Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Başcı, AK Parti’nin el altından yaptığı ahlaksız teklifler hakkında çok sert ifadeler kullandı. Başcı, “Bizden kimse bir çivi bile koparamaz” sözleriyle gündeme damga vurdu.
Abdullah Başcı, PencereTV’ye özel değerlendirmelerde bulundu. AK Parti tarafından Gelecek Partili milletvekillerine yapılan çağrıyla ilgili de konuşan Başcı, “Bizim arkadaşlarımızın o tür koltuk hırsı olsaydı buralarda olmazlardı. Bizden kimse bir çivi bile koparamaz!” dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Başcı gündemle ilgili bir çok konuda PencereTV’ye özel değerlendirmelerde bulundu.
PencereTV Genel Yayın Yönetmeni Hande Turan Abadan’ın sorularına cevap veren Abdullah Başcı’nın o röportajını paylaşıyoruz.
Hande Turan Abadan: Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcılarından Abdullah Başcı ile birlikteyiz. Kendisi Sosyal Politikalardan sorumlu. Çok uzun yıllardır siyasetin içindesiniz. Ak Parti’de de uzun yıllar emek vermiş bir kişi olarak, siyasi tecrübelerinizle ülkemizin bugün geldiği durum hakkında görüşlerinizi almak, değerlendirmelerinizi almak isteriz.Abdullah Başcı: Çok teşekkür ederim, çok sağolun böyle bir imkanı bize tanıdığınız için özellikle teşekkür ediyorum. Ben siyasete 1983 yılında Refah Partisinde başladım. Refah Partisinde İlçe Başkan Yardımcısı olarak görev aldım. Daha sonra Refah Partisini kapattık, Fazilet Partisinde kurucu ve İlçe Başkan Yardımcılığı görevimiz devam etti. Daha sonra da Ak Parti kurulurken, kurucu ve İlçe Başkanı olarak orada görevimiz devam etti. 2011 milletvekili seçiminde İstanbul 3. Bölgeden Milletvekili Adayı oldum. O süreçte kazanamadım biraz gerilerdeydim. 2015 1 Kasım seçimlerinde tekrar aynı bölgeden milletvekili adayı oldum bu sefer meclise gittim. Siyasette 30 yıla yakın bir geçmişim var. Bu süreçte öyle sıkıntılar, öyle problemler yaşadığım gibi mutlu anılarımız da var. Unutamayacağım çok önemli bir acımız 2004 yerel seçimlerinde bir Cuma akşamı, Pazar günü de seçim vardı, benim mahalle başkanım saat geceleyin 1.30 gibi 20 – 25 kişilik bir grup saldırı düzenlediler. Maalesef mahalle başkanımızı o gün kaybettik. Cumartesi mahalle başkanımızı defnettik. Pazar günü seçimlere gittik. Saldıran grup da MHP’lilerdi. Şimdi o süreçte bize saldıran MHP’liler şimdi mecliste Ak Parti ile yol yürüyorlar. Bu benim için çok büyük bir acıdır.
