23 Mayıs Perşembe gününden itibaren, hafta sonu 26 Mayıs Pazar gününe kadar tüm Datça yarımadası, son yıllarını Datça’nın güneyindeki Datça kasabasında geçiren gecikmiş şair Can Yücel’in mirasıyla büyülenecek. Bodrum ve Yunanistan’ın Kos adası ve batısı Marmaris’tir. Bodrum’dan bir buçuk saatlik ve son derece pahalı bir feribotla ya da Marmaris’ten bir saatlik araba yolculuğuyla ulaşılabilen ulaşımı biraz meşakkatli. Bu, çoğu kişinin bu yolculuğa dayanamadığı, bunu yapanların ise burayı gerçekten sevdikleri için yaptıkları anlamına gelir. Acaba Yücel burayı gerçekten seven isimlerden biri olabilir mi?
Can Yücel kimdir?
1926 yılında İstanbul’da doğan Can Yücel, etkileyici şiirlerini seslendiren, derin duyguları ve felsefi fikirleri mizah, nükte ve günlük dilin eşsiz bir karışımıyla aktaran, kendine özgü bariton üslubuyla tanınan tanınmış bir Türk şairidir. Ankara’da dil, tarih ve coğrafya okuduktan sonra İngiltere’nin Cambridge kentinde klasik filoloji eğitimine devam etti. Yücel, Türkiye’nin en saygın şairlerinden biri olmasının yanı sıra William Shakespeare’den Eleanor Roosevelt’e, Ernesto Che Guevara’dan Bertolt Brecht’e, F. Scott Fitzgerald’dan Bob Dylan’a ve hatta Charles M. Schulz’un Snoopy’si Türk okuyucunun erişimine sunduğu edebi eserlerden sadece birkaçıdır. Çevirileri, yaratıcılıkları ve orijinal eserlerin ruhunu koruma yetenekleri nedeniyle büyük saygı görüyor. Yücel, yaşamı boyunca siyasi baskılara ve sansüre maruz kalmasına rağmen ifade özgürlüğünün güçlü bir savunucusu olmayı sürdürdü. 1970’li yıllarda Che Guevara ve Mao Tse-Tung’un eserlerini tercüme ettiği için 15 yıl hapis cezasına çarptırılan Yücel, af nedeniyle çok daha erken tahliye edildi.
Diğer mesleklerinin yanı sıra Kore’de askerlik yapmakta, BBC’nin Türkiye bürosunda sunuculuk yapmakta, Bodrum ve Marmaris bölgesi tur rehberliği yapmaktadır. Yücel, 1950’den vefat ettiği 1999 yılına kadar 20 düzyazı kitap yazdı. Şiirleri, erişilebilirliği ve bağ kurulabilirliği ile karakterize edilir; aşk, doğa ve sosyal konular dahil olmak üzere derin temaları genellikle bir hiciv ve eleştiri dokunuşuyla keşfetmek için sıklıkla günlük dili kullanır. Ünlü şiir koleksiyonlarından bazıları arasında “Sevgi Duvarı” (Aşk Duvarı) ve “Bir Siyasinin Şiirleri” (Bir Politikacının Şiirleri) yer alır. Son şiir kitabı “Mekânım Datça Olsun” (Benim Yerim Datça Olsun), etrafı dağlarla çevrili ama denizlerle çevrili bu sevilen kasabanın nasıl onun ömürlük yuvası haline geldiğini anlatıyor.
Hatta Datça’nın en eski mahallesi olan, adından da anlaşılacağı gibi Eski Datça’da bulunan evi, adeta hâlâ orada oturuyormuş gibi duruyor. Kapıdaki küçük bir tabelada buranın onun evi olduğu ve hala özel bir konut olarak kaldığı belirtiliyor. Eski Datça, pek çok tarihi taş yapının korunarak butik kafe, restoran ve otel olarak hayata geçirilmesiyle ilçenin çok özel bir bölgesidir. Trafiğin yoğun olduğu bu bölge aynı zamanda tamamı fuşya begonvil ve lavanta jakaranda ağaçlarıyla işaretlenmiş, labirent benzeri büyüleyici dar sokaklara sahiptir. Üstelik bunlar bölgenin meşhur ağaçları bile değil, çünkü badem Datça’nın spesiyalitesi ve ağaçların çiçekleri açtığında onuruna Datça Badem Çiçeği Festivali adıyla bir festival düzenleniyor.