CHP günlerdir büyük merakla beklenen vizyon belgesini açıkladı. Parti lideri Kılıçdaroğlu, “İkinci Yüzyıl Vizyonu’ için yaptığı ‘liyakat’ vurgusuyla dikkat çekti.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, partisinin vizyon belgesinin açıklandığı, ‘Türkiye’nin İkinci Yüzyılına Çağrı’ buluşmasında düzenlenen toplantıda “Bugün ülkenin kaderini değiştirme günü. Siyasi veya siyaset üstü, rozetli veya rozetsiz hepimiz vatan için bir aradayız. Bu değerli 70 kişi, Türkiye için 24 saat çalışan bir güç birliği olacak” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), bugün İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde ‘Türkiye’nin İkinci Yüzyılına Çağrı’ buluşması düzenledi.
Partinin vizyon belgesinin açıklandığı toplantının açılış konuşmasını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yaptı.
Dünyanın farklı yerlerinden bir araya getirdiği 70 kişilik ekibin ve hazırladıkları yol haritasının odağında yalnızca ‘krizden kurtulmak’ değil, ‘ülkenin yeniden yapısal bir krize girmesini kalıcı olarak engelleme planı’ olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Artık halkımızdan, herkes için daha iyi bir yaşama, yeni bir düzene, yeni bir Türkiye hayaline, yeni bir siyaset kültürüne ve yeni bir siyaset üstü anlayışa oy isteyeceksiniz” dedi.
“SADECE KRİZDEN ÇIKMA DEĞİL KRİZ ENGELLEME PLANI”
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Size bugün bir iç çerçeve çizmek istiyorum. Bugün sizlere Türkiye için uyanmanın, ayağa kalkmanın ve büyümenin davetini yapıyorum. Bugün Türkiye’den ne için oy istediğimizi söyleyeceğim. Artık oyu sadece bir adaya, tek bir adama, bir zümreye değil yeni bir siyaset kültürüne ve siyaset üstü anlayışına oy isteyeceksiniz.
Bugün dinlediğiniz sadece bir krizden çıkma planı değil, ülkenin yeniden yapısal bir krize girmesini kalıcı olarak engelleme planı olacak. Bugün ülkemiz derin bir kriz içinde. Sürekli aynı girdaba giren halkımız için bugün ülkenin kaderini değiştirme günü. Bunun çaresi tek adam gitsin, başka bir tek adam gelsin değil. Tek adam gitsin mi? Evet gitsin. Tek adam rejimi bitsin mi? Evet bitsin.
Ancak yerine yeni bir sistem, çalışan yeni bir sistem gelsin. Türkiye, cumhuriyetin ikinci yüzyılında bir daha artık böyle acımasız, adaletsiz ve kutuplaşmış dönemler yaşamayacak. Ülkemiz bir daha böyle çaresizlik yaşamayacak. Ülkemiz üzerindeki kara bulutları dağıtıp yeni bir sistem inşa etme zamanı geldi. Barışın ve refahın geldiği bir ülke haline getireceğiz bu ülkeyi. Mesele sadece bugünkü krizi çözmek değil, Mustafa Kemal Paşa’nın hayaline sahip çıkmaktır.
“İNANDIĞIM VİZYON YOLCULUĞUNDAN VAZGEÇMEYECEĞİM”
Bugün siyaset üstü beyin takımından bazı isimleri göreceksiniz. Güçlü bir ekip bir araya geldi. Gittim, ziyaretlerde bulundum, görüştüm. Ne derlerse desinler inandığım vizyon yolculuğundan vazgeçmeyeceğim. Şuna inanın, Bay Kemal çıktığı yoldan asla geri adım atmaz. Kısa süre sonra Almanya’ya da gideceğim. Oradaki ziyareti de yakından takip etmenizi öneriyorum.
“HEPİMİZ VATAN İÇİN BİR ARADAYIZ”
Elimizde üç büyük güç var; birincisi bize inanan halkımız, ikincisi siyasi gücümüz, üçüncüsü dostlarımızla iş birliğimiz. Hepimiz vatanımız için bir aradayız. Siyasi veya siyaset üstü, rozetli veya rozetsiz hepimiz vatan için bir aradayız. Bu değerli 70 kişi, Türkiye için 24 saat çalışan bir güç birliği olacak. Bir kısmı uyurken, diğer kısım dünyanın bir ucunda güne uyanıp bu ülke için çalışacak. Bu insanlar, ne biri için çalışacaklar ne başka bir şey… Onlar vatanları için çalışacaklar. Benim işim sistemi kurup çalıştırmaktır. Hep birlikte çalışacağız, cumhuriyet kendi özünden güç alıp şahlanacak.”
