Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin durumu ve Yunanistan’la ilişkileri değerlendirdi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, TSK olarak Kıbrıslı kardeşlerimizin yanında olduk, yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Musa Avsever, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Gülan ve Milli Savunma Bakan Yardımcısı Alpaslan Kavaklıoğlu ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 39’uncu kuruluş yıl dönümü resepsiyonuna katıldı.
Burada bir konuşma yapan Bakan Akar, KKTC’nin kendi kaderini tayin etme azim ve kararlılığını gösteren Kıbrıs Türkü’nün büyük mücadelesinin ardından bu noktaya geldiğini belirtti.
Bunun kıymetinin bilinmesinin önemine vurgu yapan Bakan Akar, “Barış Harekatı’na kadar Kıbrıslı kardeşlerimizin çok zulüm gördüğünü kimsenin unutmaması, bugünlere kolay gelinmediğini genç nesillere anlatmamız lazım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, TSK olarak Kıbrıslı kardeşlerimizin yanında olduk, yanında olmaya devam edeceğiz. Kıbrıslı kardeşlerimizin haklı davasını bugüne kadar destekledik, bundan sonra da aynı azim ve kararlılıkla desteklemeyi sürdüreceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.” ifadelerini kullandı.
“Kıbrıs Barış Harekatı’nın barış bölümünü herkesin çok iyi anlaması lazım”
Kıbrıs Barış Harekatı ile adada yaşayan herkesin rahata, huzura ve güvene kavuştuğunu dile getiren Bakan Akar, şunları söyledi:
“O güne kadar yapılan katliamların haddi hesabı yok. Kıbrıs Barış Harekatı’nın yapıldığı 1974’ten beri adaya barış, huzur geldiğini herkesin anlaması, görmesi ve bu hakkı teslim etmesi lazım. O günden itibaren akan kanlar, gözyaşları durdu; insanlar barış ve huzur içinde yaşayabilir bir hale geldi. Kıbrıs Barış Harekatı’nın barış bölümünü herkesin çok iyi anlaması lazım.”
“Kıbrıs bizim milli meselemiz.” diyen Bakan Akar, Türkiye’nin garantörlük ve ittifak anlaşmaları çerçevesinde kendine düşen ne varsa bugüne kadar yaptığını, bundan sonra da yapmaya devam edeceğini aktardı. Türkiye’nin ve KKTC’nin barıştan yana olduğunu her fırsatta gösterdiğini ancak bu barış için atılan adımların anlaşılmadığını, uzatılan barış elinin reddedildiğini belirten Bakan Akar, “Bunun özellikle üçüncü taraflarca görülmesi lazım. Üçüncü taraflardan objektif, tarafsız şekilde olayları görmesini ve Kıbrıs Türkü’nün hakkını, hukukunu teslim etmesini bekliyoruz.” dedi.
Kalıcı bir barış ve istikrar ortamının oluşabilmesi için KKTC’nin, Kıbrıs Türkü’nün egemenliğinin, bağımsızlığının, hakkının, hukukunun teslim edilmesinin gerekliliğine vurgu yapan Bakan Akar, “Bunlar kabul edilmediği, Türk varlığına gerekli saygı gösterilmediği sürece bir çözüm olamayacağını hep beraber gördük.” diye konuştu.
“Artık mesele bu devletin kurulması değil, kurulmuş olan bu devletin tanınması meselesi”
Yarım asır süren görüşmelerin ardından bir çözüme varılamadığını dile getiren Bakan Akar, “Bunun üzerine ne yaptık, kararımızı verdik: Egemen, bağımsız iki devletten bahsediyoruz. Artık mesele bu devletin kurulması değil, kurulmuş olan bu devletin tanınması meselesi.” ifadesini kullandı.
KKTC’ye Türk Devletleri Teşkilatında gözlemci üye statüsü verilmesinin önemine değinen Bakan Akar, şunları kaydetti:
“Bizler, garanti ve ittifak anlaşmaları çerçevesinde yapılması gerekenleri yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Diğer taraftan Yunanistan ile olan münasebetlerimizi de etkili bir şekilde sürdürmeye ve barış elimizi uzatmaya devam ediyoruz. Biz barıştan, görüşmelerden yanayız. Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunların barışçıl yol ve yöntemlerle çözülmesinden yanayız ancak diğer taraftan da ne Kıbrıslı kardeşlerimizin ne de kendi haklarımızın çiğnenmesine, bir oldubittiye izin vermeyeceğimizi de herkesin bilmesi lazım. ‘Barış’ dememiz bir zafiyet, ‘hakkımızı koruyacağız’ dememiz de hiçbir şekilde bir tehdit değil.”
Bunun çok iyi anlaşılması gerektiğini belirten Bakan Akar, şöyle devam etti:
“Fakat Yunanistan’da belli bazı siyasiler bizim yaptığımız çalışmaları, barış girişimlerini maalesef sabote, tahrip ediyor kendi iç çekişmelerine iki ülkenin hak ve menfaatini feda ediyor. Aynı zamanda bu siyasiler yaptıklarıyla kendi halklarının da güvenliğini ve refahını tehlikeye atıyor. Anlaşılmaz şekildeki silahlanma sevdasıyla iki ülke arasındaki barışı, istikrarı bozmak için ellerinden geleni yapmaya devam ediyorlar. Biz diyalogdan yana olduğumuzu her zaman söyledik fakat hakkımızı, hukukumuzu da çiğnetmeyeceğiz.”