FEYZA NUR ÇALIKOĞLU
Çanakkale’nin Kazdağları’nda, Cengiz Holding’in ÇED olumlu raporu alarak başlattığı Halilağa Bakır ve Altın Madeni Projesi için ağaç kesimleri başlamış durumda. Yerel halk, projenin hayata geçmemesi adına sürdürdükleri direnişe rağmen, bölgedeki ağaçlar jandarma koruması eşliğinde kesiliyor. Projenin başlatılması için verilen ÇED olumlu raporuna itiraz davaları devam ederken, ağaç kesimlerinin başlaması halkın tepkisini çekti. Proje çerçevesinde yaklaşık 1 milyon ağacın kesileceği iddia ediliyor. KARAR’a konuşan Çanakkale CHP Milletvekili Özgür Ceylan, “ÇED kararları genellikle toplantı yapılmadan alınıyor; ağaç katliamını ancak toplumsal direnç durdurabilir” ifadelerini kullandı.
CENGİZ HOLDİNG KAZDAĞLARI’NDAN VAZGEÇMİYOR
2012’den bu yana Kazdağları’nda uygulamaya koymaya çalıştığı Halilağa Bakır ve Altın Madeni Projesi ile tartışma yaratan Cengiz Holding, bu projeden vazgeçmiyor. Cengiz Holding’e bağlı Truva Bakır A.Ş. 2012 yılında, maden çalışması yapılacak bölge için Bakanlık tarafından verilen ‘ÇED gerekli değildir’ kararı ile izin aldı. 2019 yılında, Kanadalı Liberty Gold ve Teck Resources’a ait altın bakır madenini 55 milyon dolara satın alan Cengiz Holding, “Halilağa Bakır Ocağı Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme Tesisi ve Atık Depolama Tesisi” projesini hayata geçirmek istiyor. Ancak çevre örgütleri ve yerel halktan gelen tepkiler doğrultusunda, Çanakkale İdari Heyeti’nin hazırladığı bilirkişi raporu, bölgenin ÇED olumlu kararına uygun olmadığını tespit etti. Ardından, 2021 yılında verilen ÇED olumlu kararına karşı Kazdağları Ekoloji Platformu’nun bileşenleri ve bölge halkı, toplam altı kurumsal ve 81 bireysel olmak üzere 87 davacı ile 24 Ağustos tarihinde dava açtı. TEMA Vakfı, Çan Çevre Derneği, Ziraat Mühendisleri Odası ve Çevre Mühendisleri Odası tarafından da başka davalar açıldı. Hala sonuçlanmayan dava sürecine rağmen, Cengiz Holding, ÇED olumlu kararına dayanarak bölgedeki çalışmalara başladı.
BAKANLIK ÇEVREYE VERİLECEK ZARARI GÖRMEZDEN GELDİ
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devam eden davalarla ilgili projeyi nasıl başlatıldığına dair sorduğumuzda, Bakanlık, ÇED raporunu onaylayan 22 kurumun bulunduğunu bildirerek yanıt verdi. “ÇED raporunda 22 kurumun onayı bulunuyor. Bu nedenle bu kurumların görüşleri doğrultusunda bir karar verildi. Devam eden bir yargı süreci mevcut, dava açılmış, yürütme durdurulmuş. Ancak hazırlanan raporlara göre dava reddedilmiş. Temyiz süreci devam ediyor, onu takip ediyoruz” diye ekledi. Ancak 2021 yılında açılan davaların sonuçları, projenin doğal ve kültürel varlıklar üzerinde geri dönüşü olmayan tahribatlara yol açacağı belirtilerek “ÇED Olumlu” kararının iptal edilmesine yol açtı. Bu iptal, Danıştay tarafından itiraz yolu kapalı olacak şekilde de onaylandı. Cengiz Holding, bölgedeki projelerine ruhsat birleştirme ve isim değiştirme yoluyla devam ederek yeni bir ÇED süreci başlatarak olumlu karar aldı. Kazdağları’na sahip çıkan yerel halk ve çevre kuruluşları, 2023 yılında 95 davacı ile bu yeni karara itirazda bulunarak yeniden dava açtı. Bakanlığın 22 kurum onayıyla reddedildiği belirtilen dava ise temyiz yolu ile hala devam ediyor.
1 MİLYON AĞAÇ KATLEDİLECEK
KARAR’a konuşan CHP Milletvekili Özgür Ceylan, projeyi başlatan firmanın raporunda 240 bin ağaç gösterilmesine rağmen, aslında kesilecek ağaç sayısının 1 milyon civarında olduğunu belirtti. Kesim yapılacak alanın bir kısmının köylülere ait orman, tarım alanı ve meralardan oluştuğunu vurguladı. “Cengiz Holding, mevcut bakır madenini ÇED raporları ile büyütmeyi hedefliyor. Firma, 240 bin ağaç kesileceğini belirtiyor ancak 7-8 santimden daha kısa olan ağaçlar ağaç olarak sayılmıyor. 8 santimin altındaki bitki örtüsünün de göz önünde bulundurulması durumunda, kesilecek ağaç sayısının yaklaşık 1 milyon olacağı tahmin ediliyor. Bu, Kazdağları’nda katledilen ağaç sayısının üç katı. Oldukça geniş bir alan ve birçok köyü etkileyen bir durum söz konusu. Yerel halk bunun karşısında duruyor ve orada yaşayan insanlar ortak bir tepki geliştirmişler. Tepkiler nedeniyle birkaç gündür çalışmaların durdurulduğunu öğrendik.