Hande Turan Abadan: Hep seçim dedik. Aylar kaldı seçimlere. Gelecek Partisinin sosyal politikalarından bahsetmeniz mümkün mü?Abdullah Başcı: Sosyal politikalarda özellikle 2 sene zarfında 100’e yakın başlıkta çalışma yaptık. Bu çalışmalarımızın çoğunu kamuoyuyla paylaştık. Sorunlar, problemler, dertler, tasalar neyse onu gündemimize aldık. En son uyuşturucu ile ilgili bir çalıştayımız oldu. Onu da kamuoyuyla paylaştık. Önümüzdeki günlerde engellilerle ilgili bir çalıştayımız var onu da kamuoyuyla paylaşacağız. Tabii sosyal politikalar deyince mevcut iktidar yardım dernekleri, yardım vakıfları adı altında bu işleri götürmeye çalışıyor. Sosyal politikalar o değildir! Sosyal politikalar sorunları dile getirmek ve çözüm yolları üretmektir. Biz de onu yapmaya çalışıyoruz Gelecek Partisi olarak. Az önce bahsettiğim gibi 100’ün üzerinde başlıkla çalıştık. O başlıklar içerisinde aklınıza ne geliyorsa var. Muhtarların sorunlarından tutun, motokuryelerin sorunlarına kadar ele aldık ve çözüm yollarını ele aldık. Nasıl bu sorunları çözeriz onu gündeme taşımaya çalıştık. Burada bir örnek vereyim. Muhtarlarla ilgili yapmış olduğumuz çalışmada muhtarlar eskisi gibi para kazanamıyorlar. Her şey artık bilgi işlem üzerinden yürüdüğü için. En azından muhtarların maaşı asgari ücret seviyesinde olsun dedik. Hükümet bunu gündeme aldı, sonra hayata geçirdi. Muhtarlık seçimlerinde, seçimlerden bir gün önce muhtar adayı geliyor kağıtları dolduruyor oy pusulasını, adayım diyor. Araştıran yok, bakan yok. Kazanıyor seçimleri, bir ay sonra maalesef sicili bozuk olduğu için görevden alınıyor. Bu tür sorunlar çok olduğu için biz de dedik ki muhtarlık seçimlerinde aynı milletvekili seçimleri gibi, belediye başkanlığı, meclis üyesi seçimleri gibi, bir oy pusulası olsun. Muhtar adayları seçimlerden 2 ay önce, 1 ay önce, artık o günün şartlarında nasıl düzenlenecekse, ilçe seçim kurullarına müracaat etsinler. İlçe seçim kurulları muhtar olur belgesini verirse muhtar adayı olsunlar ve listede isimleri olsun. Herkes istediği şekilde istediği adaya oyunu versin. Fakat muhtarlık seçimlerinde her dönemde muhakkak o kağıt çalmalar, oy pusulası çalınması nedeniyle birbirlerini vuran, öldüren her seçimde bunlar yaşanmıştır. Bunlar da bu şekilde ortadan kaldırılır diye düşünüyoruz. Bu gibi çalışmalarımız çok var. Tabii inşallah önümüzdeki süreçte bize imkan verilirse o çalışmalarımızın hepsini hayata geçireceğiz, hazırız.
Hande Turan Abadan: Tam da bu sosyal politikalardan bahsederken sormamak olmaz. Cumhur İttifakı 10 milyon kişiye sosyal yardım yapıldığını söylüyor ve bununla övünüyor. Bu övünülecek bir şey mi?Abdullah Başcı: Aslında bu öyle bir şey ki, Aileden Sorumlu bakan çıktı, 2002 yılında biz iktidara geldiğimizde 1 milyon kişiye yardım ediyorduk bunu 11 milyon kişiye çıkardık, dedi. Bu utanılacak bir şey. Demek ki ülke o kadar fakirleşmiş ki siz ihtiyaç sahibi kişi sayısını artırmışsınız ve 11 milyon kişiye çıkarmışsınız. Bunu anlatırken heyecanlı bir şekilde anlatıyor ama maalesef bu çok üzücü bir açıklama. Maalesef ülkemizin geldiği durum bu.
Hande Turan Abadan: Yani kimse kimseye balık tutmayı öğretmiyor, önüne balık konulmasını bekliyor.Abdullah Başcı: Maalesef öyle. Neresinden tutsanız sıkıntı, problem. Vatandaşa bunu anlatırken, vatandaş da şunu söylüyor, gerçekten de devlet çok iyi yardım ediyor, diyor. Alıştırdık biz vatandaşı hazırdan yemeye. Durumu iyi olan da kötü olan da bir yolunu bulup yardım almaya çalışıyor.
