Filistin’de devam eden soykırımın üzerinden 130’uncu gün geçti. İnsanlık tarihinin en büyük zulümlerinden birini anlatırken, kayıpları tek tek saymak ölümleri normalleştirebilir. Dolayısıyla Filistinli şehitlerden sadece bir bütün olarak bahsetmek istemiyorum.
Her kayıp ayrı ayrı yüreğimizi etkiliyor ama katliamın büyüklüğünü anlatmanın başka yolu maalesef yok.
Gazze Şeridi’nde 122 günde 11 bin 500’ü çocuk olmak üzere 27 bin 365 kişi şehit oldu. Yaklaşık 8.000 Filistinli kayıp ve nerede oldukları bilinmiyor. Yaralıların sayısı 8 bin 663’ü çocuk olmak üzere 66 bin 630’a ulaştı. Birleşmiş Milletler’in açıkladığı rakamlara göre 7 Ekim’den bu yana yetim ve kimsesiz çocukların sayısı 17 bini aştı. İsrail hava saldırıları Gazze Şeridi’nde 70.000’den fazla binayı yerle bir etti.
7 Ekim’den sonra Gazze Şeridi’nin kuzeyinde katliam başlatan İsrail, Gazze halkına güvenlik vaadiyle güneye, Mısır sınırı yakınındaki Refah şehrine göç etmek zorunda kaldı. Ancak Gazze halkının güneye doğru ilerlemesiyle İsrail yönetimi işgalini bu bölgelere doğru genişletti. Aralık sonu itibarıyla Gazze’nin 2,3 milyonluk nüfusunun %90’ı üçüncü veya dördüncü kez yerinden edilmişti.
Geçtiğimiz günlerde İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant Refah’ı hedef alacaklarını açıklamıştı. Yani Filistinlileri zaten Refah’a hapseden İsrail, perşembe günü bu bölgeyi bombalayarak toplu bir katliam yapacağını kamuoyuna açıklamaktan çekinmedi.
İsrail’in katliama giden engelsiz yolu
Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) İsrail’in Filistinlilere yönelik soykırımı önlemek ve Gazze’deki insani durumu iyileştirmek için önlem alması yönündeki kararının Tel Aviv üzerinde önemli bir etki yarattığı söylenemez. Tam tersine askeri operasyonlarla katliamın şiddetini yoğunlaştırdı ve Batılı ülkeler üzerinde siyasi baskı araçlarını kullanmaya başladı. Geçen hafta 12 ülke, Filistinli mültecilere yardım sağlayan BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na (UNRWA) verdikleri desteği geri çektiğini duyurdu.
İsrail, UNRWA tamamen dağılmadan savaşın bitmeyeceğini belirterek uluslararası tehditlerde bulunurken, 2022 yılında UNRWA’ya en yüksek bağışı 343,9 milyon dolar ile sağlayan ABD, bu yardımı yapan ilk ülke olarak İsrail’e desteğini bir kez daha göstermiş oldu. bağışını kesti. Geçen hafta itibarıyla Kanada, Avustralya, İngiltere, Almanya, İtalya, Hollanda, İsviçre, Finlandiya, Estonya, Japonya, Avusturya ve Romanya da Filistinlilere yardımdan sorumlu BM kuruluşuna mali desteği kesti.
Avrupa Komisyonu ise UNRWA’ya Şubat ayı sonuna kadar fon sağlanmayacağını ve sonrasında yeniden değerlendirileceğini duyurdu. Bu karara yalnızca üç Batılı ülke karşı çıktı. İspanya, İrlanda ve Norveç, UNRWA’nın Filistin’e gıda ve ayni yardım sağlanmasındaki kritik rolünü vurgulayarak mali desteği sürdürme yönündeki resmi taahhütlerini cesurca beyan ettiler
İsrail’e karşı küresel kamuoyu tepkisi yoğunlaştıkça Filistin kendisini giderek daha fazla izole edilmiş buluyor, ancak Filistinlilere yönelik diplomatik izolasyon uluslar arasında devam ediyor. İşgal, amansız hava saldırıları ve bombardımanların yanı sıra, uzun süredir açlık, susuzluk ve soğukla boğuşan Filistinlilere yönelik her türlü yardım kaynağı da kesiliyor.
Bu kritik dönemde Filistin’de yaşanan soykırım ve katliamın normalleştirilmesine ve önemsizleştirilmesine direnmek, Filistinlilere yalnız olmadıklarını teyit etmek bizim sorumluluğumuzdur.
Gazze’yi unutmak insanlığa ihanettir.