Başlık: İslam Dünyası Ortak Bir Tutum Benimsemeli
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı’nda düzenlenen 4. Uluslararası STK Fuarı’nda önemli açıklamalarda bulundu. İsrail Başbakanı Netanyahu hakkında alınan tutuklama kararını desteklediklerini dile getiren Erdoğan, İslam dünyasının ortak bir tutum sergilemesi gerektiğini vurguladı. Erdoğan, “Alınan cesur kararın, sözleşmeye taraf tüm ülkeler tarafından hayata geçirilmesini, uluslararası sisteme olan güveni yeniden tazeleme adına önemli görüyoruz.” dedi.
Erdoğan’ın ifadeleri şöyle devam etti: “Vahdet ve kardeşlik ruhunun zirve yaptığı sivil toplum camiasında, vicdanlı yüreklerin bir araya geldiği bu organizasyonu düzenleyen kuruluşlara teşekkür ediyorum. İslam Dünyası STK Birliği’nin eğitim, gençlik ve insani yardım gibi alanlarda yaptığı çalışmaları büyük bir takdirle izliyoruz. Birliğimizin, İslam coğrafyasındaki 354 üye kuruluşuyla birlikte 20 yıldır sürdürdüğü faaliyetlerin başarısının her geçen yıl daha da yükseldiğini görüyorum. Samimi, gayretli ve bereketli hizmetleriyle dünya çapında örnek olma yolunda kararlı adımlarla ilerleyen yöneticileri de tebrik ediyorum.
“İNSANLIĞIN KAN KAYBETTİĞİ BİR DÖNEMDEYİZ” İnsanlık, her açıdan kan kaybedeceği bir dönemden geçiyor. Uluslararası sistemin ayrıcalıklı aktörleri, kendi çıkarları uğruna İslam coğrafyasını ve dünyanın çeşitli bölgelerini savaş ve çatışmalara sürüklüyor. Bu durum, İslam dünyasının zorlu bir sınavdan geçtiğini gösteriyor. Filistin’deki mazlumlar, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar acımasızca katlediliyor. Küresel yönetişim mekanizmaları ve uluslararası medya, Filistin, Lübnan ve birçok yerde işlenen insanlık suçlarını göz ardı ediyor. İsrail lehine bir karartma uygulanıyor. Demokrasi ve insan hakları üzerine nutuk atan ülkeler, alçak katliamları durdurmak yerine İsrail’e destek vererek zulmü artırıyorlar. Bu durumdan cesaret alan siyonist katiller, barbarlıklarına her gün yenisini ekliyor.
“50 BİNE YAKIN FİLİSTİNLİ ŞEHİT OLDU” Kalbimde derin bir kırıklık hissi ile bazı rakamları paylaşmak istiyorum. Saldırılar başladığından bu yana 400 günden fazla bir süre geçti. 50 bine yakın Filistinli şehit oldu ve 700 binden fazlası yaralandı. Filistin’de şehit düşenlerin ve yaralananların kanı, yalnızca katillerin değil, onlara engel olmayanların da üzerlerine sıçramıştır. 436 bin yapıya büyük hasar veren saldırıların ardındaki sinsi amaç her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Dar bir alana hapsedilen 2 milyondan fazla Filistinli, zor koşullar altında hayatta kalmaya çalışırken verdikleri mücadeleyi sebatla sürdürüyor.
Mevla’nın, Filistin’de ve Lübnan’da zulme karşı duran kardeşlerimizin yardımcısı olmasını diliyorum. 1967 sınırları temelinde, bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasını nasip eylesin. Kudüs’ün güvenliği için uluslararası güvenlik şemsiyesi altında alınması gerektiği çabamız devam edecektir. Ali-İmran Suresi’nde, hep birlikte Allah’ın ipine sarılın, parçalanıp bölünmeyin buyruluyor. Biz, yaptıklarımızın yanı sıra yapmadıklarımızdan da sorumluyuz. Fikir ayrılıklarını bir kenara bırakıp tek vücut hareket etmemiz gerekiyor. Vahdet olmadan rahmet olmaz. Yürekler bir arada çarpmadıkça, düşmanlarımız karşısında başarılı olamayız. Filistin ve Lübnanlı kardeşlerimize, Sudan ve Yemen’deki masumlara, sadece bu şekilde yardımcı olabiliriz.
