Başlık: Fransa’da Hükümet Düştü, Şimdi Ne Olacak?
Kaynak: Reuters Fransa’da Başbakan Michel Barnier’in hükümeti, güven oylaması sonucu görevden alındı ve ülke bu durumla birlikte yeni bir siyasi belirsizlik içine girdi. Bu, 1962’den bu yana hükümetin güven oylaması sonucunda düşmesi olayının yaşandığı ilk durum. Yalnızca üç aydır başbakanlık yapan Barnier, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a istifasını sundu ve Macron bu isteği kabul etti. Macron’un yeni hükümeti kurma görevini kime vereceği ise henüz netlik kazanmış değil.
Aşırı sağcı Ulusal Birlik, Fransa’nın en büyük politik gücü haline nasıl geldi? Ayrıca, Fransız kasabasında yaşanan ‘falcı skandalında’ bir belediye başkanının ölü babasıyla iletişim kurmak için yolsuzluk yapmakla suçlandığı iddiaları da gündemde. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağın güçlenirken merkez sağın hâkimiyetini koruduğu görülüyor. Yeni Kaledonya’da ise bağımsızlık yanlısı bir lider hakkında ‘organize suç’ suçlamaları gündeme gelmiş durumda.
Son seçimlerin üzerinden bir yıl geçmemiş olması nedeniyle krizin sandık yoluyla çözülme ihtimali bulunmuyor. Fransa Anayasası gereğince, 2025 yılı Temmuz ayına kadar seçim yapılması mümkün değil. Bu aşamada Macron’un, henüz seçilmemiş teknokratlardan oluşan bir hükümet ataması yapması olası. Cumhurbaşkanı Macron’un 5 Aralık Perşembe akşamı yapacağı ulusa sesleniş konuşması sürecin daha da netleşmesini sağlayabilir.
Güven oylaması, son seçimde üçüncü parti olarak yer alan Ulusal Birlik lideri Marine Le Pen için de bir güç testi niteliğindeydi. Le Pen, oylama ardından verdiği bir televizyon röportajında bütçeye onay vermenin imkânsız olduğunu belirterek Barnier’i görevden düşürmekten başka bir seçeneklerinin kalmadığını ifade etti.
Kriz nasıl başladı? Eylül ayının başında başbakan olarak atanan Barnier, önceliklerini Fransa’nın bütçe açığını azaltmak ve mali kaynakları düzenlemek olarak belirlemişti. 2025 için sunulan bütçe taslağı, toplam 60 milyar euro’luk tasarruf sağlayacak vergi artışları ve harcama kesintilerini içeriyordu. Son siyasi krizin sebebi ise hükümetin bir kemer sıkma bütçesi geçirme isteğiydi. Aşırı sol blok ve Marine Le Pen liderliğindeki aşırı sağ, bütçeye karşı ayrı ayrı önergelerle itiraz etti. Her iki siyasi kanat da hükümetin endişelerini yeterince dikkate almadıkları görüşünde birleşti.
Çarşamba akşamı yapılan güven oylamasında, 577 milletvekilinden 331’i hükümetin düşmesine yönelik oy kullandı. Eski Marksist politikacı Jean-Luc Mélenchon, oylamanın ardından sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda Macron’un da zamanının kalmadığını öne sürdü. Mélenchon, “Her üç ayda bir Barnier bulunsa bile Macron üç yıl görevde kalamaz” şeklinde yorumda bulundu.
Barnier hükümeti, Temmuz ayındaki seçim sonrasında uzun süren müzakerelerin ardından kurulabilmişti. Emmanuel Macron, sandık çıkış anketlerine göre ikinci kez cumhurbaşkanı seçilen Fransız siyasetçidir.
Şimdi ne olacak? Barnier hükümetinin düşmesiyle birlikte Fransa siyasi belirsizlikle karşı karşıya kaldı. BBC’nin Paris muhabiri Hugh Schofield, bu durumu “normal bir politik krizin çok daha kötü bir versiyonu” olarak değerlendirdi. Schofield, “Demokratik bir ülke çalkantılı dönemler yaşarken bir çıkış yolu bulma ihtimali vardır, ancak Paris’teki durum böyle değil” şeklinde belirtti. Barnier’i nazik ve uzlaşmacı bir siyasetçi olarak tanımlayan Schofield, “Eğer bütçeyi o geçiremezse, o zaman kim geçirebilir?” dedi. Meclisin, birbirleriyle iletişim kurmak istemeyen üç parçaya bölündüğünü ve muhalefetteki iki bloğun, iktidara gelen bloğu devirmek için yetki sahibi olduğunu hatırlattı.
Analistlere göre, Fransa’da yukarıdan aşağıya inen bir güç yapısına alışkın olan siyasi bloklar, uzlaşma ve taviz verme kültüründen yoksun. Ülkenin önde gelen gazetecilerinden Eric Brunet, parlamentodaki tartışmaları değerlendirirken “İzlediklerimiz gerçekten enteresan. Pragmatizm yerine ideoloji var. Bütün tartışmalar ve söylemlerimiz gerçeklikten kopmuş durumda” dedi. Bazılarına göre bu gelişmeler, Fransa’nın ekonomik gerekliliklerle yüzleşememesinin bir sonucu. Uzun yıllar boyunca hükümetler, kamu harcamalarını artırarak borçlanmayı ve bütçe açığını büyütmüş durumda. Şimdi ise hükümetin kemer sıkma politikaları uygulamaktan başka bir seçeneği kalmadı. Piyasaya yönelik bir gazete olan L’Opinion’de yazan Nicolas Beytout, bu durumun Fransa’nın birçok krizle yüzleşmesini zorunlu kılacağı kanısında: “Yeni hükümetin zamana ihtiyacı var, ancak bu mümkün olmayacak. Çoğunluğu sağlaması gerekir ama bunu başaramayacaklar. Devlet harcamalarında kesintiye gitmek için kararlılığa ihtiyaç duyulacak ama bu sağlanamayacak. Bu yüzden, tam olarak uyandığımızda daha çok hükümetin düştüğünü göreceğiz.”