“KILIÇDAROĞLU ÜLKESİNİ BİR DÖNÜŞÜMDEN GEÇİRECEK”
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından, CHP liderinin başdanışmanı olan dünyaca ünlü ekonomist Jeremy Rifkin, toplantıya video konferansla bağlandı.
Rifkin, şunları söyledi:
“Bilimsel, teknik ve ekonomik girdi sağlayacağım. Türkiye’nin kapsamlı bir yön haritası oluşturmasına yardımcı olacağım. Sayın Kılıçdaroğlu ülkesini bir dönüşümden geçirecek. Bu bir sanayi dönüşümü. Benim ekibim AB’de temel mimari görevlerde yer aldı ve ayrıca Çin’de… Sayın Daron Acemoğlu ile birlikte çalışıyor olmak mutluluk verecek bana.
Son dönemdeki iklim çalışmaları bize şunu gösteriyor. Akdeniz’deki ülkeler dünyanın geri kalanında yüzde 20 daha hızlı ısınıyor. En hızlı yağmur azalımı da bu bölgede görülüyor. Bu şekilde devam ederse burası yaşanamaz hale gelecek. Her Akdeniz ülkesinin bu konuyu ele alması gerekiyor. Birlikte çalışırsak başarılı olabiliriz. Bütün Türk halkının dayanışma içerisinde olması gerekiyor bu yolculukta. Bunu akılda tutarak bir düşüncemi paylaşmak istiyorum. Türkiye’de Akdeniz havzasında yaşayan insanlar iklimin farkında. Çok ciddi seller yaşanıyor. Yaz aylarına geldiğimizde ise kuraklık ve susuzluk yaşanıyor.
Z kuşağı başta olmak üzere şunu söylemek istiyorum. İnsanlık için çok önemli bir süreçten geçiyoruz. Daha önce beş kez önemli yok oluşlar yaşandı. Şimdi ise altıncısının başındayız. Bilim insanları bunu böyle görüyor. Karşımızdaki gerçeği olduğu gibi görmemiz gerekiyor. İklim değişiyor çünkü küresel ısınmaya yol açan gazlar salınıyor. Her bir derecelik artış için atmosfer yüzde 7 daha fazla ısınıyor.”
“TVF’Yİ TASFİYE EDECEĞİZ”
Rifkin’in ardından kürsüye çıkan CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Ekonomik öncelik ve ihtiyaçları gözeterek, 2023 bütçesini yeniden yapacağız. Şatafata ve israfa son vereceğiz. Cumhurbaşkanlığı makamını ait olduğu yere, Çankaya Köşkü’ne taşıyacağız. Tasarruflarla, krizin ezdiği kırılgan kesimleri destekleyeceğiz. Mali kural uygulamasını başlatacağız, TVF’yi tasfiye ederek bütçe birliğini sağlayacağız. Kamu özel iş birliği projeleri başta olmak üzere, devletin sırtındaki koşullu yükümlülükleri ortaya çıkaracağız. Hızla atacağımız adımlarla kısa sürede ekonomide öngörülebilirliği artıracak, risk primimizi düşürecek, makro ekonomik istikrarı sağlayacağız.
Feraha kavuşmak için iki önemli çapamız var: Güçlü Türkiye, Güçlü Avrupa’dır. Türkiye’nin geleceği, demokratik kurallı dünyadadır. AB üyelik müzakerelerini canlandıracağız. 23. Yargı ve Temel Haklar faslının gerekliliklerini tamamlayacağız. Bu fasıldaki siyasi blokajın kaldırılmasını isteyeceğiz.
İkinci çapamız ise, hızla hayata geçireceğimiz yeni nesil kalkınma stratejimiz olacak. Bu, hem ülkemizi ferahlatacak, hem de kalıcı refaha ulaşmamızın önünü açacak. 2030 gündemi sürdürülebilir kalkınma amaçları ve Paris İklim Anlaşması, stratejimizin en önemli küresel referanslarıdır.
