Başlık: Gazze’de İsrail’in gözaltına alıp soyduğu erkeklerin arasındaki kız çocuğuna ne oldu?
Kaynak: Supplied Yazan: Fergal Keane Unvan: BBC Muhabiri Tarih: 2 Kasım 2024
Kalabalığın ortasında küçük bir figür olarak beliren o kız çocuğunu fark etmek oldukça zor. Askerler, erkeklerden iç çamaşırlarına kadar soyunmalarını talep ediyor, en yaşlı olanlar dahi bu emre uymak zorunda kalıyor. Fotoğrafı çeken kişinin muhtemelen bir İsrail askeri olduğunu düşünüyoruz. Bu görüntü, İsrailli güçlü kaynaklara sahip bir gazetecinin Telegram hesabında yayımlandı. Erkekler, aşağılanma ve korku içerisinde görünmekte; yorgun ve bitkin halleri gözlemleniyor. Uzakta duran kız çocuğu, belki de objektiften uzak bir şeyi izliyor ya da belki de askerler ve silahlar nedeniyle bakışlarını çeviriyor. İsrail ordusu burada bulunan insanlara durmalarını emretti. Arkalarında bombalamalar sonucu harabe haline gelmiş evler uzanıyor. Askerler, buradaki insanları silah, belge veya Hamas ile bağlantılı herhangi bir işaret bulmak üzere araştırıyor. Bu sırada Gazze’deki ateşkes görüşmelerinden bir sonuç çıkmadığı gibi, ABD de müzakerelerin ‘yapıcı ilerlediği’ konusunda ısrarcı.
Filistin lideri Abbas, BM Genel Kurulu’na hitaben ‘Gazze’nin en küçük bir karışını dahi İsrail’e vermeyeceğiz’ dedi. İsrail, Nasrallah ile birlikte 20 üst düzey ismin öldürüldüğünü açıkladı. Gazze’deki iki okulda düzenlenen saldırılarda en az 20 Filistinli yaşamını yitirdi.
Sıklıkla bu savaşta yaşanan acılar, bireylerin hayatlarındaki küçük ayrıntılarda gizli. Kız çocuğunun orada yer alması ve uzaklara dalmış bir şekilde görünmesi oldukça fazla soru işareti doğuruyor. En önemlisi, o kız kimdi ve başına ne geldi? Bu fotoğraf bir hafta önce çekilmişti; koronavirüs pandemisi öncesi dönemde yüzlerce insanın yaşamını yitirdiği, çok sayıda yaralı olduğu ve binlerce kişinin evlerinden zorla edildiği bir hafta…
BBC Arapça programı, Gaza Today ile birlikte çalışarak, bu kız çocuğunu bulmak için harekete geçti. Ancak İsrail, BBC ya da diğer uluslararası haber kuruluşlarının Gazze’de bağımsız haber yapmasına izin vermiyor. Bu nedenle, BBC güvenilir serbest gazetecilerden oluşan bir ağa bağımlı hale geldi. Gazetecilerimiz, Gazze’nin kuzeyindeki yardım kuruluşlarının bağlantılarıyla görüşerek, evlerini kaybedenlerin sığındığı yerlerde o anın fotoğrafını göstermelerini sağladı. 48 saat sonra müjdeli bir haber aldık. Telefondaki mesajda “Onu bulduk!” yazıyordu.
Üç yaşındaki Julia Abu Warda hayattaydı. Meslektaşımız, Cebeliye’den kaçanların büyük çoğunluğunun gittiği Gazze Şehri’ndeki bir aileye ulaştı. Julia, babası, büyükbabası ve annesiyle birlikteydi. Tavukların şarkı söylediği bir çizgi film izliyordu; üstteki İsrail insansız hava aracının uğultusu nedeniyle sesi zor duyuluyordu. Julia, birdenbire yabancıların ilgisini çektiği için şaşırmıştı. Babası şakayla “Kimsin sen?” diye sorunca, “Juuuuliiiaa” diyerek cevapladı.
Julia’nın fiziksel olarak bir yarası yoktu. Kazak ve kot giymekteydi, saçları parlak mavi tokalarla topluydu. Ancak yüzündeki ifadenin ürkek olduğu söylenebilir. Daha sonra babası Muhammed, fotoğrafın hikayesini anlatmaya başladı. Ailesi, son 21 gün içinde tam beş kez yer değiştirmek zorunda kalmıştı. Her seferinde hava saldırılarından ve silah seslerinden kaçtılar. Fotoğrafın çekildiği gün, bir İsrail İHA’sının tahliye uyarısını duyduklarını aktarıyorlar.
