HTŞ güçlerinin Şam’ı kontrol altına aldığını gösteren haberler ajanslardan internet sitelerine yayılmaya başladığında aklımdan geçen ilk soru, “İsrail sessiz mi kalacak?” oldu. İsrail’in mevcut durumu, geçmişteki bir hesabı kapatmak için bir fırsat olarak kullanacağından şüphem yoktu. Ne demek istediğimi daha iyi açıklayabilmek için geçmişe biraz gitmem gerekiyor. Suriye, 1948’de İsrail devletinin kuruluşuyla başlayan ve ardından topraklarını genişletmek amacıyla gerçekleştirilen 1967 ve 1973 tarihli üç Arap-İsrail savaşında cephe ülkeleri arasında yer alıyordu. Osmanlı döneminde Filistin’in doğal bir uzantısı olarak görülen Golan Tepeleri, henüz İsrail’in haritalarında yer almıyordu ve Suriye’nin bir parçasıydı. 1967’deki ikinci savaşta İsrail, Golan ve çevresini topraklarına kattığında Suriye büyük bir tepki göstermişti. Bu kaybı kabullenemeyen Suriye yönetimi, Kuneytire olarak bilinen Golan’a bitişik bölgenin kaybını sindiremedi. 1973’te Suriye, tüm gücünü ikinci savaşın son günü İsrail tarafından işgal edilen Kuneytire’yi geri almaya harcadı ve başlangıçta başarılı oldu. Ancak sonunda İsrail, Kuneytire’yi tekrar işgal etti. Uluslararası baskılar sonucu 1974’te Kuneytire’den çekilmek zorunda kalan İsrail, bu alanı BM’ye bırakmayı kabul etti; ama ayrılmadan önce orayı bütünüyle dünya üzerinden silme girişiminde bulundu. Birkaç yıl sonra, 1979’da tahrip olmuş Kuneytire’yi ziyaretimde, o zaman tanıklık ettiğim Gazze manzaralarının muadili olan bir öfkeli görüntü ile karşılaşmıştım. Suriye, Kuneytire’yi yeniden inşa etmek yerine, tahrip halini koruyarak uluslararası konuklar ve gazeteciler tarafından görülmesini sağladı. Gördüğüm manzaralar beni derinden etkiledi. Kuneytire, Osmanlı döneminde 20 bin nüfuslu olan ve Şam’a giden yolları koruma görevini üstlenen bir yerleşim yeriydi. Daha sonra Kuneytire’ye gittiğimde etrafta insan yoktu. 2004’te Wikipedia, sadece 153 kişinin yaşadığı bilgisini vermişti. HTŞ güçleri, Suriye’de yönetimi ele geçirdikten sonra Israil’in nasıl bir tepki vereceği merakını uyandırıyordu. İsrail’in bölgedeki strateji hesaplarında, iki kez ele geçirdiği ama sonrasında elinde tutamadığı Kuneytire ve çevresindeki bölgenin önemli bir yer tuttuğunu biliyorum. BM kararlarına rağmen Golan Tepeleri’nden çekilmeyen İsrail, Osmanlı döneminde ‘Kuneytire Vilayeti’ içerisinde yer alan Golan Tepeleri’nin çevresindeki tampon bölgeyi de topraklarına katma peşindeydi. HTŞ güçlerinin Şam’a ulaştığı ve Esad’ın Moskova’ya kaçtığı gün, BBC şöyle bir haber geçiyordu: “Reuters’a konuşan üç güvenlik kaynağı, İsrail ordusunun tampon bölgenin ötesine geçtiğini bildirdi. Ajansa konuşan Suriyeli bir kaynak, ordu birliklerinin tampon bölgeyi geçerek Şam’a 22 kilometre mesafedeki Katana kasabasına ulaştığını iddia etti.” Aynı zamanda, İsrail ordusu da Golan Tepeleri’ndeki tampon bölgenin ötesinde Suriye topraklarında hareket ettiğini doğruladı. BBC Teyit birimi, bir İsrail askerinin fotoğrafından tampon bölgenin yarım kilometreden biraz daha ötesinde, Kwdana köyü yakınlarında bulunduğunu tespit etti. İsrail Ordusu, BBC’ye yaptığı açıklamada askerlerinin Suriye topraklarına girdiğini kabul ederken, tankların Şam’a yaklaştığına dair haberlerin ‘yanlış’ olduğunu savundu. İsrail için Şam, acil bir hedef değil; kendi ‘tehdit algılaması’ nedeniyle kuruluşundan beri topraklarına katmayı amaçladığı Golan Tepeleri’nin doğal uzantısı olan Kuneytire’yi kontrol altına alması yeterli. 1979’da Kuneytire’yi gezip İsrail’in yıkımını gözlerimle gördüğüm günden bu yana, bölgede meydana gelen ve Suriye’nin de dahil olduğu her çok taraflı çatışmada Golan ile ilgili haberlere daha dikkatli yaklaşmaya başladım. Üçe bölünmüş bir Suriye ile komşu olmak İsrail’i çok rahatsız eder mi? Sanmam. Hele Golan ve çevresine, özellikle Kuneytire bölgesine hâkim hale gelmişse, fazla rahatsız olmaz. En azından şimdilik…
Davutoğlu, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamalarını değerlendirerek, Öcalan konusundaki süreçlerin dikkatle ele alınması gerektiğini belirtti. "Bahçeli’nin açıklamaları stratejikse desteklerim, taktikse karşı çıkarım," dedi. ## Son Dakika: Ahmet Davutoğlu...
Devamını Oku..