Başlık: Suriye’de Esad Yönetimine Son Veren HTŞ Hakkında Ne Bilgimiz Var?
Suriye’nin kuzeybatısında, 27 Kasım Çarşamba günü silahlı muhalif gruplar, hükümete karşı son yılların en büyük saldırısını gerçekleştirdi. Kilit şehirler Halep ve Hama’nın ardından, başkent Şam’ı da ele geçirip Esad yönetimini deviren grubun liderliğini, Suriye’deki çatışmalarla uzun zamandır tanınan Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) isimli İslamcı militan grup üstleniyor. HTŞ, 2011 yılında El Kaide’ye doğrudan bağlı olan Nusra Cephesi adıyla kuruldu. IŞİD lideri Ebu Bekir el-Bağdadi de bu kuruluşta yer aldı. Beşar Esad’a karşı savaşan gruplar arasında en etkili olanlarından biri olarak görülüyordu. HTŞ’nin Hama’yı ele geçirmesi neden bu kadar önemli? Suriye’deki geçiş yönetimi ne zaman göreve başlayacak? Şam’dan gelen mesajlar ne yönde şekilleniyor? Türkiye-Suriye normalleşme süreci yeniden hızlanacak mı? Suriye’de iç savaşın başlamasının üzerinden 13 yıl geçti; peki, hangi bölgeleri kimler yönetiyor? Ancak, cihatçı ideolojisi nedeniyle o dönemde Özgür Suriye Ordusu adı altında birleşen başlıca muhalif grup ile sorunlar yaşıyordu. 2016 yılında Ebu Muhammed Colani, El Kaide ile yollarını açıkça ayırdı, Nusra Cephesi’ni kapattı ve bir yıl sonra benzer birkaç grupla bir araya gelerek Heyet Tahrir eş-Şam adını verdiği yeni bir örgüt oluşturdu.
Suriye’de HTŞ’nin başlattığı saldırılara dair fotoğraflarda Colani, merkezi bir figür olarak öne çıkıyor. Telegram’daki “Genel Komuta Merkezi – Suriye” hesabından paylaşılan propaganda görüntülerinde Colani’nin, diğer komutanlarla sohbet ettiği, telefonla konuştuğu ve belgeleri incelediği görülüyor. Bu paylaşımlar, “Askeri Harekât Dairesi genel komutanlığı, Saldırıyı Püskürtme Harekâtı’nın gelişimini denetliyor” şeklinde bir mesajla destekleniyor. BBC İzleme Servisi’nin aktardığına göre, Ahrar’uş Şam lideri Ahmed Dalati de komuta heyetinde bulunmaktadır.
Savaşın son dört yılı boyunca Suriye’deki durum, sanki sona ermiş gibi görünüyordu. Devlet Başkanı Beşar Esad’ın yönetimi büyük şehirlerde hâkimiyetini sürdürürken, Suriye’nin diğer bazı bölgeleri Esad’ın doğrudan kontrolünden uzak kalmış durumdaydı. Bu bölgeler, iç savaşın başlangıcından bu yana Suriye devletinin kontrolünden az çok bağımsız olan doğudaki Kürtlerin çoğunlukta olduğu ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından yönetilen alanları kapsıyor. Esad yönetimine karşı iç savaşın başladığı 2011’den bu yana güneyde nispeten sessiz bir huzursuzluk sürerken, IŞİD Suriye’nin geniş çöl alanlarında hâlâ bir güvenlik tehdidi oluşturmaktadır. Kuzeybatıdaki İdlib vilayetinin hakimiyeti, savaşın en yoğun döneminde ortaya çıkan cihatçı ve muhalefet gruplarına ait; buradaki en etkin güç de Halep’e beklenmedik bir saldırı düzenleyen HTŞ’dir.
Esad yönetimi, kontrolü yeniden sağlamaya çalışmakta, ancak İdlib birkaç yıl boyunca bir savaş alanı olma durumunu korumuştur. 2020 yılında Esad’ın ana müttefiki Rusya ve isyancılara destek veren Türkiye’nin arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşması, büyük ölçüde etkili olmuştur. Halep’te yaklaşık dört milyon insan yaşıyor; çoğu, Esad güçlerinin muhaliflerden tekrar aldığı kasaba ve şehirlerden gelenlerden oluşuyor. Halep, en kanlı savaş alanlarından biri olup, muhaliflerin önemli bir yenilgi yaşadığı yerdi. Esad’ın zaferinde, Rusya’nın hava gücü ve İran’ın askeri desteği etkili olmuştur; bu yardımlar arasında İran tarafından desteklenen Hizbullah da mevcuttur.
İdlib’deki cihatçı ve muhalif grupların beklenmedik bir hamle yapma kararı almasının arkasında, Hizbullah’ın son dönemde İsrail’in Lübnan’taki saldırıları ve Suriye’deki İranlı askerî komutanlara yönelik saldırıları nedeniyle yaşadığı gerilemenin etkili olduğu düşünülmektedir. HTŞ, insan hakları ihlalleri iddialarına rağmen İdlib’de fiili bir yerel yönetim kurmuş bulunuyor. El Kaide’den ayrıldığı günden bu yana, HTŞ, IŞİD’nin başaramadığı daha büyük bir halifelik oluşturma hedefinin aksine, Suriye’de İslami bir yönetim kurma çabası içinde. Örgüt, Suriye’deki çatışmaları büyük ölçekte yeniden başlatacağı ve Esad’ın hakimiyetine meydan okuyacağına dair fazla izlenim vermemiştir.