İsrail Ordusu, Hamas’a karşı El Halufa bölgesinde ilerliyordu. “Rastgele ateş açılıyordu. Cebeliye mülteci kampının merkezine girmeye çalıştık, yolda kontrol noktaları vardı,” diyor. Aile, yanında giysileri, konserve gıda kutularını ve birkaç kişisel eşyayı taşımaktaydı. Başta herkes birlikteydi; Julia’nın babası, annesi Amal, 15 aylık erkek kardeşi, büyükbabası, iki amcası ve bir kuzeni vardı. Ancak kalabalık arasında Muhammed ve Julia, diğerlerinden ayrılmak zorunda kaldı.
“Kalabalık nedeniyle annesinden ve yanlarındaki eşyadan uzaklaşmak zorunda kaldı. O gitmeyi başardı ama ben kaldım,” diyor Muhammed. Baba ve kızı en sonunda kalabalıkla birlikte hareket etmeye başladı. Sokaklar ölüm kokuyordu. Muhammed, o an yıkımı ve yerdeki ceset parçalarını gördüklerini ve Julia’nın bunlardan bir kısmını görebildiğini aktarıyor. Bir yılı aşkın süren savaş sonrası bu tür sahnelerin çocuklara tanıdık gelmeye başladığının altını çiziyor.
Bir İsrail kontrol noktasına ulaştıklarında, “Tanklar ve askerler çevredeydi. İnsana yaklaşıyor ve ateş açmaya başlıyorlardı. Ateş açıldığı esnada insanlar birbirine çarptı” diyor. Erkeklerden, iç çamaşırlarına kadar soyunmaları istendi. Bu, İsrail Ordusu tarafından gizli silahlar veya intihar bombacıları aramak üzere uygulanan olağan bir prosedür. Muhammed, orada altı veya yedi saat boyunca beklediklerini kaydediyor. Julia, fotoğrafta sakin görünse de, babası küçük kızın daha sonra yaşadığı sıkıntıyı hatırlıyor. “Çığlık atmaya başladı ve annesini istediğini söyledi,” diyor. En sonunda aile bir araya geldi; yerlerinden olanlar küçük alanlarda sıkışıp kalmıştı. Aile bağları oldukça sıkıydı. Cebeliye’den gelen bir akrabaları, Gazze Şehri’nde haberi çabuk yaydı. Sevenleri, Julia’yı rahatlatmaya çalıştı; ona şeker ve patates cipsi verdiler, zamanının gelince ikram edilmek üzere sakladıkları hediyeleri ona sundular.
Muhammed, serbest gazeteci arkadaşıyla birlikte Cebeliye’den Gazze Şehri’ne kaçmadan önce Julia’nın yaşadığı derin travmayı anlattı. Çok sevdiği bir kuzeni vardı; adı Yahya olan bu çocuk yedi yaşındaydı ve sokakta birlikte oynuyorlardı. İki hafta önce, İsrail’in İHA saldırısında Yahya hayatını kaybetti. Muhammed, “Hayat normaldi; koşup oynuyordu. Ama şimdi her bombalama sırasında yukarı işaret edip ‘Uçak!’ diye bağırıyor. Sıkıştığımızda yukarı bakıp üzerimizdeki İHA’yı gösteriyor,” diyor. UNICEF’e göre savaşta 14 bin çocuğun yaşamını yitirdiği bilgisini paylaşan UNICEF Sözcüsü Jonathan Crickx, “Gün be gün, çocuklar başlatmadıkları savaşın bedelini ödemekte” ifadesini kullanıyor. Birleşmiş Milletler, Gazze Şeridi’nde yaklaşık 1 milyon çocuğun neredeyse tamamının psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğunu tahmin ediyor. Julia gibi bir çocuğun şanslı olduğunu söylemek zor; gördükleri, kaybettikleri ve sıkışıp kaldıkları düşünüldüğünde. Gelecek günlerde rüyalarına nelerin gireceği ve içinde bulundukları günlerle ilgili anılar bir muamma. Ancak yaşamın bir anda sona erebileceğini çoktan fark etti. Şansı ise, hava saldırıları, silahlı çatışmalar, açlık ve hastalıklara karşı onu koruyacak her şeyi yapacak bir ailesinin olması.
Katkıda bulunanlar: Haneen Abdeen, Alice Doyard, Moose Campbell ve Rudaba Abbass.