Sendikadaki seçimlerin ilgili yasalar ve tüzüğümüzün ön gördüğü serbest, eşit, özgür, şeffaf ve üyenin tercihinin önemsenmesi gibi demokratik teamüller göz ardı edilerek, sendika yöneticileri kendi istedikleri ve tamamına yakınının eğitim yöneticilerinden oluşan üyeleri telefon ile arayarak delege adayı gösterirken diğer taraftan şube yöneticilerinin icazeti dışında kendi iradeleriyle delege adayı olmak isteyenler; “Bizim sayemizde o koltuklarda oturuyorsunuz. Seçimden sonra görüşürüz. Siz karşı tarafa oy vermek için mi geldiniz? Size kim başvuru yapın dedi?” gibi suallerle mobbinge maruz bırakılarak seçimlerin tatlı bir rekabet ortamında geçmesi engellenmiştir.
2015 ve sonrası dönemlerde sendikamızın politikalarındaki uygulamalar neticesinde sendikamızın ilke, değerlerinden ve Akif İNAN çizgisinden uzaklaştığı; sendikamızı rant ve zenginleşme aracı olmaktan çıkarmak ve asıl gayesi olan üyelerinin ekonomik ve özlük haklarının iyileştirilmesi mücadelesinin verilmesi gerektiğini savunanlar, teşkilatımıza ihanet eden muhterisler sıfatıyla Genel Başkan Ali YALÇIN tarafından damgalanması, gözlerini kör edercesine ve akıllarını izandan yoksun bırakırcasına hırslarının ne derece tavan yaptığının dışa vurumudur.
Sözlerimizin yanlış anlaşılmaması için peşinen şu ifadeyi kullanmak istiyoruz. İsteyen kişi istediği sivil toplum örgütüne üye olabilir, istediği zaman da ayrılabilir. Bunda bir beis kesinlikle görülmemektedir. Ancak, birlerden binlere ulaşan bu kutlu dava hareketinin başında yani çilenin, meşakkatin, külfetin olduğu dönemde; adı, şanı, esamesi hiç okunmayanlar o dönemlerde başka sendikalarda cirit atanlar sendikamızın zamanla büyümesinin nimetinden, imkânlarından faydalanmak isteyen menfaatçi güruh bir anda sendikaya sonradan gelmelerine rağmen en öne geçtiler. Bunlardan bazıları şu anda şube başkanlığı koltuğunda hiçbir bedel ödemeden oturmaktadır. Sanki bedel ödemişçesine, birlerden binlere ulaşan mücadele söylemleriyle bir de bu işin edebiyatını yapıyorlar. Bu sendikada emeği olanların, bunca ithamlar karşısında herhalde söyleyecek bir çift söz hakkı olduğunu düşünmekteyiz.
Erol ERMİŞ’in tabiriyle cemaziyel evvelini bildiklerimiz bazı şube başkanları, sendikamızda üye sayısının birler olduğu dönemde; ömür veren, gönül veren ve alın teri akıtan insanlara en hafif tabiriyle nankörlük yaparak; Genel Başkan Ali YALÇIN’nın başlattığı ve Genel Merkezin maaşlı memurları konumunda bulunan şube başkanlarından bazılarının da nakarat halinde söyledikleri muhteris sıfatıyla damgalamaktan da geri durmuyorlar. Yola çıkılanlar yolda bulunanlarla değiştirilmesi dedikleri bu olsa gerek.
Eğitim Bir Sen Adıyaman Yönetim Kurulunun 15 Aralık 2022 tarihinde yapılan açıklamasında, birlerden binlere ulaşan bir mücadelenin adresi olan Eğitim Bir Sen bir kişinin varlığı ve yokluğu ile sarsılmayacak kadar kökleri güçlü olan soylu mücadeleden bahsedilirken, Adıyaman’daki antidemokratik yürütülen seçim sürecini eleştirenlere de “kaprisi kapasitesinden büyük kifayetsiz muhterisler” sıfatıyla itham edilmektedir. Eğitimciler Birliği Sendikası Adıyaman 1 No’lu Şube ve Genel Disiplin Kurulu Başkanı olan Ali DENİZ’in kamuoyunda merak edilen aşağıdaki soruları cevaplaması beklenmektedir.
