Suriye’de muhalif güçlerin, İslamcı militan örgüt Heyet Tahrir eş Şam’ın öncülüğünde, Halep ve çevresindeki alanları ele geçirmesinin ardından çatışmalar Hama Vilayeti’ne yöneldi. Perşembe günü muhalifler Hama kentine girdiklerini açıkladı. Suriye ordusu ise, şehrin dışındaki birliklerin yeniden konuşlandırıldığını ve mevzilendirildiğini duyurdu. Peki, Hama’nın antik ve modern tarih açısından önemi nedir? Hama’nın su değirmenleri, kentin sembolü ve kültürel mirasını oluşturmaktadır. Bu değirmenler, nehirden su çekerek kıyıdaki meyve bahçelerinin sulanmasında kullanılmaktadır. Hama, “Su Değirmenlerinin Anası” olarak da anılmaktadır. Hatta bazı değirmenler günümüzde hala çalışmaktadır. Hama, Hama Vilayeti’nin merkezi olup, çevresinde kırsal kesimlerle kasabalar bu vilayete bağlıdır. Suriye’nin kuzeyinde Türkiye karşıtı eylemler hakkında neler biliniyor? AB, Suriyeli sığınmacılar için 5 milyar euro bağış yaptığını açıkladı. Suriye’de iç savaşın başlamasının üzerinden 13 yıl geçti, peki hangi bölgeleri kimler yönetiyor?
Hama’nın tarihi oldukça derin köklere sahiptir. İnsan yerleşimlerinin Taş Devrine kadar uzandığı bilinen antik bir şehirdir. Hama, M.Ö 11. yüzyılda Aramiler tarafından “Hamath” adıyla yönetilmiştir. Daha sonra M.Ö. 8. yüzyılda Asurlar tarafından ele geçirilen şehir, Persler, Makedonyalılar ve M.Ö 2. yüzyılda Seluokos hanedanı tarafından yönetilmiştir. Brittanica Ansiklopedisi’ne göre, Bizans döneminde kente yeniden orijinal adına yakın bir isimle “Emath” denilmiştir. M.Ö 7. yüzyılda kent, Müslümanların eline geçmiştir. 1108’de Haçlılar tarafından alınan Hama, 1115’te Müslümanlar tarafından tekrar kontrol altına alınmıştır. 1175 yılındaki bir depremle büyük hasar gören şehir, 1188’de Selahaddin Eyyubi’nin eline geçmiş, 1300’de ise Memlükler, 12. yüzyılın başlarında Osmanlılar tarafından yönetilmeye başlanmıştır. Fransız güçlerinin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra çekilmesiyle Suriye’nin bir parçası haline gelmiştir.
Hama Katliamı, Suriye hükümetinin 1963’teki askeri darbeden sonra Baas Partisi’nin iktidara girmesiyle başladı. Hama, Baas yönetiminin ilk dönemlerinden itibaren parti politikalarına karşı muhalefetin merkezi olmuştu. Kentin muhafazakâr yapısı ve Müslüman Kardeşler’in faaliyetleri, bu durumu etkilemiştir. 1964’teki isyanın ilk belirtileri ortaya çıkmış ve Müslüman Kardeşler öncülüğündeki sokak protestoları, yüzlerce kişinin ölümüne neden olmuştur. Protestolar, 1970’lerde Suriye’nin farklı yerlerine yayılmıştır. Bu dönemde Hafız Esad yönetimi ise iktidardaydı. 1976’da Lübnan iç savaşına müdahale eden Suriye, 70’lerin ortalarında şiddetli başkaldırılara sahne olmuştur. Hama, o dönemde önemli bir muhalefet merkezi olarak öne çıkmıştır. Bu başkaldırılar, bazen silahlı çatışmalara dönüşmüş ve Nisan 1981’de İslamcı militanların kente yakın bir köyde askeri kontrol noktasına saldırmasıyla devam etmiştir. Kente gönderilen özel kuvvetler, sokağa çıkma yasağı ilan etmiş ve evlerde arama yapmıştır. Üç gün içerisinde 350’den fazla insan hayatını kaybetmiştir.