Biz stratejimizi 4 sütun üzerine inşa ettik. Demokrasisi güçlü; kurumları ve kuralları güçlü Türkiye. Üreterek zenginleşen rekabetçi Türkiye. Zenginliği adil paylaşan Türkiye. Temiz ve yeşil Türkiye.”
“TEMİZ ENERJİ, TEMİZ ÜRETİM, TEMİZ FONLA, TEMİZ TOPLUMLA…”
1) Fert başına gelirimiz, OECD’nin ancak dörtte biri ise, bunun en önemli nedenlerinden biri, kurumlarımızın kalitesinin OECD’nin ancak yarısı kadar olmasıdır. Bu da daha önceki rakamlarla! Bu yüzden bize kral değil, kural gerek diyoruz. Kurumları ve kuralları güçlü Türkiye’de, güçlendirilmiş parlamenter sistem olacak. Cumhurbaşkanı tarafsız olacak. Hukukun üstünlüğü olacak. MB başta olmak üzere, düzenleyici ve denetleyici kurumların araç bağımsızlıkları yasal güvence altında olacak. İhalelerde şeffaflık ve rekabeti sağlayacağız. Atamaları sadakate göre değil, rekabete göre yapacağız. Kayırmacılığa son vereceğiz, siyasi ahlak yasası çıkaracağız. Kara paraya sıfır tolerans göstereceğiz. Türkiye’yi, Mali Eylem Görev Gücünün gri listesinden çıkaracağız. OECD ile aramızdaki makası 2030’a kadar kapatacağız.
2) Küresel, bölgesel ve yerel kalkınma dinamiklerini takip eden; özel kesim ile yeni iş birliği modellerine öncülük eden, ekonomideki oyunculara ufuk veren strateji ve planlama teşkilatını kıracağız. Zenginleşen, rekabetçi Türkiye’de; sanayimizin endüstri 4.0 dinamikleri ile dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm ışığında yüksek teknolojili katma değerli bir yapıya dönüşmesini sağlayacağız, destekleyeceğiz. Bu çerçevede üniversite, sanayi, sivil toplum, kamu iş birliği modellerini en etkin şekilde kullanacağız. Evlatlarımızı ekonominin ve çağın gerektirdiği yeteneklerle donatacak bir milli eğitim politikası uygulayacağız. Niceliğe değil, kaliteye odaklanacağız. Üniversitelerde bilimsel özgürlüğü ve özerkliği sağlayacağız. İnternete erişimi özgürleştireceğiz. Ar-Ge faaliyetlerini destekleyen kurumsal yapıyı güçlendireceğiz. Yaratıcı endüstrilerin özelliklerini dikkate alarak, bu endüstrilere teşvik ve destekleri daha da güçlendireceğiz. Girişimi destekleyen finansal araçları çeşitlendireceğiz. Yeşil yatırımların, sürdürülebilir projelerin, sosyal yatırımların finansmana ulaşımını kolaylaştıracağız.
“KANAL İSTANBUL GİBİ RANT PROJELERİ İÇİN KULLANMAYACAĞIZ”
3) Zenginliği adil paylaşan Türkiye’de hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Her aileye asgari bir gelir sağlayacağız. Kayıt dışılığı azaltacağız, vergi tabanını genişleteceğiz, vergi yükünü adil dağıtacağız. Sendikalaşmanın, örgütlü toplumun önünü açacağız, eğitimde fırsat eşitliğini sağlayacağız. Cinsiyet eşitsizlikleri ile mücadele edeceğiz. Kadınların iş yaşamına katılımı önündeki engelleri kaldıracağız. Kadınların toplumsal hayattaki konumunu güçlendireceğiz. Kadına şiddete sıfır tolerans göstereceğiz. İstanbul Sözleşmesini yeniden yürürlüğe sokacağız. Sınırlı kamu kaynaklarını, Kanal İstanbul gibi rant projeleri için kullanmayacağız.
4) Dünya ekolojik limitlerine yaklaşıyor. Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı onaylamasını önemsiyoruz. Karbonsuzlaşma stratejisini ve yeşil mutabakatı, ekolojik krizin tüm muhataplarıyla birlikte toplumsal uzlaşı yoluyla oluşturacağız. Döngüsel ekonominin imkanlarından yararlanacağız. Sürdürülebilir üretime yönelik özel finansman yöntemini gerçekleştireceğiz. Yeni nesil kalkınma stratejimizle, ucuz ve tertemiz fonlar ülkemize atacak.
