Gazze’deki geçici ateşkesin Salı günü sona ermesi planlanıyordu ancak taraflar ateşkesin iki gün uzatılması konusunda anlaştılar. Yine de, Filistinli kadın ve çocukların öldürülmesi yerine Filistinlilerin İsrail hapishanelerinden kurtarılmalarının sevincine tanık olmak, dünyanın her yerindeki insanlara bir nebze olsun rahatlık sağladı. Ancak uluslararası toplumun İsrail’in katliamlarına karşı çıkmaya devam etmesi önemli. Esir takası, İsrail’in 7 Ekim saldırısından önce bile Filistinlilerin insan haklarını ihlal ettiğini ortaya çıkardı. Bu nedenle iki devletli çözümü konuşmaya devam etmek ve kalıcı bir ateşkes sağlanması için İsrail üzerinde baskıyı artırmak gerekiyor. Özellikle İspanya ve Belçika dahil olmak üzere Batı’dan gelen tepkinin kesintisiz devam etmesi gerekiyor.
Ancak Gazze’ye saldırmaya devam etmekte kararlı olan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, hedeflerini yineledi: Hamas’ı ortadan kaldırmak, tüm rehineleri geri getirmek ve Gazze’nin bir daha İsrail için tehdit oluşturmamasını sağlamak. Yani İsrail, kara operasyonlarının yanı sıra sivillere, hastanelere, okullara ve kamplara yönelik ağır bombardımanına da devam edecek. Nitekim ülkenin savunma bakanı Yoav Gallant, geçici ateşkesten sonra askeri operasyonlarının en az iki ay daha devam edeceğini duyurdu. İsrail aynı zamanda yasa dışı yerleşimlere fon sağlamaya da karar verdi; bu, Tel Aviv’in işgali iki katına çıkarma konusunda kararlı olduğunun bir işareti.
Netanyahu koltuğunu kaybedecek mi?
Uzmanlara göre savaş biter bitmez koltuğunu kaybedecek olan Netanyahu iktidarda kalabilmek için katliamları sürdürmeye çalışacak. Dürüst olmak gerekirse, operasyonun nerede duracağını kendisinin de bilmemesi ihtimali yüksek. İsrail başbakanının Gazze’nin kuzey kesiminin işgalini İsrailliler ve dünya için bir zafer olarak göstermesi pek mümkün görünmüyor.
Daha da kötüsü, Netanyahu hükümetinin de operasyonun hemen sonrasında Gazze’ye yönelik bir planı yok. İsrail, Hamas’ı askeri anlamda mağlup etse bile Gazze’ye ne olacak? İsrail hükümetinin Hamas’ı ortadan kaldırdıktan sonra süresiz olarak bir güvenlik ve kontrol sistemi kurma planı son derece sorunlu ve sonuçta sürdürülemez. Üstelik İsrail’in Hamas’ı yok etmesi neredeyse imkansız görünüyor. Bu kadar vahşi katliamların ardından Filistin’de yeni bir Hamas’ın ortaya çıkmaması düşünülemezdi.
Filistin Yönetimi, bırakın Batı Şeria’nın sorumluluğunu rahatlıkla üstlenmek şöyle dursun, Gazze’yi bile yönetemez. Aynı zamanda Mısır ve Körfez ülkeleri Gazze’yi ele geçirirlerse bataklığa sürüklenecekler. Son olarak, uluslararası toplumun bugüne kadarki tepkisine bakılırsa, 2,3 milyon Filistinliyi atalarının vatanlarından sürmek İsrail için büyük bir zafer olacaktır. Bu durumda İsrail, yalnızca Müslüman dünyasında değil, tüm dünyada soykırım, etnik temizlik ve savaş suçlarıyla anılacaktı. İsrail’i desteklemeye devam eden ABD ve diğer Batılı ülkeler bile bu tercihi savunamaz.
Açıkçası Filistin, 1967 sınırlarına göre başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin (Birleşmiş Milletler kararları doğrultusunda) kurulmasını hak ediyor. Aşırı sağa kayan İsrail hazır olmayabilir ama uluslararası toplumun Filistin’e yönelik uzun vadeli gündemi benimsemesi gerekiyor.