Başlık: Muhaliflerin Hama’yı Ele Geçirmesi Neden Önem Taşıyor?
Suriye’de İslamcı militan grup Heyet Tahrir eş Şam liderliğindeki muhalif güçlerin Halep çevresini kontrol altına almasının ardından, çatışmalar Hama Vilayeti’ne kaydı. Perşembe günü, muhalifler Hama şehrine girdiğini açıkladı. Suriye ordusu da şehirdeki birliklerin dışarıya “yeniden konuşlandığını ve pozisyon aldığını” belirtti. Peki, Hama’nın antik ve modern tarihindeki önemi nedir? Hama’nın su değirmenleri, şehrin simgesi ve kültürel mirası olarak bilinir. Bu değirmenler, nehirden su çekip, kenarındaki meyve bahçelerini sulamakta kullanılıyor. Hama, “Su Değirmenlerinin Anası” ünvanını buradan almıştır. Bugün bile bazı değirmenler aktif bir şekilde çalışmaya devam etmektedir.
Hama, tarihsel anlamda da oldukça önemli bir yerleşimdir. İnsan yerleşimlerinin Taş Devrine kadar uzandığı bilinen Hama’nın tarihi, M.Ö. 11. yüzyılından itibaren Aramiler tarafından yönetilmiş, o dönemdeki adı “Hamath” olarak anılmıştır. Daha sonra M.Ö. 7. yüzyılda Asurlar tarafından ele geçirilmiş, devamında Persler, Makedonyalılar ve M.Ö. 2. yüzyılda şehre “Epifani” ismini veren Seleukos hanedanı tarafından yönetilmiştir. İngilizce Britannica Ansiklopedisine göre, Bizans döneminde şehir, daha orijinal ismine yakın olan “Emath” olarak adlandırılmıştır. Hama, 7. yüzyılda Müslümanların eline geçmiş, 1108’de Haçlılar tarafından kontrol alınmış ve Müslümanlar, 1115’te yeniden hakimiyet sağlamıştır. 1175’te büyük bir depremin ardından şehir, 1188’de Selahaddin Eyyubi tarafından ele geçirilmiş, 1300’de Memlüklere ve 12. yüzyılın başında da Osmanlı İmparatorluğu’na katılmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrası Fransız güçlerinin çekilmesiyle birlikte, Hama Suriye’nin bağımsızlığına kavuşmasıyla bu ülkenin bir parçası olmuştur.
Hama’da yaşanan trajik olaylar, 1963’teki askeri darbenin ardından Baas Partisi’nin iktidara gelmesiyle derinleşmiştir. Baas yönetimi ilk günlerinden itibaren Hama’da muhalefet hareketlerinin merkez haline gelmiştir. Şehrin muhafazakâr yapısı ve Müslüman Kardeşler’in faaliyetleri, bu durumu daha da pekiştirmiştir. İsyan hareketlerinin ilk izleri 1964 yılına kadar uzanmaktadır. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün raporuna göre, Müslüman Kardeşler tarafından başlatılan sokaktaki protestolar, yaklaşık 100 kişinin ölümüne sebep olmuştur. Hama, 1970’lerde birçok farklı şehirde yayılan daha geniş bir isyan hareketinin odak noktası haline gelmiştir. Bu yıllarda Hafız Esad’ın yönetimi başlamıştır. 1976’da Suriye’nin Lübnan iç savaşına müdahale etmesinden sonra, 70’li yılların ikinci yarısında isyanlar daha da yoğunlaşmıştır. Çatışmalar ve şiddetin arttığı bir döneme girilmiş, Hama’ya askerî birlikler konuşlandırılmıştır. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün raporuna göre, Hama, bu dönemin en önemli muhalefet merkezlerinden biri olmuştur. Nisan 1981’de, isyan eden “İslamcı militanlar” Hama’nın dışındaki bir köye saldırmıştır. Şehre özel kuvvetler gönderilmiş, sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve ev aramaları yapılmıştır. Bu süreçte, insan hakları ihlallerinin boyutu oldukça yüksek olmuştur. Şubat 1982’de ise tarihe “Hama Katliamı” olarak geçen olaylar yaşanmıştır. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, Suriye hükümeti, Hama’daki silahlı muhalefeti ortadan kaldırma kararı almıştır.
Suriye İnsan Hakları Ağı’nın raporlarında, Ocak 1982’de Hama’da bir tür kuşatma başlatıldığı belirtilmektedir. 2 Şubat 1982’de, güvenlik güçleri ve ordu, bölgede operasyon başlatmış, ilk günlerde bazı yerler ağır hasar görmüştür. Hama’da, çatışmalar sonucunda büyük yıkımlar yaşanmış ve birçok insan çeşitli nedenlerle hayatını kaybetmiştir. İnsan Hakları İzleme Örgütü, kurban sayısını 5 ila 10 bin arasında tahmin etmektedir. Uluslararası Af Örgütü ise bu sayıyı 25 bin olarak belirtmektedir.
2011 yılında Suriye İç Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Hama, yine önemli bir merkez haline gelmiştir. Beşar Esad yönetimine karşı düzenlenen protestolar başlatılmış, ancak bu gösteriler sert bir şekilde bastırılmıştır. Hama’daki en dikkat çekici olaylardan biri, 3 Haziran 2011’de güvenlik güçlerinin protestoculara ateş açması sonucu 70’ten fazla kişinin öldürülmesidir. Hama, savaşın ilk yılı boyunca muhalif gösterilere sahne olmuştur. Ancak, Halep’teki yoğun çatışmaların aksine burada daha az askeri çatışma yaşanmıştır. Dünya Bankası’nın 2017 tahminlerine göre, Hama’nın altyapısının %6’sı zarar görmüştür ki bu oran, diğer kontrollere göre oldukça düşüktür. Hama Vilayeti, Hama şehrinin merkezi olduğu bir bölge olup, kırsal alanlarında çatışmalar yaşanmıştır. Hama Vilayeti, Suriye’nin orta-batısında geniş bir coğrafyaya yayılmıştır ve çeşitli etnik grupların bir arada yaşadığı bir yer olarak dikkat çekmektedir. Hama’nın yüzölçümü yaklaşık 10,2 bin kilometrekare olup, bu da onu Lübnan’dan biraz daha küçük yapmaktadır. Vilayet, kuzeyde İdlib ve Halep, doğuda Rakka, güneyde Humus ile batıda Lazkiye ve Tartus ile komşudur. 2010 yılında Suriye Merkez İstatistik Bürosu’nun tahminlerine göre, Hama Vilayeti’nin nüfusu 1,6 milyon iken, 2021’de BM Kalkınma Programı’nın tahminlerine göre bu sayı 2,5 milyon kişiye çıkmıştır. Hama Vilayeti’nde Sünniler çoğunluktadır ve diğer dini gruplar arasında Aleviler, İsmaililer, Hristiyanlar ve Şiiler de bulunmaktadır. 2016 yılı itibarıyla yapılan bir araştırmaya göre, vilayet nüfusunun %61’i Sünniler, %19’u Aleviler, %12’si İsmaililer, %2’si Hristiyanlar ve %1’i Şiilerden oluşmaktadır. Aleviler, vilayetin batısında, İsmaililer doğuda yoğunlaşırken, Hristiyanlar Hama ve çevresinde dağılım göstermektedir. Ayrıca, vilayet beş idari bölgeye ayrılmaktadır ve önemli kentleri arasında Salamiye, Masyaf, Taybat el İmam ve Muharda bulunmaktadır.