5) 2030’a geldiğimizde, demokrasisi, kurumları ve kuralları güçlü bir Türkiye’de, üreterek zenginleşen rekabetçi bir Türkiye’de fert başına gelirimizi 20 bin doların üzerine çıkaracağız. Milli gelirimizi 2 trilyon doların üzerine taşıyacağız. İhracatımız 600 milyar doları aşacak. 7 yılda, 8,5 milyon yurttaşımıza iş imkanı yaratacağız. İşsizliği ve enflasyonu tek haneli rakamlara indireceğiz. Nereye gideceğini bilmeyen kaptana rüzgar yardım edemez. Biz ülkemizi nereye götüreceğimizi, insanlara nasıl gelecek sunacağımızı biliyoruz.
Temiz enerji, temiz üretim, temiz fonla, temiz toplumla, tertemiz bir geleceği inşa edeceğiz. Milletimizi önce feraha, sonra da refaha kavuşturmaya hazırız. Biz hazırız, milletimiz hazır.”
“SOSYAL DEVLET VE FIRSAT EŞİTLİĞİ DÖNEMİ BAŞLIYOR”
Öztrak’tan sonra söz alan CHP Yoksulluk ve Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo şöyle konuştu:
“Bugün burada ilan edilen vizyon ile güçlü sosyal devlet ile fırsat eşitliği dönemi başlıyor. Bu kalkınma vizyonunun en önemli boyutlarından biri sosyal devlettir. Çünkü sosyal devlet, bir çocuğun beslenme hakkı ile eğitime erişme hakkı arasında bir fark görmez.
CHP iktidarının ilk 6 ayında Aile Destekleri Sigortası Kurumu kurulacak. Tüm sosyal yardımlar tek bir çatı altında toplanacak. Hiç kimse sosyal yardım almak için kapı kapı dolaşmak zorunda kalmayacak. Devlet, zorda olanın ayağına gidecek.”
“KAPSAMLI, KALKINMAYI DESTEKLEYECEK POLİTİKAYA İHTİYAÇ VAR”
CHP kadrosuna katılan bir diğer isim olan, Merkez Bankası’nın eski başekonomisti ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, video konferans yoluyla katıldığı toplantıda şu ifadeleri kullandı:
“Yoksullukla mücadele için kaynak gerekiyor. Sürdürülebilir bir büyüme, gelir artışı lazım. Ayağı yere basan bir makro çerçeve oraya koymak gerekiyor. Önümüzdeki dönemde bir makro istikrar programının ana bileşenleri, özellikle makro finansal taraftan bakılınca nasıl olmalı, teknik görüşlerimi dile getireceğim.
Geçmişten ders alıp, geleceğe yönelik politikaları tasarlamak gerekiyor. Türkiye’nin önemli bir deneyimi var. 2001 krizi sonrası uygulanan politikalar. Bu politikalardan alınabilecek dersleri anlatıp, Türkiye’ye özgü, makro finansal tasarım nasıl oluşturulabilir, buna ilişkin görüşlerimi açıklamak istiyorum.
Önümüzdeki dönemde maliye politikalarının tasarımında daha detaylı, biraz daha kapsamlı, kalkınmayı destekleyecek bir politika anlayışına ihtiyaç var.”
“ENFLASYONUN KÖTÜ OLMASININ NEDENİ ADININ TÜRKİYE OLMASI DEĞİL”
Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Refet Gürkaynak da video konferansla bağlandığı toplantıda şöyle konuştu:
“İktisadi durumumuz kötü. Sadece iyi niyetle değil, uzmanlıkla daha iyisinin olması mümkün. Bazen Türkiye’de olup biten şeyleri dünyanın bize bir tezahürü olarak anlatmaya çalışıyorlar. Halbuki böyle değil. Türkiye her ülke gibi bir ülke. Türkiye’de enflasyonun bu kadar yüksek olmasının nedeni adının Türkiye olmasından kaynaklanmıyor. Dünyada olup biten bizi de etkiliyor. Dünyanın her tarafında olduğu gibi kötü politikalar kötü sonuçlar doğuruyor. Dünyanın hiçbir yerinde işe yaramayacak politikalar Türkiye’de de yaramıyor.
