Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının bütçeleri TBMM Genel Kurulu’nda görüşülüyor.
İYİ Parti Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda, “Yurt dışında en az iki ROKETSAN oluşturacak kadar değerli mühendislerimizi kaybettik. ASELSAN’dan yaklaşık 2 bin, TAI’den 1.600 ve ROKETSAN’dan 500’e yakın çalışan bu ülkelere gitti. Üstelik bu mühendisler deneyimli uzman mühendislerdir. Kamu mühendislerimizin özlük haklarının yıllar öncesine gitmiş olması, kamuda mühendislik hizmetlerini sürdürülemez hale getirmektedir.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile TÜBİTAK bütçesine ilişkin Genel Kurul’da söz alan İYİ Parti Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş, şunları söyledi:
“HÜKÜMET YATIRIMLARIN FİZİBİLİTESİNİ VE PLANLANMASINI ESKİ TÜRKİYE’NİN KÖTÜ ALIŞKANLIKLARI OLARAK GÖRÜYOR”
“Hükümet, fizibilite ve yatırım planlaması kavramlarını eski Türkiye’nin kötü alışkanlıkları olarak görüyor. 1990’lı yıllarda Prof. Erdal İnönü’nün siyasi iradesiyle temel bilimler yeniden ağırlık kazansa da 2000’li yıllarda AK Parti’nin bakış açısı değişti. AK Parti; Eğitim, sağlık, enerji, tarım ve hayvancılık gibi her konuda olduğu gibi ‘yerli merkantilizm’ bakış açısını bilim alanına da genişletti ve TÜBİTAK’ı temel bilimler yerine uygulamalı araştırmalara yöneltti. Özellikle savunma sanayi, elektronik ve telekomünikasyon alanlarında ihtiyaçların artmasıyla birlikte kaynaklar TÜBİTAK’ı daha da değerli hale getirdi. Bu geçişle birlikte TÜBİTAK da bir kimlik krizine girdi. Kurumların şirket gibi çalışmasının beklenmesi rekabet açısından sorunlu uygulamalara yol açmıştır.
Tarım, hayvancılık ve sanayi gibi üretim ekonomisi yerine inşaat gibi hızlı ve çok karlı sektörlere yöneldiler. Burada belediyelerin kendilerinin olmasını fırsat bilerek kamu arazilerini, imar kiralarını yandaşlarına açtılar. Hatta Katar gibi partner ülkelerinden de faydalandılar. Tank-Palet Fabrikası satışları, Altay tankı, Atak helikopteri beceriksizliği yine gündemde. Borç aldıkları parayı pahalı yollar, köprüler, şehir hastaneleri gibi sözleşmesi açıklanmayan projelere harcadılar. Bunu yaparken de tarım alanlarını ve çevreyi vahşice kullandılar. Kendilerini eleştirenlere ‘Bizim ithal ettiğimiz paralar var’ dediler. Kısacası uluslararası piyasalarda ucuz ve bol dövizle içeriden ve dışarıdan borçlanarak paralarını inşaat ve betona gömerek büyümenin kolay yolunu tercih ettiler.
Binali Yıldırım’ın deyimiyle, ‘Yağmur yağarken hiç ödemeyecekmişiz gibi çok para aldık. Geri ödeme zamanı geldiğinde bu nereden çıktı demeye başladık.’ Ancak uzun süreli iktidarlarının sonlarına doğru, borç bataklığının da etkisiyle ve uluslararası piyasada döviz borçlanmanın zorlaşmasıyla, nihayet ‘yatırım, üretim, istihdam, ihracat’ demek akıllarına geldi.
“YURTDIŞINDAKİ DEĞERLİ MÜHENDİMİZİ EN AZ İKİ ROKETSAN YARATMAK İÇİN KAYBEDİYORUZ”
Yurt dışında en az iki ROKETSAN oluşturacak kadar değerli mühendislerimizi kaybettik. ASELSAN’dan yaklaşık 2 bin, TAI’den 1.600 ve ROKETSAN’dan 500’e yakın çalışan bu ülkelere gitti. Üstelik bu mühendisler deneyimli uzman mühendislerdir. Kamu mühendislerimizin özlük haklarının yıllarca gerilere gitmiş olması, kamuda mühendislik hizmetlerini sürdürülemez hale getirmektedir.”
GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ve Yükseköğretim Kurulu bütçeleri hakkında konuşan İYİ Parti Gaziantep Milletvekili Hüseyin Filiz, şunları söyledi:
“SULAMA PROJELERİ TAMAMLANIRSA GÜNEYDOĞU’DA BİR HOLLANDA OLUŞABİLİR, DIŞA BAĞIMLILIĞIMIZ KURTULMAYACAKTIR”
“Kanal İstanbul ile uğraşmak yerine; Sudan ve Venezüella’da arazi kiralamak yerine bölgemiz için hayati önem taşıyan sulama projeleri tamamlansaydı, Güneydoğu’da bir Hollanda oluşturulabilir, milyarlarca dolarlık tarım ürünü ihraç edilebilir ve dışa bağımlılığımız ortadan kalkardı.
127’si devlet olmak üzere 209 yükseköğretim kurumu bulunuyor ve bu kurumlardaki toplam öğrenci sayısı 8 milyon 300 bin civarında. 32 bin 185’i profesör olmak üzere 132 bin civarında öğretim üyesi ve 52 bin civarında araştırma görevlisi bulunmaktadır. 20 yılda üniversitelerimiz o kadar kötü yönetildi ki dünya sıralamasında bırakın ilk 100’ü, ilk 500’de bile üniversitemiz yok. Az sayıda nitelikli mezunumuz var ve yurt dışına gidiyorlar. 1,5 milyondan fazla işsiz mezunumuz var. İş bulamayan, psikolojisi bozulan, intihar eden gençlerimiz var. AK Parti’nin siyasi vesayeti üniversitelerde kabul edilemez bir şekilde devam ediyor; Nitelikli akademisyen adayları yerine rektörler, YÖK’ün uyarılarına rağmen, ilanlara özel şartlar ekleyerek dağıtım atamaları yapıyor. Kendi hükümetim gibi, kendi üniversitelerim de kuruluyor.”
Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi bütçesi hakkında konuşan İYİ Parti Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral, şunları söyledi:
“TÜİK’İ KAPATIRSANIZ RAHAT OLURSUNUZ, BİZ DE RAHAT OLURUZ”
“Doğu Anadolu’ya baktığımızda gelişimin çok geciktiği aşikar. Burada AK Parti’nin 20 yıllık iktidarının ihmali olduğu kadar tabii ki önceki hükümetlerin de ihmali var. Ancak yıllardır DAP’a bütçe yapan AK Parti hükümetine “Sen bu parayı ne yaptın?” diye sormak hakkımızdır. Gelişmiş bir bölge göç eder mi? Yapmayacağını biliyoruz. Tersine göç, o bölgede istihdam, refah ve huzur olduğu için oluyor. DAP kapsamındaki illerimize bakalım; Türkiye’nin en çok göç alan illeri burada. Gelişmekte olan bir bölge Türkiye’nin büyümesine katkı sağlar mı, sağlamaz mı? Sağlar diyoruz ama TÜİK diyor ki ‘Türkiye’nin büyümesine son 3 yılda en az katkı yapan 12 il DAP bölgesi illeri’ diyor. TÜİK verilerine göre yıllık ortalama eşdeğer hane gelirinin en düşük olduğu illerimiz Bitlis, Muş, Van ve Hakkari’dir. Aslında TÜİK’i kapatırsanız siz rahat edersiniz, biz de rahat ederiz.”
Kaynak: ANKA
yönetici