“STK’ların ÇABALARI ÖNEMLİ OLACAKTIR” İslam coğrafyasında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düşüyor. Farklı alanlarda çalışmalar yürüten STK’ların kapasitelerini artırmaları ve icra mekanizmalarını güçlendirmeleri gerekiyor. Gençleri ve toplumun diğer kesimlerini kapsayan uygulamalara geçmişte hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var. Sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlayan STK’lar, küresel barış ve adaletin sağlanmasında önemli bir rol oynayacaktır. Daha adil bir dünya hayalimizin gerçekleşmesinde dünyanın dört bir yanındaki STK’ların çabaları büyük bir yer teşkil edecektir.
“AİLE KAVRAMINA YAPILAN SALDIRILAR ARTMIŞTIR” En büyük çürüme aile yapısını hedef almıştır. Aile, toplumsal yapımızın temel taşını oluşturuyor ve geleneklerimiz küresel ölçekte bilinçlice ve çok yönlü bir saldırı altındadır. Sapkın akımlar, özendirici yayınlar, moda adı altında dayatmalar ve aşağılık fikirler her tarafımızı sarhoş etmiş durumdadır. Cinsel sapkınlıkların insan hakkı olarak sunulmasının ardındaki sinsi gerçekleri gayet iyi biliyoruz. Tarihsel ve inançsal açıdan sabittir ki, aile yapısını çürütmüş bir toplumun ayakta kalması mümkün değildir. STK’lar da toplumun temel taşı olan ailenin korunması üzerinde yoğunlaşmalıdır.
Günümüz dünyasında, bölgemizdeki iç çatışmalar, savaşlar, kıtlık ve terör başta olmak üzere yoğun bir göç dalgası yaşanıyor. Aileleri ve kendileri için daha güvenli bir yaşam kurma umuduyla yola çıkanlar bu insani dramın tam ortasında yer alıyor. Gelişmiş ülkelerin bu duruma karşı sergilediği duyarsızlık, insanlık adına bir utanç kaynağıdır. Asya, Afrika ve Avrupa’dan gelen insanlara kapılarını açmış bir ülke olarak Türkiye, milyonlarca çaresiz insana ev sahipliği yapıyor ve imkanlarını paylaşıyor. Çaresiz mazlumlara karşı sergilenen iğrenç tutum, gelecekte benzer bir duruma düşecek olanların karşılaşacakları akıbetin bir örneği olacaktır. Dünyada adalet, merhamet ve vicdan adına uyanışın mimarları ve öncüleri sizler olacaksınız. Sizlerden dünyaya güçlü bir duruş ve zalime karşı etkili bir tepki bekliyorum. Duruşunuz o kadar kuvvetli olmalı ki, insanlığın tamamı sizi takip etmeli. Seslenişiniz o denli etkili olmalı ki, sağırlar bile sizi duymalı.
“HER DÖNEM MASUMLARIN YANINDA OLDUK” Biz millet olarak her zaman masumların yanında olduk. Olmaya da devam edeceğiz. Ülkemizin bu insani politikasını kabullenemeyenler, aleyhimizde kara propaganda yapsalar da Türkiye’nin insan odaklı yaklaşımını engelleyemeyecekler. Gazze’de yaşayanlar başta olmak üzere Filistin halkı için son dönemde gerçekleştirdiklerimiz bu gerçeği açıkça göstermektedir. Gazze’ye 86 bin ton, Lübnan’a ise 1300 ton insani yardım malzemesi göndererek bölgedeki kardeşlerimize en fazla destek veren ülkelerden biri olduk. Siyonist yönetimin Gazze’de işlediği suçları protesto etmek için milletimizle birlikte sokakları doldurduk. BMGK başta olmak üzere uluslararası düzeyde karar alıcı mekanizmaları harekete geçirdik. Filistin devletinin tanınması için uluslararası alanda bütün imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. İsrail’in Filistin’deki soykırımını durdurmak amacıyla acil tedbirlerin alınması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Netanyahu ve eski savunma bakanı Galant hakkında çıkan tutuklama kararını destekliyoruz. Bu cesur kararın, sözleşmeye taraf olan tüm ülkeler tarafından hayata geçirilmesini önemli buluyoruz. Yıllardır dünyaya hak, hukuk, adalet dersi veren batılı ülkelerin bu konuda sözlerini yerine getirmeleri zorunludur. 3 kuruşluk siyasi çıkar peşinde koşmacılar gibi değiliz. Tarihimizden ve medeniyetimizden aldığımız ilhamla insanı düşünüyor ve insani değerleri yaşatmaya çalışıyoruz.