Batılı hükümetler İsrail’e koşulsuz destek vermeye devam ediyor. Batı’nın askeri, siyasi, diplomatik ve ekonomik desteği İsrail’in güvenliği için değil, İsrail’in masum sivillere yönelik soykırım zulmünün devamı içindir. ABD ve diğer Batılı ülkeler İsrail’in soykırım suçunun suç ortağıdır. İsrail’in Batı’nın desteği olmadan Filistinlilere saldıramayacağını, yayılmacı ve sömürgeci yerleşim politikalarına devam edemeyeceğini herkes iyi biliyor.
İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki son zulmüne kadar, İsrail hükümeti ve onun Batı ülkelerindeki destekçileri, Batı’daki İsrail lobisi, Batı kamuoyunu Batı’nın ve İsrail’in çıkarlarının aynı olduğuna ikna etmişti. Ancak Batı kamuoyunun giderek artan bir kesimi bunun doğru olmadığını daha net görmeye başladı. İsrail’in masum Filistinlilere karşı işlediği suçların bedelini Batılı devletlerin nasıl ödediğini görüyorlar. Yani Batılı hükümetlerin kayıtsız şartsız desteklediği İsrail zulmü Batı kamuoyunun farkındalığını artırdı. Batı kamuoyu, İsrail ve destekçilerinin, ABD de dahil olmak üzere Batılı hükümetlerin çoğunu rehin aldığının artık daha fazla farkında.
Gazze’de yaşanan son gelişmelerin ardından Batı kamuoyu İsrail’in tekelini ve kendi ülkelerindeki Siyonist lobiyi eleştirmeye başladı. Bir yandan, İsrail ve lobisi hâlâ Batılı siyasetçileri yorum yapmaya zorluyor, gerçekleri gizlemesi için ana akım Batı medyasına baskı yapıyor, akademik kurumları İsrail’in zulmünü inkar etmeleri konusunda tehdit ediyor ve iş çevrelerini İsrail’e verdikleri destekten dolayı cezalandırmakla tehdit ediyor. askeri. Öte yandan Batı kamuoyu, İsrail’in Orta Doğu politikalarına ve Batılı ülkelerin iç işlerine müdahalelerine giderek daha fazla ilgi duymaya ve karşı çıkmaya başladı.
‘İsrail Lobisi’
Bugün John J. Mearsheimer ve Stephen M. Walt tarafından yazılan ve The London Review of Books’ta (Cilt 28, Sayı 6, 23 Mart 2006) yayınlanan ünlü “İsrail Lobisi” başlıklı makaleyi hatırlamanın zamanı geldi. 18 yıl önce. Yazarlar ayrıca makalelerinin gözden geçirilmiş bir versiyonunu Harvard Üniversitesi John F. Kennedy School of Government’ın Çalışma Raporu web sitesinde yayınladılar. Makale, ana akım Batı akademisi tarafından ciddi şekilde eleştirildi. Mearsheimer ve Walt daha sonra bu eleştirilerin büyük ölçüde “zayıf ve temelsiz” olduğunu yazdılar.
Kesin bir dille şunu iddia ediyorlar: “ABD, İsrail lobisinin rolü konusunda ciddi ve samimi bir tartışma yürütemezse Ortadoğu’daki can sıkıcı sorunlarla baş edemeyecek.” Yazarlar, ABD’nin Orta Doğu’daki dış politikasının amacının ABD’nin ulusal çıkarları değil, İsrail ile olan ilişkileri olduğunu ileri sürüyorlar. Bu politikanın ABD’nin güvenliğini tehlikeye attığı yönündeki iddialarını sürdürüyorlar.
Makalenin yazarları, eleştirilere yanıt verirken, metin boyunca The New York Times ve The Washington Post gibi ana akım Amerikan medyasından, İsrailli akademisyen ve gazetecilerden, İsrailli ve uluslararası insan hakları örgütlerinden, İsrail lobisi üyelerinden alıntı yaptıklarını iddia ediyor. ve onlarla çalışan politikacıların ifadeleri.
Bu iki tanınmış akademisyenin yaptıkları büyük cesaret gerektirdi. Bir anlamda kırmızı çizgiyi aşarak İsrail’i ve ABD’deki lobisini eleştirdiler. Ancak yazarlar dünya çapında tanınan iki akademisyen olmasına rağmen İsrail lobisinin eleştirilerinden gerçekten korkuyorlardı. Bu nedenle iddialarını destekleyen yüzlerce referans sunmak zorunda kaldılar. Alışılmadık ve ilginç bir şekilde, referanslar kısmı ana metinden daha büyük.
Kızıldeniz saldırıları
Batılı hükümetlerin İsrail’in suçlarına koşulsuz desteğine karşı günümüzde giderek daha fazla eleştiri yapılıyor. Mesela Husilerin Kızıldeniz’deki ticaret gemilerine yönelik saldırıları İsrail’in zulmüne bir tepkidir. Yani ABD bunun bedelini çoktan ödemeye başladı. Farklı şiddet yanlısı devlet dışı aktörler Ortadoğu’daki ABD hedeflerine saldırmaya başladı. Son saldırıda üç Amerikan askerinin ölümü ve 30’dan fazlasının yaralanmasıyla sonuçlandı. Batılı ülkelerin bu kısa vadeli fiyatların yanı sıra orta ve uzun vadede de bedel ödemeye devam edeceği açıktır.
Dünya sisteminin çöküşü, Batılı ülkeler de dahil olmak üzere tüm devletler için maliyeti artıracaktır. Düzensizlik dünya çapında çok sayıda güvenlik, siyasi ve ekonomik soruna neden olacaktır. Bugün tedarik zinciri ve dünya ticareti tehlikede. Yani Batılı devletler hem insanlığa karşı işlenen suçlara ortak oluyor hem de siyasi ve ekonomik kayıplara uğruyor. Batılı devletlerdeki eleştiri okları er ya da geç kamuoyundan gelen baskıyla İsrail ve destekçilerine yönelecektir.