Hande Turan Abadan: Yani burada çark kötü yönde işliyor.Abdullah Başcı: Maalesef suiistimal ediliyor. Hatta burada şunu da anlatabiliriz. Yine bakanın bir tanesi açıkladı, 40 bine yakın SSK’lı engelli maaşı alıyor diye gündeme taşıdı ancak bu da kapatıldı.
Hande Turan Abadan: Ekonomiye değinmeden olmayacak. AK Parti’nin kötü ekonomi yönetimi, Cumhurbaşkanının faiz politikası ısrarı nedeniyle patlayan enflasyon, halk gittikçe fakirleşmiş vaziyette. Açlık sınırı 7 bin 785 lira, fakirlik sınırı 25 bin küsür. Seçimler yaklaşıyor. Bir şeylerin değişebileceğini görecek mi halk? Yaklaşan seçimler öncesinde iyi şeyler olacağına dair insanlar yeniden umutlanabilir mi?Abdullah Başcı: İşi ehline verin, diye bir cümle var. Maalesef bizim şu an ülkemizi yöneten kişiler işi ehline vermiyorlar. Biliyorsunuz bir Maliye Bakanımız var Nurettin Nebati, tamamen içler acısı. İnsan konuşmalarını, dile getirdiği konuları duyunca Maliye Bakanından başka her şey olur diyorsunuz. Bakanlara tek tek baktığınız zaman, aslında o bakanların hepsi, kendi icraatlarını değil de Cumhurbaşkanının talimatları doğrultusunda çalışmalarını yürütüyorlar. Bir Bakan, beş altı Bakan Yardımcısı, her gün Bakan Yardımcıları ile irtibatta olan Cumhurbaşkanı… Bakan kendi başına bir adım atamıyor. Orada sadece konu mankeni görevini yapıyor. Eskiden böyle değildi. Bir müsteşar vardı, bakanlığa yeni gelen bir Bakan bile tecrübesiz bile olsa, tecrübeli bir müsteşarla o bakanlığı en iyi şekilde yönetirdi ve atılması gereken adımları sağlıklı bir şekilde atardı. Ama bu süreçte görüyoruz ki ekonomiden sorumlu bakanların hepsi aynı şekilde, yalnız amaçları Cumhurbaşkanına yakın olsunlar, Cumhurbaşkanının direktiflerine tabi olsunlar, onlar için önemli olan o. Fakat vatandaşımız çok perişan durumda. Bir mutlu azınlık var ama mutlu azınlık olduğu gibi ülke nüfusunun çoğu açlıkla karşı karşıya gelmiş durumda. Ben hep söylüyorum, akşamları gidin semt pazarlarına, binlerce kişi pazarlara dökülüyor, bir şeyler toplamaya çalışıyor. Bunlar bizim insanımız. Maalesef ki bu insanları öyle bir hale getirdiler ki korkak, ürkek ve çekingen hale getirdik. Onun için de vatandaş en ufak bir konu olduğu zaman bile çekiniyorlar, korkuyorlar, gündeme bir şey taşıyamıyorlar. Ben iyi hatırlıyorum, sene 2001 yılıydı. Ülkede bir kriz yaşanmıştı, Ecevit krizi. Ben Yeşildere’de esnaftım. 5 bin kişi toplandık, Sultanhamamı meydanına indik, gösteri yaptık, protesto ettik. O dönemde, kriz 3 ay devam eder sonra biterdi. Maalesef şu an 100 kişi aşağıya insin bir gösteri yapsın herkesi alırlar, giderler, muhakkak bir terör örgütüne mal ederler ve içeride tutarlar. İşte bu şekilde bir korku imparatorluğu oluşturuldu. İnsanlar bir şey söyleyemiyor, durumunu dile getiremiyor. Bu süreçte de intihar olayları çok arttı. Ama malum televizyon kanallarını açın sabahtan akşama kadar, gündüz kuşağında çok ahlaksız yayınlar yapıyorlar, akşam kuşağında tek kanaldan yayın yapılır gibi hep madalyon haberleri veriyorlar. Vatandaşın problemleri, derdi nedir diye soran yok, vatandaş inim inim inliyor, büyük ekonomik sıkıntılar çekiyor, yiyecek ekmeğe muhtaç hale gelmiş ama maalesef biz yaparsak olur zihniyeti hala devam ediyor bu ülkede.
