Başlık: Suriye’de HTŞ yönetimi altında kadın hakları nasıl şekillenecek?
Yazar: Berza Şimşek, BBC Türkçe
Twitter: @berzasimsek
İdlib’de yaşayan Buthaina Rahal, 2011 yılında Suriye’de iç savaş başlamadan önce İngilizce öğretmeni olarak sıradan bir hayat sürüyordu. Şu anda hem Türkiye’de hem de İdlib’de bir kadın derneğinin kurucusu ve başkanı olarak çalışıyor. İslamcı grup Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ), Beşar Esad’ı devirdikten sonra Suriye’de yeni bir dönemin başladığını ifade eden Rahal, kadınlar için daha fazla hak ve özgürlük talep eden kişi haline geldi. BBC Türkçe’ye verdiği röportajda, “Sesim Heyet Tahrir eş-Şam’a ulaşacaksa şunu belirtmek isterim; yeni hükümette kadın kotası olmalıdır, yüzde 30 yeterli. Olacağına ise inanıyorum. (HTŞ lideri) Ahmed Eş-Şera açık fikirli ve akıllı bir insan” ifadelerini kullandı.
Zorunlu eğitim açısından kız çocuklarına ortaokula kadar eğitim verilmesi ve çocuk yaşta evlilik ile erkeklerin birden fazla eşle evlenmesine yasak getirilmesi diğer talepleri arasında. Rahal, Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde eşi ve beş çocuğuyla yaşamını sürdürüyor. Esad’ın düşüşünden beri, demokrasi, laiklik ve kadın hakları talepleriyle yapılan ilk protesto gösterisi yüzlerce kişi tarafından desteklendi. 19 Aralık’ta Şam’ın Emevi Meydanı’nda düzenlenen eylemde, farklı yaş gruplarından erkekler ve kadınlar “Dini yönetime hayır” sloganları attı. “Özgür kadın olmadan özgür ulus olamaz” ve “Kadın-erkek eşitliği, meşru İslami ve uluslararası bir haktır” yazılı pankartlar taşındı. Protestonun ardından, geçiş hükümetinde Kadın İşleri Bürosu kurulacağı duyuruldu. Büro direktörü Ayşe el Debs, El Cezire’ye verdiği bir röportajda, Suriyeli kadınların yeni dönemde sosyal, kültürel, siyasi, sağlık ve eğitim alanlarında öncü rolleri olacağını belirtti.
Buthaina Rahal, Esad’ın devrilmesinden bu yana her gün Reyhanlı’daki Suriyeli kadınlarla bir araya gelerek gelecekte neler olacağını değerlendirdiklerini belirtiyor. Kadınların, “Suriye’ye dönersem haklarım olmayacak, belki eşim tekrar evlenir” gibi endişeleri olduğuna dikkat çekiyor. Suriyeliler için yurt dışından yayın yapan Radyo Rozana’nın Genel Yayın Yönetmeni Loujeina Haj Youssef, BBC Türkçe’ye, Ahmed eş-Şera’nın politikaları hakkında endişeler taşıdıklarını ifade ediyor; “Çünkü o, gelecekteki konumu için propaganda yürütmekle meşgul ve ABD ile AB arasındaki ilişkileri hakkında müzakere ediyor. İstese bile yönetimindeki gruplar bu durumu kabullenir mi? Bu, oldukça belirsiz” diyor.
HTŞ lideri Ahmed eş-Şera yönetimi devraldıktan sonra, diğer farklılıkları kabul edeceğine dair açıklamalarda bulundu. Fakat geçmişi cihatçı örgütlere dayanmakta, geçiş hükümeti başkanının açılış toplantısında kelime-i tevhid yazılı bayrakla görünmesi ve bazı şehirlerde kadınlara başörtüsü takma zorunluluğu getirilmesi gibi durumlar, HTŞ yönetimi altında kadınların geleceği hakkında kaygıları artırıyor.
Suriye’de kullanılan bayrak, ülkenin geleceğine dair bir mesaj veriyor mu? Başörtüsü zorunlu mu? ABD hükümetinin tahminlerine göre, Suriye nüfusunun yaklaşık yüzde 74’ü Arap ve Sünni Müslümandır. Ülkede çok sayıda farklı dini ve etnik azınlık da yaşamaktadır. Aleviler, İsmaililer, Şiiler, Ortodoks, Katolik, Maruni Hristiyanlar ve Dürziler gibi gruplar önemlidir. Eş-Şera, yönetimi ele geçirdiğinden beri Suriyelilere birleşik bir hükümetin kurulacağı ve hiçbir grubun zarar görmeyeceği güvencesini vermeye çalışıyor. Ancak Şam’da, kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyen bir kadına başörtüsü takma şartı getirmesi sosyal medyada tartışmalara neden oldu. BBC muhabiri Nafiseh Kohnavard, bir HTŞ üyesinin kendisine baş örtüsü takmasını önerdiğini aktardı. Batılı ülkelerden Suriye’ye yapılan ilk diplomatik ziyaret sırasında, İngiltere’nin Suriye özel temsilcisi Ann Snow’un ise görüşmesi sırasında başörtüsü takmadığı görüldü.
Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü’nden cihadizm uzmanı Aaron Y. Zelin, HTŞ’nin veya geçiş hükümetinin bu konuda belirli bir politikası olmadığını, zamanla netleşeceğini belirtti. Uzmanlar ayrıca HTŞ üyelerinin bireysel eylemlerinin grubun resmi politikası anlamına gelmeyebileceğine dikkat çekmektedir. HTŞ yönetimi altındaki İdlib’deki durumu sorduğumuzda Rahal, “Biz Müslümanız. [Başörtüsü] savaş öncesinde de geleneğimizdi ve devam edecek. Bu konuda bir değişiklik yok. [HTŞ’nin İdlib’de yönetime gelmesinden sonra] kadınlara baskı yapılmamaktadır” dedi. HTŞ ile ilgili kitap da yayımlamış olan Zelin ise İdlib’de kadınların başörtüsü takmaya zorlandıklarını düşünmediğini ama teşvik edildiklerini belirtiyor. “Çoğu kadın hicap takıyor. Altı, yedi, sekiz yaşındaki okula giden kız çocuklarının bile takıldığını görebiliyorsunuz” diye ekliyor.
HTŞ yönetimi altında İdlib’de kadın hakları durumu nasıl? HTŞ’yi oluşturan gruplar, 2015 yılında İdlib’in büyük bir kısmını ele geçirdi. 2017 yılında da burayı “Suriye Kurtuluş Hükümeti” adı altında yönetmeye başladılar. İdlib’deki kadın haklarının durumu, yeni dönem hakkında fikir verebilir. “Suriye Kurtuluş Hükümeti” başbakan, bakanlıklar ve yerel meclislerle devlete benzer bir yapı oluşturdu. Ayrıca Şeriat kurallarına dayalı bir dini kurul da bulunmaktadır. Rahal, “HTŞ İdlib’de yönetimi ele geçirdikten sonra, kadınlar ve erkekler, İdlib’in Taliban yönetimindeki Afganistan’a dönüşmesinden endişe etti. Ancak hiçbir şeyin değişmediğini unutmayın” diyor.
İdlib’de kadınlar eğitim alabiliyor ve çalışabiliyor. Ancak karma eğitime izin verilmemektedir. Aaron Y. Zelin, İdlib Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde birçok kadının eğitim gördüğünü kaydediyor. HTŞ lideri de BBC’ye verdiği demeçte, kadınların eğitim almasına destek verdiklerini ifade etti ve “Üniversitelerdeki kadın öğrenci oranı yüzde 60’ın üzerinde” dedi. Ancak Zelin, İdlib’deki kadın haklarının durumunun hala karmaşık olduğunu vurguluyor: “Kadınların yanında bir erkek akrabaları olmadan seyahat edemedikleri Taliban yönetimi gibi bir yapı yok. HTŞ’nin Kurtuluş Hükümeti içerisinde yer alarak, bürokrasinin bir parçası oldular. Ancak aynı zamanda Şura Meclisi’nde (yasama organı) temsil edilmedikleri gibi bakanlıklarda üst düzey pozisyonlarda da yer almıyorlar.”
Buthaina Rahal, 2015 yılında Türkiye’de kurduğu Reyhanlı Suriyeli Kadın Komitesi’nin bir şubesini yedi ay önce İdlib’de açtı. İki ay önce de iki kez İdlib’i ziyaret etme fırsatını yakaladı. Bu süreçte HTŞ yönetiminin kendilerine herhangi bir zorluk çıkaramadığını aktardı. BM İnsan Hakları Konseyi ise HTŞ yönetimi altındaki alanlarda birçok kadın hakları örgütünün, tehditler ve izin almadaki engeller yüzünden faaliyetlerini durdurduğunu belirtti. Konsey, Şubat 2024 tarihli raporunda, HTŞ’ye bağlı güvenlik güçlerinin, aktivistleri toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınlara yönelik şiddet ve üreme sağlığı konularında çalışmamaları gerektiğine dair „taahhüt“ imzalamaya zorladığını, aksi takdirde gözaltı tehditlerinde bulunduklarını bildirmektedir. Raporda, bir kadın insan hakları savunucusunun ve ailesinin tehditler aldığı mesele de örnek olarak gösteriliyor. HTŞ’nin kadınlara güvenlik sağlayamayacağını bildirmesi üzerine merkezin aylarca kapalı kaldığı iddia ediliyor.
