Yenidoğan bebekleri, anlaşmalı hastanelere sevk ederek SGK’dan haksız kazanç sağlayan bir çeteye yönelik açılan davanın altıncı duruşması bugün devam etmekte. 10 saatten fazla süren duruşmada sanıklar ifadelerini verdiler. Çetenin lideri Dr. Fırat Sarı, ifadesinde, “Bu davada hakları ihlal edilen birçok insan var. Kendimi insan olarak görmüyorum ama gençler oldukça acımasız. İddianamede hekim kavramı görmezden geliniyor. Sistem, hekimin kontrolü altında. Hemşire arkadaşlar ‘Ben yaptım’ diyorlarmış. Böyle bir şey söz konusu değil,” ifadelerini kullandı. Sarı, “Eğer ben gerçekten vahşi olsaydım, ölüm oranlarım Türkiye ortalamasının altında olurdu,” dedi. “Devletle ilişkiliydim” Büyükçekmece Savcısı Yavuz Engin’in tehditleriyle kamuoyunda bir infial yaşandığını öne süren Sarı, “Benim bahsedildiği gibi bir param yok. Bir gösteriye katıldım ve kısa bir süre tutuklu kaldım. Ölüm oruçları döneminde cezaevindeydim,” dedi. “Örgütten ayrıldıktan sonra devletle ilişkiliydim. Güvenlik güçleriyle görüştüm. FETÖ darbe girişimine kadar birlikte çalıştık,” diyen Sarı, “Her şeyi içtenlikle anlatmak istiyorum. Bir dava stratejisi gütmeyeceğim,” şeklinde konuştu. “Tapelerle yargılanıyoruz” “Ben özel hastaneciliği destekliyorum. İyi işler yapıldı. Ama sonuçta burası bir işletme ve para kazanmak istiyorlar. Bizim işletmelerle yaptığımız sözleşmeler, hizmet ve işbirliği sözleşmesi niteliğindeydi” diyen Sarı, 112 üzerinden usulsüz sevk yapıldığı iddialarını da reddetti. “Sevkler, sistem üzerinden bir tuşla tüm hastanelere eşit şekilde dağıtılır,” ifadesini kullanan Sarı, dosyaya eklenen kayıtlara itiraz ettiğini belirtti. Sarı, “Artık bunun bir anlamı yok ama biz tapelerle yargılanıyoruz. Şu anda kamuya karşı konuşuyorum ve bir filtreleme yapıyorum. Ama özel hayatımızda biraz daha serbestiz. Argo da kullanabiliriz. Tapeler kesilerek dosyaya konulmuş,” diyerek itirazını dile getirdi. “Usulsüzlük yaptık” Çalıştırdıkları hekimlerin maaşları ve sigorta ödemeleriyle ilgili usulsüzlük yaptıklarını kabul eden Sarı, “Eğer bir hekim 100 bin lira alıyorsa, bunun 40 bin lirasını hastane ödüyordu. Kalan 60 bin lirayı sigorta keserek alıp hekime veriyorduk. Bu işlem sigortasına yansıyordu. Burada usulsüz bir işlem yaptık. Bir şirket kurup hekimlere ve hemşirelere küçük ortaklık verecektim ama bu gerçekleşmedi,” dedi. Sarı, birçok hastanenin kapandığını belirterek, sonuçlarının daha sonra anlaşılacağını savundu ve şunları ekledi: “9 hastane kapandı. Buralardan binlerce kişi işsiz kaldı. Bu hastaneler kapandığında ne oldu? Yenidoğan ölümleri mi azaldı? Aksine, bu hastaneler kapandıktan sonra bebek ölüm oranlarının arttığını düşünüyorum. Bir inceleme yapıldığında bu ortaya çıkacaktır.” “Kendimi insan olarak görmüyorum” “Bu davada hakları ihlal edilen çok insan var. Kendimi insan olarak görmüyorum ama gençler çok acımasız. İddianamede hekim kavramı yok sayılıyor. Sistem hekimin kontrolünde. Hemşire arkadaşlar ‘Ben yaptım’ diye açıklamalarda bulunuyorlar. Böyle bir şey mümkün değil,” diyen Sarı, “Eğer ben vahşi olsaydım, ölüm oranlarım Türkiye ortalamasının altında olurdu,” şeklinde konuştu. Çete üyelerine kaç yıl ceza isteniyor? Yenidoğan bebeklerin durumunu olduğundan daha ağır göstererek, kendi istedikleri hastanelere sevk eden çete, iddianameye göre toplamda 10 bebeğin ölümüne sebep oldu. Aynı iddianame, bu yöntemle SGK’dan yüksek ücretler tahsil edildiğini ve hasta yakınlarından fazla para alındığını ortaya koydu. Bu çerçevede suç işleyen sağlık çalışanlarının ve çalıştıkları 9 özel hastanenin ruhsatı iptal edildi. İptal edilen hastaneler arasında Özel Avcılar Hospital, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar ve Özel Silivri Kolan Hospital bulunuyor. Fırat Sarı ve İlker Gönen hakkında “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlarından 10 kez, “resmi belgede sahtecilik” suçundan ise 11 kez olmak üzere toplam 177 yıldan 582 yıl hapis cezası isteniyor. Gıyasattin Mert Özdemir hakkında ise “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi”, “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından 180 yıldan 589 yıla kadar hapis cezası talep edilmektedir.
**YÖK'ten Spor Yöneticiliği Programı için Merkezi Yerleştirme Duyurusu!** Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK), Spor Yöneticiliği Programı'nın tercih edilecek öğrenciler için merkezi yerleştirme sistemine geçişini duyurdu. Bu yeni karar tüm...
Devamını Oku..