‘Enflasyonu göze aldık çünkü büyümek istiyoruz.’ 1970’lerde bütün dünya bunu denedi ve çuvalladı. ‘Enflasyonu yükselteyim ama büyüyeyim’, böyle bir şey yok, hiç olmadı! Türkiye’de de olmadığını görüyoruz ve bir kere daha görmemize gerek yoktu. 90’larda da gördük bunu.”
“SESİ EN YÜKSEK ÇIKANI DİNLERSEK ÇÖZÜM OLMAZ”
Chicago Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Akçiğit, video konferansla toplantıda konuşma gerçekleştirdi.
Akçiğit, şunları söyledi:
“Türkiye’deki rekabet ortamın 2013’ten sonra bozulmaya başlıyor. Bu rekabeti yeniden yerine oturtabilmek gerek. Sanayi politikaları ile eğitim politikaları birbirinden ayrı düşünülemez. Beşeri sermayeye yatırım yapmamız gerekli. Yetişmiş deneyimli araştırmacılar yurtdışına gidiyor.
Yurtdışına gittiklerinde verimliliklerinde yüzde 25 artıyor. Türkiye’de kalan bağlantı halinde olduğu insanların da verimliliği artıyor. Türkiye’ye döndüklerinde ise verimlilikte azalma yaşanıyor. Türkiye ekonomisini nerede bıraktıysak orada kalmış, 60 yıldır değişen hiçbir şey yok.
Çok sıkıntılı alan var ama yapacak çok şey de var. Kısa zamanda düzeltebileceğimiz çok şey olur. Teşhisi doğru koymazsak sesi en yüksek çıkanı dinlersek çözüm olmaz. Ülkenin çok fazla yetişmiş insan var. Önemli olan partiler üstü çalışabilmek.”
“YÖK’Ü KALDIRACAĞIZ”
CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Akçiğit’in konuşmasının ardından sahneye çıktı. Böke, şunları ifade etti:
“Türkiye’yi Cumhuriyet’imizin ikinci yüzyılında kalkındıracağız. Toplumun tüm kesimleri hep birlikte zenginleşeceğiz.
Üretimi dönüştüreceğiz. Bugün ekonomi ranta dayanıyor. Dönüştürdüğümüzde üretken yatırımlara dayanacak. Bugün ekonomi ağır bir sömürü düzeni içinde yürüyor, yarın kalkınma olacak. Bugün vergi yükü halkın omzuna, sırtına bırakılmış vaziyette, yarın adaletli bir vergi reformu olacak, daha çok kazananın daha çok vergi ödediği adil bir düzen kurulacak.
Üretimimizi değiştirmeye geliyoruz. Yeşil dönüşümle üretimimizi dönüştürdüğümüzde Avrupa’nın sınırında Avrupalıya vergi ödemeyeceğiz. Her yıl o 3 milyar euro Türkiye’ye kalacak ve üretim, istihdam yaratacak.
Biz yeni bir kamucu anlayışla yönetmeye geliyoruz. Her şeyin önüne kamu yararını koyacağız. Bu esnada piyasa aksaklıkları varsa onları mutlaka gidereceğiz. Verimliliği hedefleyeceğiz. Teknolojinin toplumda eşit erişimini ve yaygın kullanımını hedefleyeceğiz. Yeteneklere, insanına yatırım yapan yeni bir kamucu anlayışla geliyoruz.
Biz geldiğimizde kamuda temiz ihale dönemi başlayacak. “Kaynağımız var” dememiz boşuna değil. Kamu kaynakları Kamu-Özel İşbirliği Projeleri adı altında yandaşa aktarılmayacak. Kamunun kaynakları yolsuzluk içeren ihaleler dağıtılmayacak. Kamunun parası kamuda, halkta kalacak.
İŞKUR’un Milli Eğitim Bakanlığı’yla yürüteceği ‘Danışmanını Ara’ uygulamasını biz başlatacağız. Böylece her genç, yetenekleri ve hayalleri doğrultusunda bir sosyal hizmet ve rehberlik danışmanıyla eşleşecek.