Hande Turan Abadan: Bu noktada Adalet ve Kalkınma Partisinin isminden geriye bir şey kalmadığını görüyoruz sanki, değil mi?Abdullah Başcı: 2001 yılından az önce bahsettim İlçe Başkanı olarak göreve başladım demiştim. 2001 yılında sloganımız şuydu, Yolsuzluğu, Yoksulluğu ve Yasakları bitireceğiz, diye başlamıştık. Eskiden devlet kademesinde yolsuzluk yapan kişinin ismi açıklandığında o kişi çok kötü duruma düşerdi. Medyada, basında öyle bir hale gelirdi ki toplum içerisine çıkamazdı. Kolay kolay da yolsuzluk yapma imkanı yoktu eski dönemlerde. Hatta devletin yöneticilerinde, bakanlardan yolsuzluk yapanlar Yüce Divan’a gönderilirdi. Ama maalesef son dönemde yolsuzluk yapmayan yok devlet kademesinde. Her şey bizim için caiz, biz yaparsak gayet doğal, siz yaparsanız haram, zihniyeti yoğun bir şekilde devlet kademesinde işliyor. Ama maalesef öyle bir güç zehirlenmesi yaşamışız ki bu hale gelmişiz. Yoksulluk az önce anlattığım gibi, ülkede yoksulluk almış başını gitmiş. O dönemde Cumhurbaşkanı açıklama yapıyordu, bilin ki simidin fiyatı arttıysa, çayın fiyatı arttıysa, asgari ücretin seviyesindeyse bu ülkeyi yönetenler beceriksizdir, diye dile getiriyordu. Şu an o cümle aynen yerine oturuyor. Yasaklara gelince, bu ülkede her şey yasak. Az önce gösteriyle ilgili bahsettim. Bakın son dönemde mafya liderlerini içeriden çıkardılar ve gazeteciler, akademisyenler, fikrini beyan edenler içeride bulunuyor. Mafya liderleri içeriden çıktı, köşe başlarını tutmaya başladı. Ve bir açıklama yapılacağı zaman herkesten önce mafya liderleri cevap vermeye kalkıyor. Devletin bakanları, cumhurbaşkanı, idarecileri, parti liderleri dururken mafya liderleri kesip biçmekten bahsediyorlar. Ülkenin geldiği durum bu. BİM’in CEO’su açıklamasından sonra mafya liderlerinin sanki hazırmış gibi değişik yerlerden açıklamalar yapması bunun bir göstergesidir. Yasaklar almış başını gitmiş, ülke mafya devletine doğru hızlı bir şekilde gidiyor.
