Orijinal Başlık: İsrail’in Suriye’deki Düşünceleri: ‘Tanıdık Tehdit’ mi, Artan Tehdit mi?\n\nKaynak: Getty Images Yazar: Muhannad Tutunji Unvan: BBC Arapça 6 Aralık 2024, 04:25 +03 Güncelleme 6 Aralık 2024, 10:20 +03\n\nSuriye’deki çatışmaların yoğunlaşmasıyla birlikte, İsrail bir kez daha Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ı destekleme ya da iktidarına karşı çıkma arasında bir seçim yapmak zorunda kaldı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, komşusundaki durumu değerlendirmek için iki toplantı gerçekleştirdi. Suriye’nin kuzeybatısında, İsrail’in işgali altındaki Golan Tepeleri’nde olası bir güvenlik tehdidine karşı ordu birliklerini alarm durumuna geçirdi. Suriye iç savaşının başlangıcından bu yana, İsrail, çatışmalara aktif bir şekilde müdahil oldu. 2015 yılından bu yana hem Suriye hem de Lübnan’da, İran ve Hizbullah ile bağlantılı olduğu belirtilen hedeflere saldırmaya devam etti. Daha önce de, İsrail, Suriye-İsrail sınırında yer alan Suriye Ordusuna karşı savaşan gruplara gizlice destek verdi. Bu destek, daha sonra İsrailli yetkililerce ifşa edilen tıbbi yardım, gıda, askeri eğitim ve silahları içeriyordu. İslamcı militan grup Heyet Tahrir eş Şam (HTŞ) öncülüğündeki muhalif güçlerin ilerleyişi ve stratejik bölgeleri ele geçirmesi, İsrail’in siyasi ikilemini yeniden değerlendirmesine yol açtı: İran ve Hizbullah ile savaşan muhalefetin kazanımlarını mı desteklemeli, yoksa Esad yönetiminin uzun yıllardır doğrudan tehdit oluşturmadığı göz önüne alındığında, İran’ın Suriye’deki varlığını sürdüren Suriye yönetiminin devamını mı tercih etmelidir? Suriye’de muhalefetin ele geçirdiği Hama’nın önemi nedir? Demir Kubbe, Hizbullah’ın saldırısını neden engelleyemedi? İsrail’in Lübnan ve Gazze’deki saldırılarında pek çok kişi hayatını kaybetti. İsrail: Nasrallah ile birlikte 20 üst düzey isim öldürüldü.\n\nİsrail için ‘artan tehdit’\nKaynak: Getty Images\nİsrail’in askeri istihbarat birimi olan Birim 8200’ün eski başkanı Hanan Geffen, BBC’ye verdiği röportajda, Suriye’deki durumun “İsrail için giderek artan bir tehdit olduğunu” belirtti. Geffen, Hizbullah’ın Suriye’de füzeler ve SİHA’lar gibi gelişmiş silahların üretildiği fabrikalar bulundurduğunu ve bunu Hizbullah’ın faaliyetleri için “verimli bir alan” olarak tanımladı. Esad yönetiminin zayıflığı ile İran’ın Şam üzerindeki kısıtlı kontrolünün bir araya gelmesiyle muhalif grupların Şam’ı ele geçirmesi durumunda, bu durumun İsrail için daha büyük bir tehdit teşkil edebileceğini ifade etti. İsrailli askeri uzman, bölgesel ve uluslararası müdahaleler karşısında Esad’ın azalmakta olan etkisi ve otoritesinin, İsrail’in güvenlik kaygılarını artırdığını vurguladı. Ayrıca, ülkesinin Suriye’deki aşırılıkçı grupların iktidara gelmesinden endişe duyduğunu dile getirdi. İsrail’in HTŞ gibi çeşitli ülkelerce “terör örgütü” olarak nitelendirilen gruplardan ve aşırılıkçı ideolojilerden doğabilecek tehditlerle karşılaşabileceği konusunda uyarıda bulundu. Geffen, “Bu örgütlerin sınır bölgelerinde yer alması gelecekte daha büyük bir tehdit oluşturabilir” dedi. HTŞ, 2011’de El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi adıyla kurulmuş olup, IŞİD lideri Ebubekir El Bağdadi’nin de kuruluşunda yorumu vardı. Esad’a karşı en etkili ve ölümcül gruplardan biri olarak kabul edilmektedirler.\n\n’Tanıdığımız tehdit’\nKaynak: Getty Images\nTel Aviv Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Suriye uzmanı Profesör Eyal Zisser, Suriye Ordusu’nun kuzeyde yaşadığı çöküşü “stratejik bir dönüm noktası” olarak tanımladı. BBC’ye konuşan Zisser, ülkesinin 2000 yılında iktidara gelen ve İsrail sınırlarında huzur arayan Esad yönetimine alıştığını belirtti. Zisser, “Bu huzur, askeri bir karşılık görmeyen hava saldırıları için İsrail tarafından olumlu karşıladı” şeklinde konuştu. İsrail’deki bazı uzmanlar, Esad yönetiminin devam etmesini tercih ettiklerini ve bu durumu “tanıdığımız tehdit” olarak adlandırdıklarını vurguluyor. Esad’ın iktidarının bölgesel istikrar sağladığına inanıyorlar. Ancak diğer bazı uzmanlar, İran ve Hizbullah’ın etkisini azaltma amacıyla muhaliflere destek vermek gerektiği görüşündeler.