Bilim yapmak isteyen tüm bilim insanlarımız özgür üniversitelere kavuşacaklar. YÖK’ü kaldıracağız. Boğaziçi’ni ve tüm üniversiteleri hep birlikte özgürleştireceğiz. Ve Barış İmzacısı Akademisyenleri yeniden öğrencileriyle, yeniden üniversitelerle buluşturacağız.
Artık rantın, artık sömürünün dönemi bitiyor. Artık halkın, artık üretimin, artık kalkınmanın dönemi başlıyor.”
“TÜRKİYE’Yİ LİYAKATLİ BİR KADRO YÖNETECEK”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması’nda kapanış konuşmasında şunları söyledi:
Yapacaklarımızın bir ön izlemesini gördünüz. Umutsuz olmamamız gerektiğini bize öğrettiler. Bu müthiş isimler, bu güzel isimler, ülkesine destek olmaya, toparlanmaya omuz vermek isteyen isimler inanın çığ gibi büyüyecek. Ben size bir adaya oy vermeye çağırmıyorum derken neyi kast ettiğimi anlamış olduğunuz.
Türkiye’yi tek bir kişi değil liyakata dayalı bir sistem yönetecek. Açıkça söylüyorum Türkiye’nin kökten değişime ihtiyacı var. Böyle bir Türkiye mümkün ve emin olun iktidara geliyoruz. Bu ülkede kimse korkuyla uyanmayacak. Vatandaş, çalışan bir sistemin ülke ekonomisini, esnafını, emekçisini koruyacak bunu çok iyi bilecek.
Bireyler, yönetenler gelip gidecek ama ülke asla savrulmayacak. Bu benim güzel ülkeme bırakacağım en güzel mirasım olacak. Bugün verdiğimiz verdiğimiz kavga, Türkiye’nin yarın nasıl bir ülke olacağının kavgası. Nasıl bir Türkiye hayal ettiğimizin kavgası. Sanıyorum bu açıklamaların tümü bunu göstermiştir.
Bugün bu sahneden size ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak seslenmiyorum, kuracağımız sistemin, bütün güç birliğinin bir parçası olarak sesleniyorum. Söylemiştim, bu siyaset üstü güç birliği sizlerle birlikte çalışınca tamamlanacak.
Bugün bu sahneden size ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak seslenmiyorum, kuracağımız sistemin, bütün güç birliğinin bir parçası olarak sesleniyorum. Söylemiştim, bu siyaset üstü güç birliği sizlerle birlikte çalışınca tamamlanacak.
Bugün bu sahneden size ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak seslenmiyorum, kuracağımız sistemin, bütün güç birliğinin bir parçası olarak sesleniyorum. Söylemiştim, bu siyaset üstü güç birliği sizlerle birlikte çalışınca tamamlanacak. Bir de bizim siyasal birlikteliğimiz var tabii. Kalbi Türkiye için 6 vatansever liderin masasıdır o. Bu değerli insanların en büyük motivasyonu aldıkları veya alacakları oylar değil. Ülke söz konusu olunca ideolojik farklılıklar teferruattır dememiz bu masanın en büyük gücüdür. Zorbalığa direnen, her türlü kara propagandaya rağmen kenetlenen 6 lideriz biz.
Türkiye için kenetlendik. Halkımızın haysiyetli yaşamı için kenetlendik. Biz 6 lider olarak birlikte yürümeye devam edeceğiz. Türkiye’de gerçek bir demokrasiyi inşa edeceğiz. Anayasamız, ekiplerimiz, kadrolarımız gece gündüz ortak bir program için çalışıyorlar. Bizim siyasi, ahlaki ve vicdani birliğimiz, bakın bir kez daha ifade edeyim, ahlaki ve vicdani diyorum.. Meral hanımın partisini kurarken nasıl bir mücadele verdiğini biliyorum. Meral hanım merttir.
Temel bey, bu Altılı Masa’yı kurarken sırtına nasıl bir yük yükleneceğini bilmiyor muydu, biliyordu. Ama Temel bey bilgedir, cesurdur. Ahmet beyle vatan söz konusu olduğunda bir araya gelmekten bir an bile tereddüt etmedik. Onun deneyimi ve entelektüel birikimi bize her türlü katkıyı sağlayacak. Ben Gültekin beyde Menderes ve Demirel’in gençliğini, onların ruhunu görüyorum. Ali Babacan’ın uygulama tecrübesini ve başarısını biliyorum.
