeliği, apartheid’ın sona ermesinin ardından milletin kazandığı bir Noel hediyesi olarak değerlendiriliyordu. Küçük bir ülke olmasına rağmen, kıtanın en iyi altyapısına sahipti ve minerallere erişim sağlıyordu. Eşsiz bir tarihi bulunması nedeniyle, bu durum Çin’in bankacılıktan madenciliğe kadar çeşitli sektörlerde yatırım yapma konusundaki umudunu artırıyordu. Dünya çapında yeni bir rol de EDİT kazanmış oldu. Kıtada bazıları, Nijerya’nın BRICS üyesi olmasının daha mantıklı olacağını öne sürüyordu. Ancak bu mesele yapılacak genişlemelerle aşılabilir. Geçen yıl Afrika BRICS’e Mısır ve Etiyopya’yı kattı. Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, ülkesinin üyeliğini kapsamlı ve müreffeh bir dünya düzenine katılma fırsatı olarak değerlendirdi. Ancak yeni üyeliklerle birlikte BRICS içerisinde bazı anlaşmazlıklar da yaşanmaya başladı. Etiyopya ve Mısır, Etiyopya’nın inşa ettiği Nil Nehri’ndeki baraj projesi hakkında zor bir durum içerisindedir. BRICS: Katılımcı Ülkeler Kazan Zirvesinden Ne Bekliyor?
Birbirine zıt olan koalisyonlar oluşturulmuş durumda. İkili anlaşmazlıklara rağmen, BRICS’e katılım hem Afrika içinde hem de dışarıda önemli bir değer taşımaktadır. Gelişen ekonomiler için BRICS üyesi olmak, ticaret ve ekonomik ilişkileri geliştirmek, daha uygun kredi imkanları elde etmek ve Batı düzeninin eleştirildiği bir süreçte uluslararası arenada görünürlük kazanmak için benzersiz bir fırsat sunmaktadır.