Başlık: İsrail, Golan Tepeleri’ndeki Yasa Dışı Yerleşimlerini Genişletme Kararı Aldı
İsrail hükümeti, işgal altında bulunan Golan Tepeleri’ndeki yerleşimlerin genişletilmesi için bir plan onayladı. Başbakan Binyamin Netanyahu, Esad yönetiminin İslamcı militan grup Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) tarafından devrilmesinin ardından, İsrail’in Suriye sınırında “yeni bir cephe” açma gerekliliği olduğunu savundu. Türkiye ve Arap ülkelerinden bu duruma sert kınamalar geldi. Netanyahu, İsrail’in 1967 Altı Gün Savaşı esnasında ele geçirdiği ve uluslararası hukuk tarafından yasa dışı sayılan Golan Tepeleri’ndeki nüfusu iki katına çıkarmayı planladığını duyurdu. Başbakan, Esad’ın devrilmesinin ardından meydana gelen günlerde, bu yönetim değişikliğinin ateşkes anlaşmalarının “çökmesi” anlamına geldiğini vurguladı. Ayrıca, İsrail demografik büyümeyi teşvik amacıyla 40 milyon şekel (yaklaşık 11,2 milyon dolar) bütçe ayıracaklarını açıkladı.
Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar, Suudi Arabistan, Mısır ve Irak bu kararı kınadı. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in bu adımını “şiddetle kınıyoruz” şeklinde ifade eden bir açıklama yaptı ve “Bu karar, İsrail’in işgal yoluyla sınırlarını genişletme hedefinin yeni bir aşamasıdır” dedi. Açıklamada, bu gelişmenin İsrail ordusunun Golan Tepeleri’ne girişinin ve Suriye’ye yönelik hava saldırılarıyla birlikte değerlendirilmesi gerektiği, dolayısıyla “son derece kaygı verici” olduğu belirtildi. Ayrıca, “İsrail’in sürekli devam eden eylemleri, Suriye’de barış ve istikrarın sağlanması yönündeki çabalara ciddi zarar vermekte ve bölgedeki gerginliği daha da artırmaktadır. Uluslararası toplum, İsrail’e gerekli tepkiyi göstermeli ve Netanyahu hükümetinin yasadışı faaliyetlerinin son bulmasını sağlamalıdır” ifadeleri yer aldı.
BAE, bu kararın işgali artırma yönünde kasıtlı bir çaba olduğunu ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirtti. Diğer Arap ülkeleri de bu adımın Suriye’de istikrarı sağlama çabalarına zarar verebileceği konusunu vurguladı. Almanya da bu duruma tepki göstererek, İsrail’i Golan Tepeleri’ndeki nüfusu iki katına çıkarma planından “vazgeçmeye” çağırdı. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Christian Wagner, “İsrail tarafından kontrol edilen bu bölgenin uluslararası hukuka göre Suriye’ye ait olduğu ve dolayısıyla İsrail’in burada işgalci bir güç olduğu açıktır” dedi.
Netanyahu, Pazar akşamı yaptığı bir açıklamada, İsrail’in “Suriye ile bir çatışma içinde olmadığını” belirtti. Golan Tepeleri’nde 30’dan fazla yerleşim alanı bulunmakta ve bu yerleşimlerde yaklaşık 20.000 kişi yaşamaktadır. Bu yerleşimler uluslararası hukuk açısından yasa dışı kabul ediliyor, ancak İsrail buna itiraz etmektedir. Yerleşimciler, çoğunluğunu Dürzi Arapların oluşturduğu yaklaşık 20.000 Suriyeli ile birlikte yaşamaktadır. Netanyahu’nun açıklamalarından önce, Suriye’nin yeni fiili lideri Ahmed eş-Şera (Ebu Muhammed Colani), İsrail’i Suriye’deki askeri hedeflerine yönelik saldırıları dolayısıyla eleştirmişti. Bu saldırıların sürmekte olduğu bildirilmiştir. İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), 8 Aralık’tan bu yana Suriye’de 450’den fazla İsrail hava saldırısının meydana geldiğini bildirdi. Bu saldırılardan 75’inin Cumartesi akşamından sonra gerçekleştiği belirtiliyor. Eş-Şera, saldırıların “kırmızı çizgiyi aştığını” ve bölgede gerilimi tırmandırma riski taşıdığını ifade etti. Ancak Suriye’nin, herhangi bir komşu devletle çatışma niyetinde olmadığını da belirtti.