Bütün dünya da bu gerçeği biliyor. Bu zaferi, iyi, cesur ve yürekli dürüst insanlar kazanacak. Türkiye dahil dünyanın her yerinden işinde en iyi uzmanlar ve siyaset üstü vatanseverlerimizle bu yüzden buluştum. 6’lı masayı oluşturan partilerimizin de çok iyi kadroları var. Bu değerli insanlarla birlikte çalışıyoruz. Tabii ki en iyileri bulmak yetmez, onların elini de güçlendirmek gerekir.
Tabii ki en iyileri bulmak yetmez, onların elini de güçlendirmek gerekir. Onların elini güçlendirmek de gerekir. Bu büyük birlikteliğin başarılı olması için kaynağa ihtiyaç var. Açık ve net söylüyorum Bay Kemal o sorunu da çözdü. İktidarımızın ilk 6 ayında milletimizin ferahlaması için hızlı çözümlerimiz hazır. İlk adım halkımıza nefes aldırmak, sonra kalıcı refahı sağlayacağız. Gerçekleştirdiğim uluslararası temaslarda toplamda 5 trilyon 461 milyar dolarlık fon yöneten yatırım bankaları ve girişim sermayesi fonlarıyla verimli toplantılar yaptım.
Aralarında tefeciler, baronlar, kara para sahipleri, şaibeli kişiler yoktu. Dijital teknoloji, yapay zeka, makine yönelimi, finansal teknolojiler ve yeşil enerji gibi önemli sektörlere büyük yatırımlar yapan kurumlar vardı. İktidarımızın il 3 yılında en az 100 milyar dolar doğrudan yatırım gelecek. Ben bu parayı kesinlikle getireceğim. Peki bu yeter mi hayır, Dünyanın her yerinde bağımsız çok büyük varlık fonları var. İktidarımızın ilk 3 yılında onlardan da en az 75 milyar dolar yatırım alacağız.
Ayrıca yeri yurdu kaynağı belli, temiz ve sürdürülebilir fonlardan en az 150 milyar dolar yatırım getireceğiz. Özellikle hedefimiz Avrupa’nın ve Uzak Doğu’nun emekli fonları olacak, Norveç ve Singapur gibi. Sadece bu kadar mı, hayır. Türkiye büyük kaynaklara ve potansiyele sahip bir ülke. Ancak yolsuz yönetim yüzünden halkımız hiçbir şeyden pay alamıyor. Ama Bay Kemal çetelerle ve yolsuzluk yapanlarla mücadele etme sözü verdi.
Çünkü ben kirli sermayenin adamı olmam. Kirli sermayenin çaldığı 418 milyar doları, borçları olarak onların defterlerine yazdım. Ben biliyorum, onlar neden sürekli benimle görüşmek istiyorlar, neden aracılarla haber gönderiyorlar, neden arkamdan iş çeviriyorlar, neden anketçileri medya kalemlerini satın alıyorlar, kuruş kuruş, dünyanın neresinde neyiniz varsa hepsini biliyorum. Bu parayı hukuk içinde sizden alacağım kurtulamazsınız.
ACEMOĞLU: DEMOKRASİ TÜRKİYE İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
Programda konuşan Ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu, “Türkiye’de dünyanın hiçbir yerinde görülemeyecek bir tablo ortaya çıkıyor. İnşaat sektörü, sermayeye olan yatırımın yarısı. Makineye, teçhizata, teknolojiye olan yatırım bunun altında ama inşaat ne yazık ki teknolojik bir ilerleme getirmiyor, yolsuzluk getiriyor” diye konuştu. Acemoğlu, “Türkiye’nin tarihi boyunca problemi şu ki, devlet güçlü olsa bile toplum güçsüz kalıyor ve toplum güçsüz olduğu için devletin kurumları daha iyileşmiyor. Bunun için demokrasi Türkiye için çok önemli. Türkiye’nin demokrasiyi ve sağlıklı bir ekonomiyi aynı anda kurması lazım. Buradaki iyi haber şu, bu çok mümkün ve az çok ne yapmamızın çok açık bir şekilde görüldüğü, bilimsel olarak da çok açık” dedi.