HALKIN SUYU MADENE GİDECEK
ÇED raporu ve firmanın açıklamalarında belirtilen bakır madeni çalışmasının yanı sıra, bölgedeki altın arama çalışmaları da göz önüne alındığında, bu durumun proje kapsamındaki köylerin ve çevredeki köylerin su sıkıntısı çekmesine neden olacağı düşünülüyor. Ceylan, “Bölge halkının kullandığı doğal suyun maden çalışmasına harcanacağı gerçeği var” diye ifade etti. “CHP olarak bu durumu incelemek adına bir kurul oluşturduk. Amacımız kamuoyunun dikkatini buraya çekerek yaşanan katliamı durdurmaktır. Bakır araması adı altında başlatılan bu projede kesinlikle altında arama da yapılacak. Toprak çıkarıldığında maden ayrıştırılmadan bırakılmayacaktır. Proje, köylülerin meralarını ve tarım alanlarını da kapsıyor. Aynı zamanda köyün kullandığı Kocabaş Çayı’nın suyu da madenin hizmetine verilecek. Aldıkları ÇED raporuna göre bunu yapıyorlar ancak mevcut küresel iklim krizi nedeniyle su kaynakları hızla azalmışken, suyun büyük bir kısmının madene verilmesi, bölgedeki köylere ve yakın köylere suyun ulaşmasını engelleyecek ve yerel halkın su kaynağı da azalacaktır. Bu da yerel halk için su problemi yaratacak. Bu durum varken, bu kararın neye göre verildiğini anlamakta zorlanıyoruz. Su kaynaklarının kuruması ihtimali göz ardı ediliyor.
ÇED TOPLANTILARI YAPILMADAN ONAY VERİLİYOR
Kazdağları üzerine yürütülen davalara rağmen, ÇED kararı olumlu olarak kabul edilerek projeler başlatılmış durumda. CHP Milletvekili Ceylan, ÇED raporlarının amacına uygun olarak ilerlemediğini ve bu katliamın ancak kamuoyunun tepkisi ile durdurulabileceğini vurguladı: “Çoğu ÇED kararlarının toplantı yapılmadan alındığı algısı var. Fakat ÇED’in yapılamaması, projenin devam etmesine engel olmuyor. İnceleme Değerlendirme Kurulu toplantısında ÇED yapılamadığına dair bildirim geliyor ama yine de kuruldan karar çıkabiliyor. Eğer ÇED olumsuzsa, proje hemen iptal edilmesi gerekmesine rağmen çoğu projede işleme devam ediyor. Bu durumda orman katliamına ve ağaç kesimine karşı kamuoyunun tepkisi çok önemli. Kamuoyunun tepkisi ve halkın direnci daha önce de benzer süreçleri durdurmuştur. Madencilik yapılacak elbette, ama bunu devlet teşkilatı altında yapmalıyız. Sistem, belli firmaların tekelinde olmamalıdır. Türkiye’de yapılacak madencilik için belirli alanlar korunmalıdır. Buradaki bitki örtüsü ve hayat, maden aramalarından daha değerlidir.
CENGİZ HOLDİNG KAZDAĞLARI, RİZE VE BOYABAT’TA ISRARCI
Cengiz Holding, aldığı tartışmalı ihaleleri dolayısıyla sıkça gündeme gelmekte. Vergi muafiyetleri de yine tartışmalar arasında. Cengiz Holding’in Türkiye’nin birçok yerinde başlattığı projelere karşı bölge halklarının itirazları da önemli. Kazdağları halkının yanı sıra, Arhavi halkı da Cengiz Holding’in karşısında. Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş.’nin Artvin’in Arhavi ve Hopa ilçelerinde başlatacağı sondaj çalışmalarına bölge halkı sert bir şekilde karşı çıkıyor. Cengiz Holding, 2012 yılından bu yana Kazdağları’nda sürdüğü projelerdeki kararlılığını sürdürürken; Rize’de de sıkça itiraza konu olan projelerde de ısrarcı. Rize’nin İkizdere ilçesinde başlattığı çalışmalar, Kazdağları’ndaki çalışmalarda olduğu gibi halk ve çevre örgütlerinin tepkisini artırdı. Yakın zamanda, Cengiz Holding’in Sinop Boyabat’ta bir bakır maden sahası kurma projesi de gündeme geldi. Boyabat bakır maden sahası, holdingin ısrarcı olduğu projelerden biri olarak öne çıkıyor. 2004 yılında, AK Parti döneminde Türkiye’deki tek izabe tesisi, Samsun’daki tesis, devletten özelleştirilerek yalnızca 33 milyon dolara Cengiz İnşaat’a devredilmişti. Cengiz İnşaat, bu alanda Türkiye’de doğal bir tekel haline geldiği ve yapılan ihalelerle ülkedeki tüm bakır maden sahalarını topladığı eleştirileri almaktadır.