İsrail, tampon bölgeyi aşarak Suriye’ye girmiştir. İsrail ordusu tampon bölgeye girmekle kalmamış, 1973’ten beri askerlerden arındırılan bu tampon bölgeyi de aşarak geçtiğimiz hafta Suriye’ye girmiştir. Reuters’a konuşan üç güvenlik kaynağı, İsrail ordusunun tampon bölgenin ötesine geçtiğini bildirdi. İsrail ordusu da daha sonra bu durumu doğrulamıştır. BBC Teyit birimi, bir İsrail askerinin fotoğrafından, tampon bölgenin yarım kilometre kadar ötesinde, Kwdana köyü yakınlarında olduğunu tespit etmiştir. Ajansa konuşan Suriyeli bir kaynak, ordu birliklerinin tampon bölgeyi geçerek Şam’a 22 kilometre mesafedeki Katana kasabasına ulaştığını iddia etmiştir. İsrail ordusu, BBC’ye yaptığı açıklamada, askerlerinin Suriye topraklarına girdiğini kabul ederken, tankların Şam’a yaklaştığı yönündeki haberlerin “yanlış” olduğunu öne sürdü. Ayrıca, Suriye Donanmasını da vurduğunu doğruladı. İsrail Ordusu, 15 geminin demirli olduğu El Bayda ve Lazkiye kentindeki limanların hedef alındığını bildirdi. Suriye’de 300’den fazla hedefi vuran İsrail’in bu hamleleri ne anlama geliyor? Netanyahu, Suriyeli isyancılara “Esad’ın izinden gitmeyin, sonunuz aynı olur” şeklinde bir uyarıda bulundu ve bu durumun da ne anlama geldiği vurgulandı.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, geçen hafta yaptığı açıklamada, İsrail’in “Suriye topraklarında ilerlemesini” kınamış ve İsrail’in 1974’te imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması’nı ihlal ettiğini belirtmiştir. Açıklamada, “Suriye halkının uzun yıllardır hasret kaldığı barış ve istikrar ihtimali, şu hassas dönemde, İsrail’in işgalci zihniyetini bir kez daha sergilediğini göstermektedir” ifadelerine yer verilmiştir. Türkiye, Mısır, Katar, Ürdün, Irak, Suudi Arabistan ve Kuveyt de İsrail’in tampon bölgeyi ele geçirmesini kınamıştır. Netanyahu, Esad’ın devrilmesinden kısa bir süre sonra Golan Tepeleri’nden yaptığı bir açıklamada, ülkesinin buradaki tampon bölgenin kontrolünü sınır güvenliği amacıyla “geçici olarak” ele geçirdiğini belirtmiştir.
SOHR, İsrail’in Suriye’de kontrolü ele geçiren Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) temsilcileriyle bir çatışma içinde olmadığını belirtiyor. Ancak hava kuvvetleri, Suriye’deki silahların aşırılıkçı grupların eline geçmesini engellemek için ülke genelindeki hedefleri bombalamaya devam ediyor. İsrail ordusunun, Esad’ın düşmesinden bu yana Suriye genelinde 450’den fazla hava saldırısı düzenlediği ifade ediliyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne (SOHR) göre, Şam, Dera, Lazkiye ve Hama’daki askeri tesisler hedef alınan yerler arasında yer alıyor. Bunlara cephanelikler, depolar ve havaalanları da dahildir. SOHR, saldırıların Suriye’deki “en önemli askeri hedefleri” vurduğunu bildirmiştir. İsrail, “kalan kimyasal silahların ya da uzun menzilli füzelerin aşırılık yanlılarının eline geçmemesi için” müdahale etkisi sağlandığını aktarmaktadır. SOHR’a göre Berze’de bir “bilimsel araştırma merkezine” de saldırılmıştır. Berze’de hangi araştırma merkezinin vurulduğu bilinmemektedir. Ancak BBC, 2017’de Berze’deki Bilimsel Çalışmalar ve Araştırmalar Enstitüsü’nün (SSRC) bir şubesini kimyasal silah üretimi ile bağdaştıran bir belgeyi ortaya çıkarmıştır.