Başlık: İsrail’in Suriye’deki Dileması: ‘Tanıdık Tehdit’ mi, Artan Tehdit mi?
Kaynak: Getty Images, Yazar: Muhannad Tutunji, Unvan: BBC Arapça, 6 Aralık 2024. Suriye’de devam eden çatışmaların kızışmasıyla birlikte, İsrail bir kez daha Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ı desteklemek ya da muhalefet göstermek arasında bir ikilemle karşı karşıya kaldı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, komşu ülkede yaşanan gelişmeleri değerlendirmek üzere iki ayrı toplantı gerçekleştirdi. Suriye’nin kuzeybatısında yer alan ve İsrail’in işgali altında bulunan Golan Tepeleri’nde potansiyel bir güvenlik tehlikesine karşı ordu da birliklerini yüksek alarma geçirdi. Suriye iç savaşının başlamasından bu yana İsrail, çatışmalara aktif bir şekilde dahil oldu. 2015 yılından bu yana, hem Suriye’de hem de Lübnan’da İran ve Hizbullah ile bağlantılı hedefleri vurmaya devam etti. Daha önce ise, İsrail, Suriye Ordusu’na karşı savaşan gruplara gizli destek sağlamıştı. Bu destek, tıbbi yardım, gıda, askeri eğitim ve silah teminini içeriyordu. İslamcı militan grup Heyet Tahrir eş Şam (HTŞ) öncülüğündeki muhalif güçlerin hızlı ilerleyişi ve hassas bölgeleri kontrol altına alması, İsrail’in siyasi ikilemini yeniden gözden geçirmesine neden oldu: İran ve Hizbullah ile savaşan muhaliflerin kazanımlarını mı desteklemeli yoksa Esad yönetiminin, herhangi bir doğrudan tehdit oluşturmamalarına rağmen, İran’ın Suriye’deki etkisini sürdürmesine izin veren Esad rejiminin devamını mı tercih etmelidir?
İsrail’in askeri istihbarat birimi Birim 8200’ün eski başkanı Hanan Geffen, BBC’ye verdiği mülakatta Suriye’deki durumun “İsrail için giderek artan bir tehdit” oluşturduğunu belirtti. Geffen, Hizbullah’ın füzeler ve SİHA’lar üreten tesisler kurduğu Suriye’yi, Hizbullah için “verimli bir alan” olarak tanımladı. Esad yönetiminin zayıflığı ile İran’ın Şam üzerindeki sınırlı kontrolünün birleşiminin, “muhalif grupların Şam’ı ele geçirmesiyle karşılaştırıldığında İsrail için daha büyük bir tehdit” oluşturduğunu vurguladı. Ayrıca, Esad’ın bölgesel ve uluslararası müdahaleler karşısında azalan nüfuz ve otoritesinin, İsrail’in güvenlik endişelerini artırdığını ifade etti. Geffen, aşırılıkçı grupların iktidara gelmesinin risklerini de dile getirdi. HTŞ, 2011 yılında El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi adıyla kuruldu ve Esad’a karşı en etkili örgütlerden biri olarak kabul ediliyor.
Tel Aviv Üniversitesi’nden Prof. Eyal Zisser, Suriye Ordusu’nun kuzeyde yaşadığı çöküşü “stratejik bir dönüm noktası” olarak gördüğünü belirtti. Zisser, İsrail’in 2000 yılından bu yana iktidarda olan ve sınırlarında istikrarı sağlayan Esad yönetimine alıştığını söyledi. Esad’ın yönetimi, İsrail tarafından hava saldırılarına karşı askeri bir tepki vermemesi nedeniyle yararlı olarak görülüyordu. Bazı uzmanlar Esad’ın yönetiminin devamını tercih eden bir bakış açısına sahipken, diğerleri, özellikle İran ve Hizbullah’ın etkisini zayıflatmak anlamında muhaliflerin desteklenmesinin daha avantajlı olabileceğine inanıyor.
Geffen, İsrail’in karmaşık durumu yönetip yönetemeyeceği sorulduğunda, “Suriye’deki artık işlevsiz bir iktidar yerine çöküşü tercih ederim” yanıtını verdi. Suriye’deki savaş son dört yılda fiilen sona ermiş gibi görünse de, Esad’ın iktidarı büyük şehirlerde herhangi bir meydan okumayla karşılaşmadı. Ancak ülkenin bazı bölgeleri üzerinde kontrolü kalmamış durumda. Geffen, Suriye iç savaşının daha uzun süre devam edebileceğini, bu süreçte de İsrail’in durumu yeniden değerlendirme ve alternatif stratejiler geliştirme fırsatı bulacağını belirtti. Muhalif güçlerin ilerleyişinin İsrail için tehlikeli olabileceğini, ancak Esad yönetiminin İran’dan Hizbullah’a silah transferine izin veren bir yönetimden daha iyi bir müttefik olabileceğini ifade etti.
Prof. Zisser, geçmişte bazı muhalefet gruplarına destek veren İsrail’in, şu anda doğrudan desteğin uygun bir seçenek olmadığına inandığını aktardı. Özellikle Suriye’nin kuzeyindeki silahlı örgütlerin, Türkiye ile bağlantılı olmasının bu durumu etkilediğini vurguladı. Zisser, ayrıca İsrail’in şu anda Suriye yönetimine doğrudan destek vermediğini, ancak İran’ın nüfuzuna karşı meydan okumaya devam ettiğini, Rusya’nın da Esad’ın diğer bir müttefiki olarak önemini vurguladı. Kaos ortamında IŞİD’in yeniden ortaya çıkmasının, hem İsrail hem de Suriye yönetimi için büyük bir tehdit yaratabileceği konusunda uyardı. Esad daha önce IŞİD’le mücadelede kendi ordusuna güvenmekten çok, Rus hava güçlerine ve İran destekli milislere bağımlı kalmak zorunda kaldı. Zisser, İsrail’in büyük ihtimalle herhangi bir tarafı desteklemek için Suriye’de tam kapsamlı bir savaşa girmeyeceğini, ancak İran ile bağlantılı askeri hedeflere yönelik sınırlı operasyonlar gerçekleştirmeye devam edeceğini söyledi. Son olarak, İsrail’in Esad’ın geleceği ile ilgili tartışmaları, Suriye’de yaşanan durumu, istikrar sağlamanın önemine vurgu yaparak, daha geniş bir jeopolitik ikilemi simgeliyor: Esad yönetimi altında dahi olsa istikrarı mı önceliklendirecek, yoksa kaosa yol açacak değişim güçlerine mi destek verecek? Suriye’deki durum gelişmeye devam ederken, İsrail bu karmaşık dinamikler arasında uzun vadeli stratejik menfaatleri ve Suriye’deki değişen koşulların ortaya çıkardığı kısa vadeli güvenlik endişeleri arasında denge sağlamaya çalışacak.