Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son Irak ziyareti, Türkiye ile Irak arasında uzun süredir devam eden ilişkilerde yeni bir sayfanın başlangıcı olabilir. Bağdat ziyareti sırasında Türkiye ile Irak, güvenlikten ekonomik işbirliğine kadar pek çok konuyu ele alan stratejik çerçeve anlaşması imzaladı. Bu anlaşma, iki ülke arasında yaklaşık bir yıldır süren verimli üst düzey görüşmelerin sonucunu temsil ediyor. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2011 yılından bu yana ilk kez Irak’a yaptığı ziyaret, Türkiye, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar arasında yeni bağlantılar kurarak bölgenin jeo-ekonomik manzarasını güçlendirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bağdat ve Erbil ziyaretinde Türkiye’nin bölgedeki stratejik önceliklerini ve diplomatik bağları güçlendirme konusundaki kararlılığını bir kez daha teyit etti. Bu ziyaret sırasında imzalanan anlaşma, Irak’ın özellikle Mayıs 2023 seçimleri sonrasında Türk dış politikasındaki önemini vurgulamaktadır. Ankara geleneksel olarak Irak’la ilişkilerine güvenlik ve ekonomik çıkarlar çerçevesinden bakıyor. Ancak artık daha kapsamlı ve bütünsel bir yaklaşım benimseniyor. İsrail ile İran arasındaki son bölgesel gelişmeler ve askeri gerginlikler, Bağdat ile Ankara arasındaki ilişkinin kritik önemini daha da ortaya çıkardı.
Ziyaret, uzun müzakerelerin ve karmaşık diplomasinin doruk noktası olarak görülebilir. Geçtiğimiz sekiz ay boyunca Ankara ve Bağdat, ilgili tüm paydaşlarla toplantılar yaparak ve eldeki tüm konuları ele alarak önemli tartışmalara girişti. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan geçtiğimiz yıl Irak’a iki önemli ziyaret gerçekleştirerek çeşitli taraflarla temaslarda bulundu. Bu dönemde istihbarat diplomasisi aktif olarak yürütüldü ve İbrahim Kalın Irak’ta güvenlik konularına odaklı hassas tartışmalar düzenledi. Mevcut senaryo, hem mevcut sorunların çözümü hem de ikili ilişkilerin stratejik düzeye yükseltilmesi açısından önemli fırsatlar sunuyor. Ancak tüm sorunların tam olarak çözülmediği açıktır. Özellikle terörizmle mücadelede, önümüzde uzun bir yol olduğunu gösteren çok sayıda zorluk devam ediyor.
Yeni çerçeve
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son ziyareti ve ardından gelen diplomatik temaslar, Türkiye-Irak ilişkilerinin temelini oluşturan üç temel ilkeyi öne çıkardı. İlk prensip bütünsel yaklaşımdır. Hem Ankara hem de Bağdat artık ilişkilerine daha bütünsel bir yaklaşım benimsiyor. Türkiye geleneksel olarak güvenlik ve ekonomi konularına odaklanırken, artık Irak’taki diğer önemli konuları da stratejik bir perspektiften ele alıyor. Tarihsel olarak Türkiye’nin Irak politikasına öncelikle Erbil ve Bağdat ile olan etkileşimleri çerçevesinde bakılmıştır; bu ikili yaklaşım Bağdat yönetimi tarafından da yansıtılmıştır.
İkinci prensip sürdürülebilirliktir. Her iki ülke de tarihsel etkileşimlerine zarar veren aksaklıklardan kaçınmaya kararlı. Irak’taki El Sudani yönetimi, Irak devletinin kurumsallaşmasını hedefleyen tutarlı bir politika izleme kararlılığındayken, Ankara, iki ülke arasındaki stratejik bağların sürdürülmesi için kapsamlı ve kapsayıcı bir kurumsal ilişkinin oluşturulmasını esas olarak görüyor. Sürdürülebilirliğe yapılan bu vurgu, uzun vadeli istikrar ve işbirliğine doğru bir değişime işaret ediyor.
Türkiye-Irak ilişkilerinde bu yeni dönemin üçüncü ilkesi, sorunların çözümüne ve karşılıklı yarara dayalı sonuçlar yaratılmasına odaklanmaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti sırasında imzalanan kapsamlı stratejik anlaşma, uzun süredir devam eden sorunların çözümünde önemli bir ilerlemeye işaret ediyor. Bağdat ile Ankara arasındaki işbirliğinin gelişmesinin bir yansıması olarak, her iki ülke için de kritik bir endişe kaynağı olan terörle mücadele yaklaşımında özellikle olumlu bir değişim yaşandı. Ayrıca iki ülke arasında uzun süredir devam eden su anlaşmazlığının çözümüne yönelik ilk kez ciddi bir çerçeve oluşturuldu. Hem Bağdat hem de Ankara su meselesinin kritik öneminin farkındalar ve bu meseleyi çözmek için somut adımlar atmaya kararlı görünüyorlar. Bu proaktif ve işbirlikçi duruş, temel zorlukları çözmeye ve her iki taraf için de bir kazan-kazan senaryosu geliştirmeye olan bağlılıklarının altını çiziyor.
