Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya, Suriye, Türkiye savunma bakanlarının toplantısı hakkında değerlendirmede bulundu.
Önümüzdeki süreçte görüşmelerin genişleyerek süreceğine işaret eden Çavuşoğlu, Suriye rejiminin tutumunu ise şöyle özetledi: Rejim de terör tehdidinin farkında, önümüzdeki dönemde ortak mücadele olabilir.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ankara’da yıl sonu değerlendirme toplantısında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Çavuşoğlu, dün gerçekleştirilen Türkiye, Rusya ve Esed rejimi arasındaki üçlü toplantıya ilişkin, “faydalı bir görüşme olduğunu söyleyebilirim” ifadesini kullanarak, kalıcı bir barış ve istikrar için rejimle angajmanın önemli olduğunu söyledi.
“PKK/YPG terör örgütü bizim için tehdit, aslında daha fazla Suriye için tehdit çünkü bölücü ajandası var” ifadesini kullanan Çavuşoğlu, göçmenlerin güvenli bir şekilde Suriye’ye dönebilmesi için Suriye ile angajmanın önemli olduğunu kaydetti.
Çavuşoğlu, gelecek dönemde yol haritasının ikinci aşaması olarak dışişleri bakanları düzeyinde bir toplantının planlandığını ama toplantının zamanı ile ilgili somut bir tarihin olmadığını belirterek, “Esad’la da bakan düzeyinde ya da siyasi düzeyde bir görüşmemiz olmadı” dedi.
“Rejimle olan angajman terörle mücadelemize engel değil”
Türkiye’nin terörle mücadelesinin kararlılıkla devam ettiğini vurgulayan Çavuşoğlu, “Rejim de bu tehdidi çok iyi görüyor fakat bizimle ihtilaflarından dolayı terörle mücadelede bugüne kadar herhangi somut bir işbirliğimiz olmadı. Önümüzdeki süreçte terörle mücadelede ortak zemin olabilirse bu mücadelede ortak da hareket edilebilir. Rejimle olan şuan ki angajman doğrudan veya dolaylı temaslar terörle mücadelemize engel değil” ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, Esed rejiminin Türkiye’ye yönelik genel anlamda “topraklarımızdan çıkın” açıklamalarında bulunduğunu aktararak, “Biz de buralarda terör örgütlerinin olduğunu, kendilerinin de hakimiyet sağlayamadığını, siyasi bir istikrar olduğu zaman, ülkede her şey yoluna girdiği zaman buraları Suriye’ye devredeceğimizi söylüyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğüne, siyasi birliğine verdiğimiz önemi de zaten tüm açıklamalarımızda vurguladığımızı tekrar hatırlatıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
“Suriye rejimi, Suriyelilerin ülkesine dönmesini istiyor”
“Suriye rejimi, Suriyelilerin ülkesine dönmesini istiyor, bunu açıklamalarında da görüyoruz. Bunların olumlu bir şekilde, can güvenliği sağlanarak dönmesi de önemli. Bu konuda uluslararası sistemin, BM’nin angajmanı da önemli” diyen Çavuşoğlu, “daha konuşmalarımızın başındayız” ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Halep’teki tahliyelerde Türkiye-Rusya arasındaki işbirliğinin ardından Astana Formatı’nı oluşturduklarını İran ve rejimin de bu formattaki toplantılara dahil olduğunu kaydetti.
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye-Esed rejimi arasındaki görüşmelere ilişkin, “Bu angajman sürecini destekleyen ülkeler çok. Buna karşı olanlar da var temkinli yaklaşanlar da var. Bunun somut adıma dönüşmesini arzu edenler de var” ifadelerini kullandı.
Rejimle ilgili siyasi süreç için bir çok farklı grubun oluştuğunu hatırlatan Çavuşoğlu, “Astana süreci olmasa, Suriye ile ilgili siyasi süreç ilerlemiyor” dedi.
