Batı medyasında da İsrail internet sitelerinde olduğu gibi bugünlerde “İsrail-Gazze Savaşı” başlıklı bölümler yer alıyor. Örneğin Ben Samuels, Haaretz başlıklı bölümünde şunları söylüyor: “Geçtiğimiz 48 saat, aşırı sağın açık ve utanmaz antisemitizmine tanık oldu; Elon Musk ve Tucker Carlson, İsrail-Gazze Savaşı’nın başlangıcından bu yana beyaz milliyetçi antisemitizmin patlamasına öncülük ediyor.”
Sözde medyanın her iki tarafta da neo-Nazi İsrail ekmeğini yağladığını görüyoruz: İsrail soykırımını “savaş” olarak adlandırarak, Benjamin “Kasap” Netanyahu’nun son 48 gündür yaptığının İsrail’e karşı meşru bir misilleme olduğunu ima ediyorlar. İsrail’e karşı yapılan bir şey.
Evet, 48 gün önce bir grup Filistinli savaşçı işgal altındaki topraklarda İsraillilere karşı menfur bir eylem gerçekleştirdi. Ancak İsrail’in o zamandan bu yana yaptığı şey, çok tuhaf bir mantıksal mekanizmayı devreye soktu: İsrail’in bu eyleme verdiği ölçülemez tepki, eylemi ipso facto haklı çıkardı. Yani Filistin eylemi geriye dönük olarak Gazze ve Batı Şeria halkının başlarına gelecek her şeyi hak edecek bir düşmanla karşı karşıya olduğunu gösterdi.
‘Savaş’ anlatısına meydan okumak
Medya patronlarının Neo-Nazi zihinlerinde “savaş” terimi aynı zamanda Filistin’deki silahlı İsrailli işgalcilerin tüm eylemlerini, silahsız Filistinlilere, onların hastanelerine, okullarına, mülteci kamplarına karşı yapılan tüm zulmü, tüm barbarlığı meşrulaştırıyor. Hamas ve Filistin İslami Cihad’ı (PIJ) başta olmak üzere silahlı direniş grupları tarafından kullanılıyor.
Gazze’deki Şifa Hastanesi’nin bodrumunda beceriksizce ve beceriksizce uydurulmuş “delilleri” bir kenara bırakın. Hamas işgal altındaki topraklardaki İsrail yerleşimlerine roket atıyor ve bodrumlardan roket atamazsınız.
Ayrıca, Hamas’ın askeri olarak hastaneleri tahkim ettiğinin kanıtı olarak sergilenen paslı silahlar, birkaç Kur’an-ı Kerim ve bir kutu hurma, Hamas’ın Şifa Tıp Kompleksi’ni askeri üs olarak kullandığına kimseyi ikna edemez. Ancak hastanenin çevresi yerle bir edildi; kompleksin etrafına düzinelerce ceset dağılmış durumda; cesetlerden birkaçının şekli tanınmayacak kadar bozulmuştu.
Beyaz Saray ve Pentagon’un sahte İsrail söylemini benimsemesi, Filistinlileri yerinden etmeyi amaçlayan işgal planını tamamlamak için sivilleri kuzeyden güneye göç etmeye zorlamak amacıyla sivillere karşı daha fazla katliam yapması için işgalciye yeşil ışık yaktı. Ancak Beyaz Saray ve Pentagon’daki ABD sözcüleri “ABD-Hamas savaşı” tabirini kullanmaya devam ediyor.
Yapmaları gerekenler: Aksi takdirde İsrail’in yaptığının bir “soykırım” olduğunu kabul etmek zorunda kalacaklar.
Bir şey ‘savaş’ değilse o zaman soykırımdır
Raphael Lemkin’in ve eski Yugoslavya ve Ruanda’ya yönelik uluslararası ceza mahkemelerinin çalışmalarına temel oluşturan Birleşmiş Milletler Sözleşmesini hazırlayanların akademik olarak tanınan öncü çabalarına göre, eğer bir şey “savaş” değilse o zaman bu bir savaştır. soykırım: “Soykırım, savaşın tebaaya ve sivillere değil, egemenlere ve ordulara yönelik olduğunu savunan… doktrinin antitezidir. Uygar toplumdaki modern uygulamasında doktrin, savaşın halklara karşı değil, devletlere ve silahlı kuvvetlere karşı yürütüldüğü anlamına gelir. Antik çağlarda ve Orta Çağ’da meydana gelen imha savaşlarından, savaşların esasen ordulara ve devletlere karşı faaliyetlerle sınırlı olduğu anlayışına giden yolu işaretlemek, uygar toplumda uzun bir evrim sürecini gerektirdi.
Kısacası İsrail’in Hamas’a karşı yürüttüğü “savaş”, uluslararası hukuka göre bir soykırımdır. Bu, birçok Sırp ve Ruandalı yetkilinin hapishanelerde çürümesine neden olan “silahlı düşmanlardan ziyade sivil sosyal gruplara yönelik, temelde gayri meşru bir savaş çeşididir”. Dünyanın barışsever halkları, liderlerini alt ettiği anda Netanyahu da onlardan biri olacak.
Bu arada, “Uyanmak İçin Çok Geç” başlıklı son kitabında “Gelecek olmadığında ileride ne var?” diye soran Sloven filozof Slavoj Zizek’e de yanıt verelim.
“Batı’nın En Tehlikeli Filozofu” bilmeli ki zafer önümüzde; hiç bir zaman geç değildir; memleketi Ljubljana’da ve komşusu Zagreb ve Saraybosna’da olduğu gibi sonunda insanlar her zaman kazanır:
“Üstesinden Geleceğiz,
Bir gün üstesinden geleceğiz.
Rabbim bir gün bizi görecek.
Bir gün hepimiz özgür olacağız.”
Irmaktan denize…