Hande Turan Abadan: Tam da bu noktada sokaklarda bu bahsi geçen marketin camları indiriliyor, İYİ parti milletvekili darp ediliyor. Mecliste oluyor bu, halkın evinde oluyor. Bu milletvekili yoğun bakıma alınıyor ancak bir özür bile dilenmiyor. Bu olayı nasıl değerlendiriyorsunuz?Abdullah Başcı: Biliyorsunuz bizde de bundan belirli zaman önce Genel Başkan Yardımcımız Selçuk Özdağ Bey böyle bir saldırıya uğramıştı, halen mahkemesi sürüncemede devam ediyor. O yüce mecliste bir milletvekilinin darbedilmesi ve darbeden şansın da kalkıp bir özür dilememesi içler acısı bir durumdur. Tamam olabilir böyle bir tartışma olmuştur, ben vekil arkadaşımdan özür diliyorum deseydi, en azından ziyaretine gitseydi bir çiçek götürseydi, onun gönlünü almış olurdu ortam yumuşardı. Fakat onun açıklaması, ben özür dilemeyeceğim, olmuştur, diyerek bu durumu geçiştirdi. Şu bir gerçek ki bu tavırlar vatandaşa da yansıyor. Yansıyınca ülkede kutuplaşma had safhaya doğru gidiyor. İşte marketin camlarının kırılması, indirilmesi, orada sanki bir gündem değiştirmeye yönelik bir hamle yapılmış gibi geldi. Çünkü bu BİM’in sahiplerinden birisi Mustafa Topbaş. Mustafa Topbaş’ı nereden biliyoruz? Geçmiş dönemde Cumhurbaşkanı ile bir telefon konuşması yapmıştı, yazlık villalar yapılıyor, kaymakam bana müsaade etmiyor, valiyi arasan da bu işi bir çözsen, diyen vatandaş. BİM’i de büyüten, A101’i de büyüten, ŞOK’u da büyüten ve böyle zincir marketler haline getiren mevcut iktidar. İktidarla kolkola yürürlerken birden ne oldu bilemiyoruz.
Hande Turan Abadan: Sanki günah keçisi ilan edildiler gibi. Hayat pahalılığının müsebbibi onlarmış gibi algı yaratılıyor.Abdullah Başcı: Kamuoyuna farklı mesajlar vermeye çalışıyorlar. Seçim öncesi, aslında biz çok iyi çalışıyoruz, bu fiyat pahalılığını bu tür marketler hareketlendiriyorlar, diyorlar ama maalesef bunlar vatandaşı aldatıcı hareketler. Hayat pahalılığının ne olduğunu vatandaş çok iyi biliyor. Suçu BİM’e veya A101’e yüklemenin hiçbir anlamı yok. Önce siz kendinizi check edeceksiniz. Ülkenin geldiği durumu detaylı bir şekilde şablonu önünüze koyacaksınız ve “Biz nerede hata yaptık” diye düşüneceksiniz ve ona göre adımlar atacaksınız. Ona saldır, buna saldır, bu şekilde devlet yönetilmez!
Hande Turan Abadan: Genel Başkanınız Sayın Ahmet Davutoğlu’na gelen, milletvekillerinize gelen tekliflerle ilgili değerlendirmenizi rica edeceğiz.Abdullah Başcı: Mevcut iktidar İYİ Partiye bir hareket yaptı, olmadı. Değişik partilere yaptı, olmadı. Bu sefer de Gelecek Partisi kadrolarına, “Yuvanıza dönün, artık oraları terk edin” mesajları gelmeye başladığını duyuyoruz. Biz en zor şartlarda, en sıkıntılı dönemlerde 153 arkadaşımızla birlikte bu partiyi kurduk. O zaman parti kurulamaz, kurulsa bile teşkilatlanamaz, müsaade edilmez, denildiği dönemde biz partiyi kurduk. Bizden sonra da birçok parti kuruldu. Onlarca parti kuruldu. Bizden önce 2 sene süresince 2 parti kurulmuş, biz parti kurduktan sonra 30’un üzerinde yaklaşık 40 parti kurulmuş. Şunu anlatmaya çalışıyorum, bizim arkadaşlarımızın o tür koltuk hırsı olsaydı buralarda olmazlardı. Giderlerdi oralarla tekrar çalışırlardı, çok özür dileyerek söylüyorum, yalakalık yaparlardı ve bir yerlere gelmeye çalışırlardı. Bizden kimse bir çivi koparamaz!