Mısırla ilişkiler
Normalleşme süreçlerine değinen Çavuşoğlu, “Normalleşme sürecindeki hız ya da yavaşlamanın seçimle bir ilgisi yok. Geçen yıl seçim konuşulmuyordu ama bu normalleşmenin sinyallerini vermiştik. Mısır’la yavaşlama bizden kaynaklanmıyor, seçimle de ilgisi yok” diye konuştu.
Çavuşoğlu, Mısır-Türkiye normalleşme adımlarına değinerek, “Şu an herhangi bir sorun yok, uluslararası alanda birbirimize karşı olmama prensibini koruyoruz. Arap Ligi’nde uzun yıllardan sonra Türkiye aleyhinde olan karar tasarıları geçmedi, zirve bildirgesinde de Türkiye’den bahsedilmedi. Eskiden olumsuz bir şekilde bahsedilirdi. Süreç sağlıklı bir şekilde ilerliyor” ifadelerini kullandı.
Ermenistan-Türkiye arasındaki normalleşme sürecine değinen Çavuşoğlu, Ermenistan’ın Türkiye’nin beklediği adımları atmadığını vurguladı.
Balkanlardaki durum
Bakan Çavuşoğlu, Balkanlarda yaşanan gerginliklere ilişkin, “Soydaşlarımızın her zaman yanındayız. Onların huzuru, refahı bizim için Türkiye’de yaşayan vatandaşlarımızın huzur ve refahı kadar önemli, dolayısıyla kendilerini yalnız hissetmiyorlar. Özellikle son 20 yıldır, bunu açıklıkla söyleyebilirim” diye konuştu.
Sırbistan-Kosova arasındaki barikat gerginliğinin azaltılması için çalışmalarının devam ettiğini belirten Çavuşoğlu, iki ülkeyle temaslarının da devam ettiğini söyledi.
“Suriye muhalefetinin haklarının hilafına da hareket etmeyiz”
Esed rejiminin ayak diremesi nedeniyle Anayasa Komisyonu ve Astana toplantılarında istenilen mesafenin katedilemediğini söyleyen Çavuşoğlu, Suriye’de rejim ile muhalefetin uzlaşması gerektiğini belirtti.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin Suriye konusunda attığı adımlara kendi menfaatlerini düşünen çok az sayıda grubun tepkisi olduğunu ancak Suriye muhalefetinin temsilcilerinden bu konuda herhangi bir tepki gelmediğine işaret ederek, “Suriye muhalefetinin garantörüyüz. Suriye muhalefetinin haklarının hilafına da hareket etmeyiz, tam tersine onların istediği bir yol haritası üzerinde uzlaşmaya katkı sağlamak amacıyla bu temaslarımızı devam ettiriyoruz” dedi.
Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçiliğine Şakir Özkan Torunlar’ın güven mektubunu Batı Kudüs’te mi yoksa Tel Aviv de mi sunacağına yönelik soruyu Çavuşoğlu, “Büyükelçimiz güven mektubunu (İsrail Cumhurbaşkanı) nerede kabul ederse orada sunar.” şeklinde yanıtladı.
ABD’nin Yunanistan ve Kıbrıs konusundaki tutumu
Çavuşoğlu, Washington yönetiminin Yunanistan ve Kıbrıs konusundaki tutumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, şunları kaydetti:
“Yunanistan ve Kıbrıs konusunda ABD’nin dengeyi bozduğunu açıkça kendilerine söyledik. Yunanistan’a bu kadar silah vermeleri, bu dengeyi bozduklarının açıkça göstergesidir. Kendileri bunun tersini söylüyorlar ama biz ne söylediklerine değil, ne yapıldığına bakıyoruz. Aynı şekilde Rum kesimine 1 yıllığına silah ambargosunu kaldırdılar. Neden kaldırdıklarını sorduk, ‘kara para aklama konusunda bizimle işbirliği yaptılar o yüzden’ (dediler). Peki kara para aklama işbirliğinin karşılığı o ülkeye silah alma izni vermek mi? Niçin, kime karşı (silah) alacaklar, Kıbrıs Türklerine karşı.”