Kapsamlı stratejik anlaşma
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bağdat ziyareti kapsamında Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Rashid ve Başbakan Mohammed S. Al Sudani ile görüştü. Bu toplantı, güvenlikten ekonomiye, ticaretten eğitime kadar geniş bir sektör yelpazesini kapsayan 26 işbirliği anlaşmasının imzalanmasına yol açtı. Bu anlaşmalar, çeşitli alanlardaki işbirlikçi çabalara yönelik derin bağlılığın altını çiziyor. Ortak basın toplantısında Cumhurbaşkanları Erdoğan ve Al Sudani, bölünmez güvenliğe ve karşılıklı istikrara olan bağlılıklarını vurgulayarak, iş birliğinin ortak ve stratejik çıkarlara dayandığını vurguladı. Bu anlaşmalar dizisi, Türkiye ile Irak arasında, her iki ülkenin refahını ve güvenliğini artırmayı amaçlayan güçlü ortaklığın bir göstergesidir.
Ziyarette ayrıca Türkiye ile Irak arasında iddialı bir ekonomik işbirliği olan Kalkınma Yolu Projesi’ne de değinildi. Bu girişim, Basra Körfezi’nden Türkiye’nin Ovaköy sınırına kadar uzanan bir demiryolu ve karayolu ağı öngörüyor. Proje, bölgesel tedarik ve ulaştırma zincirleri için alternatif bir rota sunarak her iki ülkenin stratejik değerini önemli ölçüde artıracak. Ayrıca, bölgesel ortaklık fırsatlarını güçlendiriyor ve Irak’ın bölgedeki rolü konusunda fikir birliğine varılması için güçlü bir temel oluşturuyor; bu, uzun süredir görülmeyen bir gelişme. Projenin Katar ve BAE tarafından onaylanması, Irak’ın bölgesel siyasette artan öneminin altını çiziyor ve Orta Doğu ekonomik ve diplomatik arenalarında merkezi bir oyuncu olma potansiyelini vurguluyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretinin en önemli yönlerinden biri terörle mücadele çalışmalarına yapılan vurgudur. Türkiye’nin Irak’la olan stratejik ortaklığı, PKK üzerinde ciddi bir askeri baskı uygulamak için müthiş bir fırsat sunuyor. İki ülke arasındaki askeri iş birliği bölgesel güvenlik dinamiklerinin şekillenmesinde önemli bir unsurdur. Özellikle PKK’nın hareket kabiliyetinin kısıtlanması ve Irak’ın PKK’yı terör örgütü olarak tanıması, Türkiye ile Irak arasındaki güvenlik işbirliğinin derinliğini ortaya koymaktadır.
Ancak PKK’ya karşı ortak askeri operasyonların nasıl sonuçlanacağı henüz bilinmiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bağdat’ta düzenlediği basın toplantısında, Irak’ın PKK’yı resmi olarak terör örgütü olarak tanımlamasının, koordineli askeri çabaların önünü açan çok önemli bir kilometre taşı olduğunu vurguladı. Bu ziyaret, Türkiye’nin kapsamlı bir askeri harekat gerçekleştirme olasılığını güçlendirerek, PKK’ya karşı mücadeleyi tırmandırmaya hazır olduğunun sinyalini verdi. Kalkınma Yolu projesinin öncelikli hedefi Kuzey Irak’ta PKK’yı etkisiz hale getirmek ve güvenlik risklerini azaltmaktır. PKK’ya başarılı bir şekilde karşı koymak, Türkiye’nin Suriye’de YPG/PKK ile devam eden çatışmasında da stratejik olarak fayda sağlayabilir ve potansiyel olarak bölgedeki güvenlik manzarasını değiştirebilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Erbil ziyareti, Türkiye’nin Irak Bölgesel Kürt Yönetimi (KBY) ile ilişkilerini geliştirme ve PKK ile mücadelede iş birliğini yoğunlaştırma hedefini önemli ölçüde vurguluyor. Erbil, Türkiye açısından stratejik öneme sahip ve bu ziyaret, PKK’ya karşı bölgesel çabalarda önemli rol oynayan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile bağların daha da sağlamlaştırılmasına hizmet ediyor.
Ayrıca ziyaret öncesindeki diplomatik manevralar Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) Süleymaniye’deki siyasi izolasyonuna katkıda bulunarak PKK ile bağlarının yeniden değerlendirilmesine yol açtı. Ziyaret öncesinde Erbil’de yaşanan iklim, Türkiye’nin bölgede istikrar, güvenlik, kalkınma ve ekonomik büyümenin desteklenmesindeki hayati rolünün altını çiziyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti gerçekten de sadece Türkiye-Irak ilişkileri açısından değil, Orta Doğu’daki daha geniş istikrar ve iş birliği çabaları açısından da önemli bir dönüm noktasını temsil edebilir. Devam eden bölgesel çatışmaların ortasında, bu diplomatik girişim iki ülke arasında derinleşen işbirliğinin ve karşılıklı anlayışın altını çiziyor. Irak’ın Orta Doğu’nun küçük bir örneği olarak stratejik konumu göz önüne alındığında, Ankara ile Bağdat arasındaki sürdürülebilir uzlaşma ve işbirliğinin, ikili bağların çok ötesine geçen ve bölgeyi genel olarak olumlu yönde etkileyen faydalar sağlaması muhtemeldir.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak ziyareti, Türkiye’nin bölgedeki aktif ve etkili diplomasisinin ve stratejik etkileşimi artırma niyetinin bir göstergesidir. Bu ziyaretten elde edilen başarılar, Ankara’nın Ortadoğu siyasetindeki nüfuzunu artıracak gelişmelerin başlangıcını müjdeliyor.