Hande Turan Abadan: Çok teşekkür ediyoruz bizi makamınızda ağırladınız. Son eklemek istediğiniz, iletmek istediğiniz bir şey var mı?Abdullah Başcı: Rica ederim, ben de memnun kaldım böyle bir imkanı bize verdiğiniz için. Tabii bu ülkede mafyalardan bahsederken Sedat Peker’den bahsetmeden geçemeyeceğiz. Sedat Peker bir dönem AK Parti ile beraber yürüyen bir şahsiyet. AK Parti’nin mitinglerine katılıp insanlara kanlardan falan bahseden bir şahsiyet. Sedat Peker içeride yaşananları çok iyi bilen bir şahsiyet. Bildiği için de her şeyi gündeme taşıyor. Birisi çıkıp yanlış ya da yalan demiyor. Bir iki kişi yalan demeye kalktı, belgeleriyle beraber kamuoyuna çıkınca herkesin sesi kesildi. Tabi bu içler acısı bir konu. Hala yetkililer Sedat Peker’in açıklamalarından sonra ne hakimler, ne savcılar harekete geçmedi. Kısa zaman önce yaşanan malum bir olay var. Zehra Taşkesenlioğlu ile eşinin arasında yaşanan bir olay. Alan aldım diyor, veren verdim diyor. Fakat Meclis genel kurulunda Grup Başkanvekilleri ortasına Zehra Taşkesenlioğlu’nu oturtup öyle poz veriyorlar. Yani, alırsak biz alırız, verirsek biz veririz, kimse bize karışamaz, gibi bir hava oluşturuyorlar. Yine kısa bir zaman önce ilgimi çeken bir şey var burada, boşanma aşamasına gelen ailelerde parayı bulunca maalesef bu tür şeylere girişen şahsiyetlerden bir tanesi de TÜRGEV Başkanı, kısa zaman önce eşinden boşanmak için mahkemeye müracaat etti. Daha sonra eşi de uyanık davranmış, kasadan bir belge eline geçiyor ve o belgeyi mahkemeye sunuyor. O belgede ne vardı? Devlet Demiryolları Eski Genel Müdürü Süleyman Karaman ile aralarında bir sözleşme yapmışlar. Bu ihaleyi sana vereceğim, 5 milyon doları da bana getireceksin, diye yazılı bir sözleşme. O sözleşmenin bir nüshasını da hanımefendi mahkemeye sundu. Daha sonra Süleyman Karaman meclis kürsüsünden açıklamalar yapıyor, böyle bir suçlama var, ona cevap ver diyorlar ama ona cevap vermekten ziyade “TOGG’u kimse durduramayacak, yolları da kimse durduramayacak, köprüleri de kimse durduramayacak, bunları yapacağız” diyor, topu taca atıyor. Neresinden tutsanız elinizde kalıyor maalesef. Ülke öyle bir hale gelmiş ki artık idareden ziyade günü kurtarmayı kâr sanıyorlar. Ama artık seçimler yaklaşıyor. Onlara gereken dersi bu halk verecektir diye düşünüyorum. Ben size çok teşekkür ediyorum.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Antalya'da katıldığı bir etkinlikte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a önemli bir çağrıda bulundu. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunun tüm siyasi partilerin katılımıyla Çankaya Köşkü'nde...
Ahmet Davutoğlu'ndan Habertürk'e Açıklamalar: Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtlayarak önemli açıklamalarda bulundu. **Davutoğlu'nun Açıklamalarından Öne Çıkan Başlıklar**...
Türkiye siyasetinde önemli bir gelişme yaşandı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Dem Parti ile tokalaşması ve "Yeni bir döneme giriyoruz" demesiyle siyasi arenada hareketlilik başladı. Bu gelişme, Türkiye'nin demokratikleşme yolunda ve Kürt sorununun çözümüne yönelik yeni bir süreç başlangıcını...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 Ekim 2024 tarihinde AK Parti grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bu sırada, "DEM’liler ‘Somut adım yok’ diyor. Adım gelir mi?" sorusu gündeme...
CHP'nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisini hedef alan AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a verdiği yanıtta, sert bir duruş sergiledi. Kılıçdaroğlu, "Annelerimiz için, bu ülkenin her bir vatandaşı...