\n\n’Suriye’nin çöküşü, Esad’dan daha iyi’\nKaynak: Getty Images\nİsrail’in bu karmaşık durumu nasıl yönetebileceği sorusuna Geffen, “Artık işlevini yitirmiş bir iktidara kıyasla, bir çöküşü tercih ederim” yanıtını verdi. İsrail’in zamanla Suriye’de bu duruma uygun yeni gerçekliklere uyum sağlayacağını belirtti. Suriye’deki savaş son dört yıldır fiilen sona ermiş izlenimi veriyordu. Esad’ın hükümeti, Suriye’nin büyük şehirlerinde halen herhangi bir meydan okumayla karşılaşmadıysa da, ülkenin bazı bölgelerini doğrudan kontrol etmiyordu. Geffen, Suriye iç savaşının uzun süre daha devam edebileceğini ve bu süreçte İsrail’in durumu gözden geçirip alternatif stratejiler geliştirebileceğini belirtti. Suriye’deki muhalif güçlerin ilerlemesi, İsrail için endişe verici olmasına rağmen, İran’dan Hizbullah’a silah naklini sürdüren bir yönetimden daha iyi bir müttefik olabileceğini söyledi.\n\n’İsyancıları desteklemek bir seçenek değil’\nGeffen, İsrail’in durumu nasıl yöneteceğini değerlendirdikten sonra, “Artık etkisiz bir yönetimin devam etmesindense, çöküşü tercih ederim” şeklinde konuştu. İsrail’in ileride Suriye’de ortaya çıkacak yeni gerçekliklere uyum sağlayabileceğini vurguladı. Suriye’deki savaş son dört yıldır fiilen sona ermiş gibi görünüyordu. Suriye’nin bazı bölgeleri halen Esad’ın kontrolü dışında olmasına rağmen, Esad ülkedeki büyük şehirlerde süregeldiği iktidara karşı ciddi bir tavırla karşılaşmadı. Geffen, Suriye’deki iç savaşın uzun vadede devam edebileceğini ve bu durumun İsrail’in durumu dikkatle inceleyip alternatif stratejiler geliştirmesine olanak tanıyabileceğini ifade etti. İsrailli eski istihbaratçı, Suriye’deki muhalefetin ilerlemesi tehlikeli olsa bile, en nihayetinde Suriye’nin, İran’dan Hizbullah’a silah transferinde önemli bir transit noktası olmasına izin veren Esad yönetiminden daha uygun bir müttefik olabileceğini savundu.\n\nKaynak: Getty Images\nGeçmişte bazı muhalif gruplara destek vermiş olan İsrail, Prof. Zisser’e göre, “şu anda muhalefete doğrudan destek vermenin uygun bir seçenek olmadığını” savunuyor. Özellikle de silahlı grupların, İsrail ile ilişkileri gergin olan bir başka ülke olan Türkiye ile bağlantılı olduğu Suriye’nin kuzeyinde. Zisser, ayrıca İsrail’in şu anda Suriye yönetimine doğrudan destek vermediğini, ancak hâlâ Suriye’ye düzenlenen uçuşların inişlerine ve İran destekli milislerin Irak üzerinden ulaşımına engel olarak, İran’ın etkinliğine meydan okuyabileceğini ekledi. Zisser, Rusya’nın Esad’ın bir diğer müttefiki olarak önemini de dile getirdi. İsrailli uzman, kaos ortamının IŞİD’in geri dönüşünü tetikleyebileceği ve bu durumun hem İsrail hem de Suriye yönetimi için daha büyük bir tehdit oluşturabileceği uyarısında bulundu. Esad, IŞİD’e karşı zafer elde ederken, yalnızca donanımsız ve az motivasyona sahip zorunlu askerlerden oluşan ordusuna güvenememiştir. Bunun yerine, esas olarak Rus hava gücüne ve Tahran’ın desteklediği milisler aracılığıyla İran’ın askeri yardımına bağımlı kalmıştır. Zisser, İsrail’in büyük ihtimalle herhangi bir tarafı desteklemek için Suriye’de genel bir savaşa girmeyeceğini, ancak İran ile ilişkilendirilen askeri hedeflere kısıtlı operasyonlar düzenlemeye devam edeceğini belirtti. İsrail’deki Esad’ın geleceği üzerine tartışmalar, daha geniş bir jeopolitik ikilemin sembolü niteliğindedir: İsrail, Esad yönetimiyle birlikte çalışmak zorunda kalsa bile istikrarı mı öne çıkartacak yoksa daha büyük bir istikrarsızlığı gündeme getiren değişim güçlerine mi destek verecektir? Suriye’deki koşullar evrileceği için, İsrail bu karmaşık dinamikler arasında denge sağlamaya, uzun vadeli stratejik çıkarlarını ve Suriye’deki değişimlerin getirdiği yakın vadeli güvenlik kaygılarını gözetmeye çalışmak zorunda kalacaktır.
Eski Mossad ajanları, çağrı cihazları ve telsizler üzerinden gerçekleştirilen saldırıların arka planını açıkladı. Kaynak: Getty Images. Lübnan'da Hizbullah'a yönelik yapılan saldırılarda kullanılan çağrı cihazlarının patlatılmasıyla ilgili bilgi veren...
Devamını Oku..