Başlık: Katar arabuluculuğunu durdurdu, Hamas’ın Türkiye’ye geçişi mümkün mü?
Katar hükümetinin, uzun zamandır Doha’da devam eden İsrail-Hamas ateşkes müzakerelerine yönelik arabuluculuk görevini askıya alma kararı aldığı bildirildi. Katar, müzakerelerde “istekli bir tavır” sergilenecek olursa masaya geri döneceklerini duyurdu. Katar Dışişleri Bakanlığı, son müzakereler öncesinde, anlaşma sağlanmaması durumunda arabuluculuk çabalarını durduracaklarını İsrail ve Hamas’a ilettiklerini açıkladı. Bu süreçte, Hamas’ın Doha’daki siyasi bürosunun geleceği de tartışma konusu oldu. Farklı haber ajansları, bu hafta sonu Katar yönetimi ile Beyaz Saray’ın, Hamas’ın Doha bürosunun kapatılması üzerine anlaştıklarını öne sürdü.
ABD, Hamas’ın onay vermesi durumunda İsrail’in de ateşkese sıcak bakmasını bekliyor. Hamas lideri Haniye’nin üç oğlunun yaşamını yitirdiği İsrail saldırısı ile ilgili gelişmeler yakından takip ediliyor. Amsterdam’da yasağa rağmen düzenlenen bir protestoda, onlarca Filistin yanlısı kişi gözaltına alındı. Öldürülen Hamas lideri Yahya Sinvar hakkında bilgiler de araştırılmakta.
Bu kararın, Hamas’ın iyi niyetle müzakereleri yürütmediği düşüncesine dayandığı belirtiliyor. Ancak Katar Dışişleri, bu iddiaları yalanlıyor. Hamas yetkilileri de böyle bir talebin olmadığını belirtti. Örgütün, 2012’den beri Doha’da bir ofisi bulunmakta ve bu ofisin açılışı, dönemin ABD Başkanı Obama’nın girişimiyle gerçekleşmişti. Katar, ateşkes müzakerelerinde kritik bir rol üstlenmişti; fakat mevcut durumda Hamas ile Katar arasındaki ilişkilerin değiştiğine dair sinyaller ortaya çıkıyor.
Hamas, önceki lideri İsmail Haniye için Katar’da düzenlenen üç günlük yas organizasyonuna karşın, Sinvar’ı küçük bir salonda iki saatlik bir programla anmayı tercih etti. Hamas’ın, müzakerelerde anlaşmaya zorlanıp zorlanmadığı ise merak konusu. Ekim ortasındaki son görüşmelerde, Hamas’ın süreli ateşkes önerisini geri çevirmesi nedeniyle anlaşma sağlanamadı. Örgüt, savaşın tamamen sona ermesini ve İsrail birliklerinin Gazze’den tamamen çekilmesini talep ediyor. İsrail yönetimi ise anlaşma teklifini geri çevirmekle suçlanıyor.
Eski Savunma Bakanı Yoav Gallant, görevinden alınmasının ardından İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’yu güvenlik yetkililerinin önerilerine rağmen barış anlaşmasını reddetmekle eleştirdi. Hamas’ın Katar’dan çıkarılması yönündeki talepler, Joe Biden yönetiminin görev süresinin sona ermeden önce örgütü bir barış anlaşmasına ikna etme çabası olarak değerlendiriliyor. Eğer Hamas, Doha’dan ayrılırsa, siyasi ofislerini nerede kuracağı belirsizliğini koruyor. Örgütün ana müttefiklerinden İran, muhtemel seçeneklerden biri olarak öne çıkıyor. Ancak eski lider İsmail Haniye’nin Tahran’da öldürülmesi, liderliğin o ülkede güvenli olmayacağı anlamına geliyor. Türkiye, gruba daha güvenli bir üs imkanı sağlayabilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen Nisan ayında Hamas’ın o zamanki siyasi lideri İsmail Haniye’yi İstanbul’da ağırlamıştı. Doğu ile batı arasında arabulucu rolünü üstlenmeye çalışan Ankara, olası bir taşınmayı büyük bir memnuniyetle karşılayabilir. Hamas liderlerinden Usame Hamdan ve Tahir el-Nunu gibi isimler, bir aydan uzun bir süredir İstanbul’da bulunuyor. Bu durum, Hamas yöneticilerinin geçmişteki kısa ziyaretlerin aksine uzun süre Türkiye’de kalmış olmalarının, bir değişimi işaret ettiğini gösteriyor.
Örgüt, dört aydan kısa bir sürede iki liderini kaybettiğinden, yöneticilerinin güvenliği konusunda endişeler taşımakta. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’ne göre Hamas, geçici olarak “kolektif liderlik modeli”ni benimsedi. RUSI adlı düşünce kuruluşundan H. A. Hellyer, bölgedeki en büyük Amerikan askeri üssünün Katar olması dolayısıyla bu ülkenin Hamas’a sağladığı suikast güvenliğinin başka bir yerde sağlanamayacağını belirtiyor. ABD’nin İsrail yönetimine yönelik tepkisi ise dikkate alınmakta. ABD Dışişleri ve Savunma Bakanları, oğm 12 Kasım’a kadar İsrail yönetimine, Gazze’ye insani yardımların engellenmesinin sonuçları olacağı konusunda uyarıda bulundu.
Geçen hafta sonu BM siyasi yetkilileri, Gazze’nin kuzeyindeki durumu “felaket” olarak nitelendirip, “kıtlık riskinin yüksek olduğunu” bildirdiler. Ancak Dr. Hellyer’a göre ABD’nin müzakere stratejisinin ciddi sıkıntıları bulunmakta. “Netanyahu’nun belirlediği kırmızı çizgilerin, bir yaptırım olmaksızın aşılması, aslında bir tür dokunulmazlık sağladı. Önümüzdeki on hafta içinde bu koşulların değişeceğini düşünmüyorum.” Netanyahu hükümetini oluşturan sağ partilerin, Donald Trump döneminde cesaret bulacağı öne sürülmekte. Trump’ın nasıl bir tutum alacağı netleşmemiş olsa da, İsrail’in isteklerine göre hareket etmesine izin vereceği düşünülüyor. Geçmişte bir konuşmasında İsrail’in “başladığı işi tamamlaması” gerektiğini söylemişti. Beyaz Saray’daki ilk döneminde, ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyarak İsrail yönetiminin hoşnutluğunu kazanmayı hedeflemişti. Trump’ın Netanyahu’ya, göreve başlamadan önce savaşın sona ermesini istediği haberleri de mevcut. Mevcut ABD yönetiminin, Netanyahu hükümetini etkileme yetkisi azaldı. Bu nedenle Washington’un, bir anlaşma sağlamak amacıyla Hamas’a baskı yapmanın en mantıklı yol olduğu düşünüldüğü araştırılıyor. Bu konuda Katar’ın tutumu belirleyici olacak.