Halk TV’de Suat Toktaş’ın moderatörlüğünü yürüttüğü Liderler Turu programına konuk olan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, başbakanlığı bıraktığı döneme ilişkin çarpıcı anektodlar paylaştı.
Pelikan bildirisi nedeniyle görevi bırakmadım
Pelikan hakkında, “Pelikan denilen anası meçhul, babası meçhul bir şeye mi bakarım, hiç kaale almazdım ama o imza toplamanın arkasında Cumhurbaşkanı olduğu için görevi bıraktım” diyen Davutoğlu, “Bunlar başkası daha fazla para verse ona hizmet edecek aşağılık adamlar. İstifa etmemin sebebi ben yurtdışında iken MKYK’dan 47 ismin yetkilerimin kısıtlanması için imza vermesidir” diye konuştu.
Hadi Özışık çıkışı
Gazeteci Hadi Özışık’ın, Sedat Peker tarafından sızdırılan telefon görüşmesine ilişkin değerlendirmede bulunan Davutoğlu, “Bir devlet yetkilisi adına onların tabiriyle “suç örgütü lideri” arasında arabulucuk yapmak, gazetecilik değildir. Bu başka bir şeydir. Ülkeyi yönetenlerin görevi halkın önüne çıkıp bu iddialar konusunda tavırlarını ortaya koyması lazım” dedi.
Devleti yönetenler susarak zan altında olmaktan kurtulamazlar
Sedat Peker’in gündemi sarsana iddialarıyla ilgili olarak “Devleti yönetenler bugün zan altındadır. Susarak zan altında olmaktan kurtulamazlar. Bu iddialar her gün milyonlarca insan tarafından izleniyorsa, kamu iklimini artık şekillendiren bir iddiadır” ifadelerini kullanan Gelecek Partisi lideri, Türkiye’de yargı bağımsızlığı olmadığını da sözlerine ekledi.
Yargı mensuplarının nasıl bir çile çektiğini ben biliyorum
Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye’de yargı bağımsız olsaydı bu açıklamalar üzerine onlarca savcı harekete geçerdi. Hakim teminatının, yargı bağımsızlığın olmadığı yerde araştırma olmaz. Bugün bir yargı mensubu siyasi otoritenin dışında bir söz söylese “FETÖ mensubu” diye atılabilir, her türlü tehditle karşılaşabilir. Yargı mensuplarının nasıl bir çile çektiğini ben biliyorum, onlarla konuşuyorum da. Ellerinden bir şey gelmediğini söylüyorlar.”
O yasaları çıkarmama izin verselerdi bugün bunlar yaşanmazdı
2016 senesinde çıkarmak istediği İhale, Şeffaflık ve İmar Rantı yasalarının engellendiğini hatırlatan Davutoğlu, “2016’da halkıma söz verdiğim o yasaları çıkarmama izin verselerdi bugün bunlar yaşanır mıydı? Eğer Siyasi Ahlak Yasası’nı çıkartmış olsaydık bugünkü Sağlık Bakanı da, Kültür ve Turizm Bakanı da, Milli Eğitim Bakanı da Bakan olamazdı. İhale Yasası’nı tümüyle değiştirecek, istisnaları ortadan kaldıracaktım. Bunları yapabilseydik bu marina tartışmaları olur muydu?” diye konuştu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’na çağrıda bulunuyorum!
Davutoğlu, Ankara Cumhuriyet Başsavcısının harekete geçmesi gerektiğini, önünde herhangi bir engel olmadığını belirterek iddiaların açıklığa kavuşturulması gerektiğini sözlerine ekledi.
Davutoğlu, şunları söyledi:
“Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’na çağrıda bulunuyorum, var olan kanunlarla yetkilidir, yukarıdan herhangi bir yerden işaret beklemesine gerek yok. Yarın bu ifadelerden hareketle özellikle kokain konusunda bir soruşturma başlatabilir ve bu görevinin gereğidir. Eğer bu kokain davası burada çözülmezse aynı Reza Zarrab olayı gibi Türkiye’nin üzerinde belki de yıllar sonra Demokles’in Kılıcı gibi sallandırırlar. Cumhuriyet Başsavcısı’nın, Cumhuriyet’in hukukunu koruması görevidir.”