DANA fenomeni: Valencia’da meydana gelen sele yol açan hava olayı nedir?
İspanya’da meydana gelen aşırı yağışlar, DANA fenomeni adı verilen bir hava olayıyla ilişkilendiriliyor ve bu durum en az 158 kişinin ölümüne sebep oldu. Son yaşanan olay, ülkenin 1987’den beri gördüğü en büyük sel felaketi olarak kaydedildi. Valencia’nın bazı bölgelerinde, bir yıllık yağış miktarına yakın yağmur sadece bir saatte düştü. Utiel ve Chiva’da bir metrekareye 300 litreden fazla yağış düştüğü tahmin ediliyor. Meteorologlar, bu fenomenin sonucunda aşırı dengesiz bir atmosfer sistemi oluştuğunu belirtiyor.
Sonuç olarak, aşırı yağışa, atmosferin üst katmanlarındaki soğuk havanın Akdeniz kaynaklı sıcak ve nemli hava ile hızlı bir şekilde çarpışması neden oldu. Nemli rüzgarların, yüksek irtifa olan karasal rüzgarlarla birleşerek hızla yükseldiği ve daha yükseklere ulaştığı ifade edildi. DANA olarak adlandırılan bu hava olayı, İtalya’da Ağustos ayında bir süperyatın batmasına sebep olmuştu. Meteorologlar, bu fenomenin sıklığındaki artışta küresel ısınmanın etkisinin yadsınamayacağını düşünüyor.
BBC Çevre Muhabiri Matt McGrath’a konuşan Imperial College London’dan iklim bilimci Dr. Friederike Otto, “Bu yoğun yağışların iklim değişikliği tarafından desteklendiği konusunda hiç şüphe yok,” dedi ve ekledi: “Fosil yakıt kaynaklı ısınmadaki her derece artış, atmosferin daha fazla nem tutmasına olanak tanıyor ve bu da daha şiddetli yağış patlamalarına yol açıyor.” Araştırmalar, iklim değişikliğinin bulutların taşıdığı yağmur miktarı üzerinde doğrudan etkili olduğunu öne sürüyor. Her bir derece ısınmada, bulutların taşıdığı yağış miktarının %7 oranında arttığı belirtiliyor. Yağmur çok şiddetli yağdığında, toprak bu kadar fazla suyu emme kapasitesine sahip olamıyor. Leeds Üniversitesi’nden Prof. Mark Smith, daha sıcak yazların toprağı kuruttuğunu ve bu durumun su emme kapasitesini azalttığını vurguluyor. Aynı zamanda, daha sıcak iklimde fırtınaların hareketinin yavaşlayıp yavaşlamadığı da inceleniyor; çünkü bu durum da yağış miktarını artırabilir. Eylül ayında Akdeniz’deki yüksek sıcaklıkların etkisiyle güçlenen Boris Fırtınası, Orta Avrupa’da birçok ülkeye ölüm ve yıkım getirmişti.
Uyarıların önceden yapılabilirliği konusunda ise İspanya’da eleştiriler gündeme geldi. Meteorologlar, hızla hareket eden yoğun gök gürültülü fırtınaların yolunu tahmin etmenin son derece zor olduğunu ifade ediyor. Oxford Üniversitesi’nden Dr. Linda Speight, “Uyarılar, insanlara selden önce yüksek bir yere çıkmaları ve kendilerini güvence altına almaları için hayati önem taşıyabilir. Ancak İspanya’da gördüğümüz gibi, yoğun gök gürültülü fırtınalar için önceden uyarıda bulunmak fazlasıyla zor, çünkü en yoğun yağışın tam yeri genellikle önceden belirlenemiyor,” açıklamasında bulundu ve ekledi: “Meteorologlar ve bilim insanları, bu zorlukla başa çıkmak için yenilikçi çözümler bulmaya çalışıyor, ancak bu basit bir sorun değil.” İspanya’daki sel felaketinin gözler önüne serdiği sorunlardan biri de modern altyapının aşırı sel olaylarıyla başa çıkmakta yetersiz kalması. Bazı araştırmacılara göre, yollar, köprüler ve caddeler, mevcut iklim koşullarına değil, 20. yüzyılın iklimine göre inşa edilmiş durumdadır.