Birleşmiş Milletler (BM) aracılığıyla Türkiye üzerinden Suriye’nin kuzeyinde insani yardımların ulaştırılmasına ilişkin BM Güvenlik Konseyi kararının önceki dönemlerde 1 yıllığına uzatıldığını anımsatan Çavuşoğlu, son zamanlarda Rusya’nın vetosu nedeniyle bunun 6 aylık olarak uzatıldığını ifade etti.
Çavuşoğlu, söz konusu kararın uzatılmasına ilişkin sürenin 10 Ocak’ta sona ereceğini ve herhangi bir itiraz olmazsa 6 ay daha uzatılacağını dile getirerek, “Ama biz her zaman BM Güvenlik Konseyi kararının geçmeme ihtimaline karşı alternatifler üzerinde de hazırlıklıyız” diye konuştu.
Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi kararına ihtiyaç duymadan Suriye’nin kuzeyine yönelik insani yardımlarını devam ettirdiğine işaret eden Çavuşoğlu, “Ama BM’nin bu karara (BM Güvenlik Konseyi kararının uzatılmasına) ihtiyacı var. Şu anda (kararın uzatılmasına ilişkin) süreç olumlu izliyor diyebilirim” şeklinde konuştu.
Çavuşoğlu, Avrupa Birliğinin (AB) kısır döngülerden ve kısır çekişmelerden kurtulacağına ihtimal vermediğini ve birlikte bu yönde de bir vizyon ve liderlik olmadığını kaydetti.
PKK yanlılarının Paris’teki şiddet eylemleri
PKK yanlılarının Paris’teki şiddet eylemlerine yönelik Fransa’daki siyasilerin tepki göstermediğine işaret eden Çavuşoğlu, “Bunlar her zaman aynı kisve arkasına sığınıyorlar. ‘Kürtler’ diyorlar, Suriye’deki YPG/PKK’lılara da ‘Kürtler’ diyorlar. Aslında bu Kürtlere de büyük bir haksızlıktır. Yani tüm Kürtleri terörist olarak göstermek Kürtlere haksızlıktır” dedi.
Çavuşoğlu, terör örgütünün İstanbul’da ve Gaziantep’te düzenlediği saldırılara ilişkin Batılıların kendisine “Bunu Kürtler mi yaptı” diye sorduğuna işaret ederek, Kürtler ile terör örgütlerinin ayırt edilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
PKK yanlılarının Paris’teki şiddet eylemlerine yönelik değerlendirmesinde Çavuşoğlu, “Bu gösterdi ki yıllardır destek vermeye çalıştığınız, Kürt diyerek destek vermeye çalıştığınız terör örgütü, yakaladığı ufak bir fırsatta barındırılan ülkelere neler yapabileceğini gösterdi” diye konuştu.
Çavuşoğlu, Paris’teki saldırıyı gerçekleştiren kişinin belli olmasına ve yetkililerden gelen açıklamalara rağmen PKK destekçilerinin söz konusu saldırıyı, Türkiye karşıtlığına çevirmeye çalıştığına işaret etti.
Fransa sokaklarında Türkiye aleyhine başlatılan kara propagandadan duyulan rahatsızlığı dile getirmek ve gerekli telkinlerde bulunmak için Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Herve Magro’nun Dışişleri Bakanlığına çağırıldığını anımsatan Çavuşoğlu, Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Ali Onaner’in de Fransa’da gerekli girişimlerde bulunduğunu, bazı Fransız siyasetçilerin Paris’te PKK üyeleri ve destekçileriyle yürüyüş yapmalarının ve onlara verdiği desteğin kabul edilemez olduğunu Paris makamlarına aktardıklarını kaydetti.
“Suriye-Türkiye ilişkilerinde normalleşmeyle ilgili provokasyon ve engellemeler olabilir”
Çavuşoğlu, Suriye-Türkiye ilişkilerinde normalleşmeyle ilgili provokasyon ve engellemelerin olabileceğini belirterek “En kötü senaryoya her zaman hazırlıklı olmak lazım” diye konuştu.
