Başlık: Katar, arabuluculuğu askıya aldı; Hamas’ın Türkiye’ye taşınması gündeme gelir mi?
Katar hükümeti, Doha’da devam eden İsrail – Hamas ateşkes müzakerelerinde arabuluculuk görevini durdurdu. Katar, tarafların müzakerelerde “istekli olmasına” kadar tekrar müzakerelere dönmeyeceğini belirtti. Dışişleri Bakanlığı, son görüşme sürecinin öncesinde, anlaşmaya varılamazsa arabuluculuk çabalarını durduracaklarını İsrail ve Hamas’a ilettiklerini de vurguladı. Hamas’ın Doha’daki siyasi ofisinin durumu da bu süreçte tartışma konusu. Farklı haber ajansları, Katar yönetimi ile Beyaz Saray’ın Hamas’ın Doha’daki ofisinin kapatılması konusunda mutabık kaldıklarını iddia ediyor.
Hamas lideri Haniye’nin üç oğlunun hayatını kaybettiği İsrail saldırısı hakkında bilgiler de gündemde. Amsterdam’da yapılan yasağa rağmen gerçekleşen bir protestoda çok sayıda Filistin destekçisi gözaltına alındı. Ayrıca, Hersh Goldberg-Polin, Hamas’ın İsrailli bir rehinenin videosunu yayınladığını bildirdi.
Bu kararın arkasında, Hamas’ın “iyi niyetli” müzakereler yürütmediği düşüncesinin yattığı iddia ediliyor. Ancak Katar Dışişleri Bakanlığı bu iddiaları yalanladı ve Hamas yetkilileri de böyle bir talep olmadığını belirtti.
Hamas’ın 2012 yılından bu yana Doha’da bir ofisi bulunuyor ve bu ofisin açılışı, dönemin ABD Başkanı Obama’nın girişimleriyle gerçekleşti. Katar, ateşkes müzakerelerinde önemli bir rol üstlenmişti; fakat son dönemde Hamas ile Katar ilişkileri arasında bir değişiklik yaşandığına dair işaretler var. Yahya Sinvar, Doha’da bir yas çadırında iki saat boyunca anılırken, daha önceki lideri İsmail Haniye için Katar’ın sağladığı güvenlik altında gerçekleştirilen üç günlük yas organizasyonu dikkat çekti.
Müzakerelerdeki son tur, Hamas’ın sürekli ateşkes önerisini reddetmesi ile herhangi bir anlaşma olmadan sona erdi. Örgüt, savaşın tamamen sona ermesini ve İsrail birliklerinin Gazze’den tamamen çekilmesini talep ediyor. Öte yandan, İsrail yönetimi de anlaşmaya yanaşmamakla eleştiriliyor. Eski Savunma Bakanı Yoav Gallant, görevden alındıktan sonra Netanyahu’yu güvenlik yetkililerinin tavsiyelerine karşı barış anlaşmasını reddetmekle suçladı.
Hamas’ın Katar’dan çıkarılması çağrısı, Joe Biden yönetiminin görev süresinin dolmasına yaklaşırken, örgütü bir barış anlaşmasına zorlama girişimi olarak yorumlanıyor. Eğer Hamas Doha’dan ayrılmak zorunda kalırsa yeni bir siyasi ofis nerede kuracakları belirsizliğini koruyor. İran bu seçeneklerden biri olabilir; ancak eski lider İsmail Haniye’nin Tahran’da öldürülmesi, liderliğin bu ülkede güvende olmayacağı anlamına geliyor. Türkiye, bu noktada daha güvenli bir seçenek olarak öne çıkabilir. Bir NATO üyesi olmasının yanı sıra, nüfusunun çoğunluğunun Sünni olması, gruba nispeten daha güvenli bir üs sağlayabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nisan ayında Hamas’ın o zamanki siyasi lideri İsmail Haniye’yi İstanbul’da misafir etmişti. Ankara, doğu ile batı arasında bir arabulucu rolü üstlenmeye çalıştığı için olası bir taşınmayı memnuniyetle karşılayabilir.
Hamas yöneticileri Usame Hamdan ve Tahir el-Nunu, bir aydan uzun süredir İstanbul’da ikamet ediyor. Örgüt yöneticilerinin, geçmişteki kısa ziyaretlerin aksine uzun süre Türkiye’de kalması, bu durumu işaret ediyor. Dört ay içinde iki liderin öldürülmesi sonrası, yöneticilerin güvenliği örgüt için bir kaygı haline geldi. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi, Hamas’ın geçici olarak “kolektif liderlik” modeline geçtiğini belirtti. RUSI adlı düşünce kuruluşundan H. A. Hellyer, bölgedeki en büyük Amerikan askeri üssünün Katar’da bulunmasının Hamas’a sağladığı suikast güvenliğinin başka bir yerde sağlanamayacağını savunuyor. Ayrıca ABD’nin İsrail yönetimine olan tepkisi de göz önünde bulunduruluyor. ABD Dışişleri ve Savunma Bakanları, 12 Kasım’a kadar Gazze’ye insani yardımların engellenmesinin “sonuçları” olacağını vurgulamışlardı. Geçtiğimiz hafta BM yetkilileri, Gazze’nin kuzeyindeki durumu “kıyamet” olarak tanımladı ve “kıtlık ihtimalinin yüksek olduğunu” duyurdu. Ancak Dr. Hellyer, ABD’nin müzakere stratejisinin ciddi sorunlar barındırdığını belirtiyor: “Netanyahu’nun belirlemiş olduğu kırmızı çizgilerin, herhangi bir yaptırım olmadan aşılması aslında bir dokunulmazlık yarattı. Önümüzdeki 10 hafta içinde bu durumun değişeceğini sanmıyorum.”
Netanyahu hükümetine destek veren sağ partilerin, Donald Trump’ın başkanlığı döneminde cesaret kazandığı düşünülüyor. Trump’ın nasıl bir tavır alacağı henüz netlik kazanmasa da, İsrail’in istediği gibi hareket etmesine olanak tanıyacağı öngörülüyor. Daha önce yaptığı bir açıklamada, İsrail’in “başladığı işi bitirmesi” gerektiğini belirtmişti. Beyaz Saray’da geçirdiği ilk dönemde ise, ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyarak İsrail yönetiminin memnuniyetini kazandı. Trump’ın Netanyahu’ya göreve başlamadan önce savaşın sona ermesini istediği de bildirilmektedir. Mevcut ABD yönetiminin, Netanyahu hükümeti üzerinde etkisi azalmış durumda. Bu nedenle Washington, itibariyla Hamas’a baskı yapmanın en efektif yol olabileceğini düşünüyor. Bu sürecin nasıl şekilleneceği ise Katar’ın tutumuna bağlı.