Şubat 1982’de, tarihe “Hama Katliamı” olarak geçen olaylar patlak vermiştir. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Suriye hükümetinin Hama’daki silahlı muhalefete son verme planını 1982 yılı başlarında aldığını bildirmiştir. Suriye İnsan Hakları Ağı’nın raporlarına göre, Suriye ordusu ve güvenlik güçleri Ocak 1982’de kenti kuşatma altına almışlardır. 2 Şubat 1982’de güvenlik güçleri ve ordu, kentte silah aramak için harekete geçmiş, bir grup silahlı saldırgan eski şehir kısmında mevzilendi. Camilerin minarelerinden, ordu ve polis güçlerinin kenti terk etmesi için çağrılar yapılmaya başlandı. Suriye hükümeti, bunun üzerine ordu birliklerini harekete geçirmiştir. Hafız Esad’ın kardeşi Rifat Esad komutasındaki bir birlik, Hama’ya 27 gün sürecek bir taarruz gerçekleştirmiştir. Uluslararası Af Örgütü’ne göre, Hama’nın eski şehir kısmı bombardıman altına alınmış, çatışmaların ilk günlerinde kentin bazı kesimleri tamamen yerle bir olmuştur. Birkaç gün süren yoğun çatışmaların ardından Suriye Savunma Bakanı, Hama’daki isyanın sona erdiğini duyursa da, kent hala kuşatma altındaydı. Bu, ardından iki hafta süren ev aramaları ve kitlesel tutuklamalarla takip edilmiştir. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün bildirdiğine göre, kent ağır bir toplumsal cezalandırmaya maruz kalmış, güvenlik güçleri birçok noktada kitlesel infazlar gerçekleştirmiştir. Askeri operasyonların başlamasından sadece 10 gün sonra ‘silahlı direniş’ son bulmasına rağmen, binaların bombalanması ve meskun mahallerin yıkılması devam etmiştir. Bu saldırılar sonucunda, şehrin üçte birinden fazlası harabe haline gelmiştir. On binlerce kişi Hama’dan kaçarak göç etmiş, binlerce kişi tutuklanmış, kayıpların sayısı ise büyük ölçüde farklılık göstermiştir. İnsan Hakları İzleme Örgütü, ölü sayısını 5 ile 10 bin arasında tahmin ederken, Uluslararası Af Örgütü her iki tarafta toplam ölü sayısını 25 bin olarak belirtmiştir. Suriye İnsan Hakları Ağı ise ölü sayısını tahminen 40 bin civarında olduğunu ifade etmiştir; bu rakam, ölen militanlar ve askerleri kapsamamaktadır.
Hama ve Suriye Savaşı, 2011’de iç savaşın başlangıcında Hama’da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı yapılan gösterilerle yeniden alevlenmiştir. Gösteriler, güvenlik güçleri tarafından bastırılırken, kentte stratejik noktalara güvenlik çemberi oluşturulmuştur. 3 Haziran 2011’de güvenlik güçlerinin hükümet karşıtı protestoculara ateş açması sonucu, çeşitli insan hakları örgütleri ve tanıkların ifadelerine göre 70’ten fazla kişi öldürülmüştür. Hama, savaşın ilk yılında ülke genelindeki muhalif gösterilerin bir parçası olsa da, Halep’teki gibi yoğun silahlı çatışmalar yaşamamıştır. Dünya Bankası’nın 2017 tahminlerine göre, kentin meskun altyapısının %6’sı zarar görmüştür, bu oran diğer kentlerle kıyaslandığında oldukça düşüktür. Hama Vilayeti, Hama’nın merkezi olduğu bölgenin kırsal alanlarında ise durumu biraz daha karmaşıktır; bu bölgeler savaş döneminde çatışmalara tanık olmuştur ve özellikle kuzey ve batı kesimleri yoğun çatışmaların göbeğinde kalmıştır. Vilayetin doğu kesimlerinden bazıları 2016’da IŞİD’in kontrolünde bulunurken, çoğunluk savaşın büyük bir kısmında Suriye hükümeti güçlerinin elinde kalmıştır. Hama Vilayeti, Suriye’nin orta batısında geniş ve çeşitli etnik grupların yaşadığı bir alan olup, vilayetin toprakları Suriye kıyısındaki dağlık alanların bir kısmını kapsar. Hama Vilayeti’nin yüzölçümü 10.2 bin kilometrekaredir; bu da Lübnan’ın yüzölçümünden biraz daha küçüktür. Kuzeyinde İdlib ve Halep, kuzeydoğusunda Rakka, doğu ve güneydoğusunda Humus ile batısında Lazkiye ve Tartus ile komşudur. 2010 yılında Hama Vilayeti’nin nüfusu Suriye Merkezi İstatistik Bürosu’na göre yaklaşık 1.6 milyon kişiydi, ancak BM Kalkınma Programı’nın 2021 tahminlerine göre bu sayı 2.5 milyon kişiye fırlamıştır. Sünni çoğunluğuna ek olarak, vilayette Aleviler, İsmaililer, Hristiyanlar ve Şiiler gibi farklı dini gruplar da yaşamaktadır. Kral Faysal Araştırma ve İslami Çalışmalar Merkezi’nin 2016 yılı itibarıyla yaptığı araştırmaya göre, vilayet nüfusunun %61’i Sünniler, %19’u Aleviler, %12’si İsmaililer, %2’si Hristiyanlar ve %1’i de Şiilerdir. Aleviler, Hama Vilayeti’nin batı bölgelerinde yoğunlaşırken, İsmaililer doğudaki Salamiye ve batıdaki Masyaf’ta sıkça bulunmaktadır. Hristiyanlar ise Hama kenti ile vilayetin kuzeybatısındaki Muharda ve Sukaylabiye gibi bölgelerde yaşamaktadır. Vilayet, idari olarak beş bölgeye ayrılır ve bu bölgeler Salamiye, Masyaf, Taybat el İmam, Muharda, Sukaylabiye, Suran ve Halfaya gibi büyük şehir ve kasabalardan oluşmaktadır.