İki ülke arasındaki kapalı sınır kapılarının açılmasını da değerlendiren Çavuşoğlu, “Hatay’a gittim. Orada vatandaşlarımız da istiyor. Ticaretin canlanmasını da istiyorlar ama tabii burada kapının bir tarafının açılması sorunu çözmez. Burada gümrük işlemleri var, güvenlik meselesi var, pasaport kontrolleri var. Her iki tarafın bu konuda mutabakata vararak iki tarafta tedbirler alması lazım” dedi.
Çavuşoğlu, Kapıkule Sınır Kapısı’nın yetersiz kalması konusunda Bulgaristan’la kapasite artırımı üzerine ve yeni bir sınır kapısı açılması konusunda çalıştıklarını da belirtti.
ABD’nin California’da gerçekleştirdiği “Ada Dövüşü” isimli tatbikatına yönelik ise “Bizim bölgemizle ilgili bir mesele değil” değerlendirmesini yaptı.
Fransa’nın Akdeniz’deki askeri tatbikatına yönelik eleştirileri de yanıtlayan Çavuşoğlu, bu açıklamaların eksik bilgiyle yapıldığını söyledi.
“Rusya’yla diyalog konusunda herkes ‘Türkiye’nin yaptığı doğru’ diye konuşuyor”
Bakan Çavuşoğlu, uluslararası toplantılarda yabancı liderlerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a tahıl krizinin çözümü ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nda oynadığı rolden dolayı teşekkür ettiğini belirtti.
Savaşın gidişatıyla ilgili bu toplantılarda sohbetler yapıldığını ifade eden Çavuşoğlu, “Bunlar, Türkiye’nin göz önünde olan bir ülke olduğunun göstergesi. Türkiye ne yapacak, ne söyleyecek diye merak ediyorlar” diye konuştu.
Rusya’ya uygulanan yaptırımlar konusunda, Türkiye’nin Rusya-Ukrayna arasında izlediği dengeli politikaya ilişkin Çavuşoğlu, “Yaptırımlara katılmadığımızı söylüyoruz. Rusların, yaptırımları bizim üzerimizden deliyor gibi bazı suçlamalar oluyor” ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, açık denizde çekilen bir yat fotoğrafı üzerinden yapılan eleştiriye, yatın limanlara yanaşmadığı ve limanların uyarıldığı sözleriyle açıklık getirerek Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in, satış yasağı olan ürünlerin Türk şirketler tarafından alınıp satıldığına ise Türkiye’nin ithalat rakamlarını paylaşarak yanıt verdi.
Türkiye üzerinden yaptırımların delinmesine izin verilmeyeceğini ancak yaptırımlara katılmadığını ifade eden Çavuşoğlu, ikili ticaretin devam edeceğinin ancak Ukrayna tahılının Rusya’dan alınmayacağının altını çizdi.
Mevlüt Çavuşoğlu, dış politikada yapılan “Eksen kayması” suçlamasına değinerek “Şimdi bunu dile getiren var mı? Yok. Rusya’yla diyalog konusunda herkes ‘Türkiye’nin yaptığı doğru. İyi ki siz varsınız’ diye konuşuyor” değerlendirmesini yaptı.
Şanghay İşbirliği Örgütünde Türkiye’nin diyalog ortağı olduğunu belirten Çavuşoğlu, bu kurumlara da Türkiye’nin katkı sağladığını ifade ederek “Bizim her yerde örgütlerle temaslarda olmamız, statü elde etmemiz, masada olmamız kimsenin zararına değil. Birbirine alternatif olarak göstermeden bunları devam ettirmek önemli. Birbiriyle tamamen çelişen adımlar atmamak da önemli. Biz şu anda tutarlı bir şekilde bu politikalarımızı devam ettiriyoruz” dedi.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya ile ilgili tutumunun NATO’yu zayıflatmadığını, NATO için iki tehdidin Rusya ve terör olduğunu ifade ederek “Birinden o iki ülke tehdit görüyor, diğerinden de biz muzdaribiz. Biz onların güvenlik kaygısını anlıyoruz da bizim de güvenlik kaygımız var. Biz ikisini birlikte gerçekleştirelim diyoruz. Bir mutabakat muhtırası imzaladık burada atılacak adımlar var. Bunu İsveç de anlıyor, Finlandiya da anlıyor” diye konuştu.