ü Ali DENİZ, Eğitim Bir Sen’de üye sayısı birlerdeyken sen bu sendikayanın üyesi miydiniz? Bu sendikaya üye olduktan sonra istifa ettiniz mi? İstifa ettiyseniz, hangi sendikaya üye oldunuz? Veya Genel Başkan Ali YALÇIN’ın ifadesiyle soralım; “Valdo sen neden burada değildin?
ü Şubelerde yapılan en basit bir etkinliği duyurmak için üyelere defalarca mesaj atılırken 900 e yakın üyesi olan Besni ilçesi, İlçe Temsilcilik seçimlerinin duyurusu için üyelere mesaj atıldı mı?
ü Statükocu ve katma değer oluşturamayan İLKSAN yönetimi, üyelerin iradeleriyle değişmesi gerektiğini 19 Mart 2021 tarihli yazınızda belirten Ali DENİZ, siz niçin şubenizdeki değişimin karşısında statükocu oldunuz?
ü Hani bir zamanlar bir söylemimiz vardı. “Sen yoksan biz bir eksiğiz.” Bizim kaybedecek bir üyemize dahi lüksümüz yokken, Sadece Besni ilçesinde üyelerin yarıdan fazlasının istifasının müsebbibi olarak gösterilen Adıyaman Şube Başkanı Ali DENİZ, sizin tabirinizle, bir kişinin varlığı ve yokluğu ile sarsılmayacak kadar kökleri güçlü olan Eğitim Bir Sen’in âli menfaatleri için istifa etmeyi düşünüyor musun?
Sendikayı rant ve zenginleşme aracı haline dönüştüren zihniyet; soylu, kutsal ve dava kavramlarını kendi tekellerinde tutarak sendikal saltanatlıklarının ömür boyu sürmesini meşrulaştıran enstrüman olarak görmektedir. Bu kavramları gerçek manada içselleştirmiş olan ve sendikaya ömür vermiş, gönül vermiş ve alın teri akıtan samimi insanlar kullanınca, paniklemenizin nedeni o pahalı koltukları yasladığınız kavramların tekelinizden çıkmasından mı endişe duyuyorsunuz? Eğer samimi iseniz, eğer bu kavramlara canı gönülden bağlı iseniz, üç dönem neyinize yetmiyordu ki ömür boyu başkan olabilmenin önünü açtınız? Tabi ki siz varsanız dava var. Siz varsanız kutsal hareket var. Siz varsanız soylu mücadele var. Yani siz olmasanız bunların hiçbiri olmayacak mı? Yahu siz ne mübarek adamlarsınız. Bu ülkede milyonlarca memur, tüm kamuoyu tarafından bilinen mütevazi maaşlarıyla geçinirken sizler açıklayamadığınız astronomik maaşlarla sendikal saltanatlığınızın konforlu ve şatafatlı büyüsüne kapılmışınız.
Eğer siz bu işi dava olarak yapıyor ve görüyorsanız, başta Genel Başkan Ali YALÇIN olmak şube başkanları maaşlarını açıklasın. Memurlar bu ekonomik şartlarda kıt kanat geçinirken, memurların temsilcilerinin konforlu ve şatafatlı hayat sürmelerinin doğru olmayacağını söyleyin ve öğretmen maaşıyla bu iş yapılır deyin. Nasıl ki Kurucu Genel Başkanımız Merhum Akif İNAN bu işi öğretmen maaşıyla yaptıysa siz de yapabilirsiniz. Eğer öğretmen maaşıyla bu iş yapılmaz diyorsanız bundan sonra; soylu, kutsal ve dava kavramlarının arkasına sığınmayın. Bu halinizle hiç de inandırıcı olmuyorsunuz.
Yıldırım DEMİRCİ