Suriye’de 25 gazeteci aracılığıyla haber yapan Radyo Rozana’nın Genel Yayın Yönetmeni Youssef de, “İdlib’de çalışan muhabirler takma isim kullanıyor, çünkü kadın hakları konusunda konuştuğumuzda saldırıya uğrayacağımızı biliyoruz” diyor. HTŞ değişebilir mi? HTŞ lideri eş-Şera’nın geçmişi, ABD’nin 2003’te Irak’ı işgalinin ardından katıldığı cihatçı gruplara dayanmaktadır. Suriye’deki iç savaş 2011’de başlatıldığında, daha sonra Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) lideri olarak tanınacak olan Ebu Bekir El Bağdadi, eş-Şera’yı Suriye’ye gönderdi. Bu şekilde, Suriye’de eş-Şera yönetiminde Nusra Cephesi kuruldu. 2013 yılında IŞİD’in altına girmek istemeyen eş-Şera, El Kaide’ye bağlılık yemini etti. 2016’da El Kaide ile ayrılıp bir sonraki yıl HTŞ’yi kurdu.
HTŞ günümüzde Birleşmiş Milletler, Türkiye, ABD, Avrupa Birliği ve İngiltere tarafından terör örgütü olarak tanınmaktadır. HTŞ ise El Kaide tarafından desteklendiği yönündeki iddiaları reddediyor. Ancak Esad yönetiminin sona ermesinin ardından, El Kaide’nin Kuzey Afrika ve Sahel kollarından oluşan gruplar, ülkenin Şeriat ile yönetilmesi çağrısında bulunan bir bildiri yayınladı. Taliban yönetimi, HTŞ liderlerine tebrik mesajı göndererek, Suriye’de ilerleyen süreçte birleşik bir İslami yönetim kurulmasını ümit ettiklerini belirtti. Eş-Şera, BBC’nin kıdemli editörü Jeremy Bowen’a verdiği röportajda, “Suriye Afganistan’a dönüşecek mi?” sorusunda, iki ülkenin oldukça farklı olduğuna işaret ederek cevap verdi. Suriye’deki yönetim biçiminin ve hükümetin, ülkenin tarihine ve kültürel yapısına uygun olacağını vurguladı.
Kadınların radikal örgütler içindeki rollerini araştıran Leiden Üniversitesi’nden Dr. Joana Cook, “HTŞ geldikten sonra Halep ve Şam’daki kadınların yaşam tarzları beni umutlandırdı. Videolarda kadınların başörtüsü takmadan, kamu alanlarında rejimin düşüşünü kutladıklarını gördüm. Belli olmamakla birlikte bu durum gelecek açısından bir ipucu sunabilir” dedi. Cook, BBC Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Fakat geçiş süreci istikrara kavuşana ve kadın hakları, statüsü ve temsili bu süreçte yer alana kadar dikkatli olmalıyız” ifadesinde bulundu. Bu durum sadece kadınlar açısından değil, Suriye’deki yeni dönemin sürdürülebilirliği açısından da önem taşımaktadır. “Araştırmalar, kadınların sürece dahil edilmesi durumunda geçiş süreçlerinin daha uzun ve etkili olduğunu göstermektedir” diye ekledi. Youssef de, “Karar alma, yürütme ve denetleme mekanizmalarına dâhil olmak istiyoruz. Siyasi arenada hedeflerimize ulaşamazsak, diğer alanlarda haklarımızı alamayacağımızı biliyoruz” ifadelerini kullandı. Rahul’a Suriye’nin geleceği hakkında ne düşündüğünü sorduğumuzda, Esad yönetimi döneminde yaşadıklarını hatırlatarak cevap veriyor: “Esad sonrası her şey kabul edilebilir. HTŞ’nin yapacakları, Beşar Esad yönetiminden elbette daha iyi olacaktır.” Youssef’in ise geleceğe dair bazı endişeleri bulunuyor: “Şu ana kadar Eş-Şera, daima toplumun normlarına saygı göstereceğini ifade ediyor. Fakat toplumun normlarından kastettikleri konusunda bir bilgimiz yok.”
Eski Mossad ajanları, çağrı cihazları ve telsizler üzerinden gerçekleştirilen saldırıların arka planını açıkladı. Kaynak: Getty Images. Lübnan'da Hizbullah'a yönelik yapılan saldırılarda kullanılan çağrı cihazlarının patlatılmasıyla ilgili bilgi veren...
Devamını Oku..