Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16. Ekonomik İşbirliği Örgütü (EİT) Zirvesi için Özbekistan’ın Taşkent kentini ziyaret etti. ECO Genel Kurul toplantısına katılmanın yanı sıra, ev sahibi Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in yanı sıra İran Cumhurbaşkanı Ebrahim Raisi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile görüşmelerde bulundu.
Geçtiğimiz hafta Türk Devletleri Teşkilatı’nın (OTS) 10. Zirvesi’ne katılan Erdoğan, ECO üyeleri arasındaki ticaretin artırılmasına ve Gazze’deki katliama karşı ortak duruşun desteklenmesine odaklandı.
Üyeleri arasında tüm OTS üyelerinin yanı sıra İran, Pakistan, Tacikistan ve Afganistan’ın da bulunduğu ECO’da, Türk cumhurbaşkanı, şaşırtıcı olmayan bir şekilde, küresel zorlukların üstesinden gelmek için ortak adımlar atılması çağrısında bulundu ve üye ülkeler arasında daha güçlü entegrasyonu teşvik etti. Beklendiği gibi, Trans-Hazar Doğu-Batı-Orta Koridoru da dahil olmak üzere çok taraflı ulaşım koridorlarının önemini de vurguladı.
Erdoğan’ın 2023 seçim manifestosunda, güvenlik, istikrar ve refahın artırılması amacıyla Türkiye’nin komşu ülkeleri ile devam eden iş birliğinin güçlendirilmesini ve bölgesel kuruluşların desteklenmesini öncelik olarak belirlediğini hatırlayalım.
İsrail-Filistin çatışmasının Ukrayna’daki savaştan kısa bir süre sonra yeniden alevlenmesi, bu hedefin doğruluğunu ve kesinliğini kesinlikle kanıtlıyordu.
Türkiye, üyesi olduğu uluslararası kuruluşlarla entegrasyonu, karşılıklı çıkarların tanınmasına ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine bağlamaktadır. Bu nedenle Erdoğan, kolektif geliri 1,5 trilyon dolar olan ECO ülkeleri arasındaki ticaret hacminin sadece 85 milyar dolar olduğunu belirterek, bunu “bize yakışmaz” olarak nitelendirdi. Ayrıca üye devletleri, yirmi yıldır bekleyen ECO ticaret anlaşmasını uygulamaya çağırdı.
Batı ikiyüzlülüğü
Filistin yanlısı etkinlik düzenleyen tek dünya lideri olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ECO zirvesinde Gazze’ye ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Diğer şeylerin yanı sıra, Türkiye cumhurbaşkanı, Charlie Hebdo saldırısında 25 kişinin öldürülmesini kınamak için birlikte yürüyen dünya liderlerini 11.000 Filistin ölümü karşısında sessiz tutmak için eleştirdi.
Batı’nın insan hakları da dahil olmak üzere değerler konusundaki ikiyüzlü duruşuna dikkat çeken Erdoğan, Müslüman liderlere şu çağrıyı da ihmal etmedi: “Bugün Müslüman olarak sesimizi çıkaramıyorsak, bir daha ne zaman sesimizi yükselteceğiz?”
Türk liderin, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) bu hafta sonu Suudi Arabistan’ın Riyad kentinde yapacağı olağanüstü zirvede, İslam dünyasına “ortak bir duruş sergileyerek İsrail üzerinde baskı oluşturma” çağrısını yineleyeceğine şüphe yok.
Türkiye, Gazze’deki duruma yanıt olarak uluslararası toplumu derhal ateşkes, insani yardımın ulaştırılması ve iki devletli çözüm yönünde somut adımlar atmaya ikna etmeye çalışıyor.
Riyad Zirvesi’nde İslam İşbirliği Teşkilatı’nın önde gelen üyeleri, ABD ve Batılı uluslar üzerinde baskı oluşturmak amacıyla Gazze konusunda ortak bir politika önerisi üzerinde anlaşabilirler. Önemli bir soru, ABD’nin politikasını yeniden gözden geçirmeye başlayıp başlamadığıdır.
Benyamin Netanyahu’nun İsrail hükümeti, Gazze’deki katliam nedeniyle dünyadan giderek daha sert bir tepkiyle karşı karşıya kalıyor. Cakarta’dan Washington’a kadar dünyanın her yerindeki insanlar Filistinlilere yönelik zulmü kınıyor. Nitekim ateşkese bile karşı çıkan ABD, BM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada kendisini tamamen yalnızlaşmış buldu.
Genel Sekreter Antonio Guterres’in Gazze’yi çocuklar için bir mezarlık olarak tanımlaması da Batı dünyasının utanç verici tavrını gözler önüne serdi.
İsrail’in kendisinden daha küçük bir tepkiyle karşı karşıya kalmayan Biden yönetimi, sonuçta Gazze’nin işgali ve Filistinlilerin sınır dışı edilmesi konusunda İsrail ile aynı fikirde olmadığını açıklamak zorunda kaldı.
Gerçekte Biden yönetimi, İsrail ile Filistin arasında barışı teşvik edememenin bedelini ödüyor. Aynı zamanda, Binyamin Netanyahu’nun durumu kontrol altında tutabileceğine olan yanlış inançları da ağır bir bedelle karşılandı.
ABD’de politika değişikliği mi?
Washington’un en son açıklamalarının gerçekten bir politika değişikliği anlamına gelip gelmeyeceğini ve önümüzdeki günler ve haftalarda da devam edip etmeyeceğini zaman gösterecek.
Ancak bu açıklamaların, Netanyahu’nun Gazze’de güvenliği süresiz olarak sağlama sözü vermesinden ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in bölgeyi ziyaretinden ve özellikle Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la görüşmesinin hemen ardından yapılmış olması dikkat çekti.
Türk dışişleri bakanının, ülkenin İsrail ile aynı fikirde olduğu algısı nedeniyle ABD’ye yönelik büyük tepki konusunda mevkidaşını uyardığı bildirildi. Müslüman ve bölgesel güçleri ortak bir tutum benimsemeye teşvik eden Türkiye, Gazze krizini sona erdirme ve İsrail ile Filistin arasında barışı teşvik etme çabalarında en önemli oyunculardan biri olmaya devam ediyor. Ülke, mevcut ABD ve İsrail politikasının en sesli eleştirmenlerinden biri olmasına rağmen aktif olarak diplomasiye girişiyor ve Filistinliler için garantör olma yolunda adım adım ilerliyor.
ABD, Gazze’deki krizin çözümüne ilişkin Türkiye’nin önerilerini onaylayarak kendi çıkarlarına hizmet etmiş olacaktır. Aksi takdirde dünya çapında artan İsrail karşıtlığı, ABD’yi ve Batı’yı geri dönülemez bir şekilde sorunlu bir duruma sokacaktır.