Kıbrıs: BM’nin ev sahipliğindeki görüşme çözüm adımı için fırsat yaratabilir mi?
Ayşe Sayın/ BBC Türkçe
Kuzey Kıbrıs lideri Ersin Tatar ve Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis’in, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in öncülüğünde New York’ta düzenlenen gayri resmi akşam yemeği buluşması, Kıbrıs sorununa dair çözüm arayışlarının ilerleyip ilerlemeyeceği açısından dikkate değerdi. Yapılan açıklamalara göre, gayri resmi temasların sürdürülmesi ve yeni sınır kapılarının açılması gündemdeydi. Ancak Kıbrıs Türk toplumunun çözüm konusunda bir ilerleme beklemediği ifade ediliyor. New York dönüşü gazetecilerle sohbet eden Kuzey Kıbrıs lideri Tatar, çözüm ve müzakere konusundaki tutumunun değişmediğini belirtirken, yemekteki atmosferi şu şekilde özetledi: “Kıbrıs 61 yıllık bir sorundur, 56 yıldır da görüşmelere devam edilmektedir. Bu yemekten bir çözüm çıkaramayacağımız belliydi. BM Genel Sekreteri, ‘Yemek menümüz pek güzel değil, ama manzarası hoş’ dedi. Ben de ‘Asıl manzara bizde, Türkevi’ne giderim manzara için’ şeklinde yanıt verdim. Yemekte zaten bir anlaşma yoktu. O ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ dedi, ben ise ‘iki devletli çözüm’ dedim.”
BM Genel Sekreteri Guterres’in ev sahipliğindeki bu gayri resmi görüşmede, “Kıbrıs sorununun çözümü konusunda yeni bir adım atılabilir mi?” sorusu gündeme geldi. Ancak Kuzey Kıbrıs yönetimi, resmi müzakereler için uygun bir zemin oluşmadığını belirtti. BBC Türkçe’nin de bulunduğu bir gazeteci grubuna açıklamalarda bulunan Tatar, Guterres’in de resmi müzakereler için yeterli zemin olmadığını vurguladığını dile getirdi. Tatar, gayri resmi görüşmede iki kesim halklarının yakınlaşması ve yaşamlarının kolaylaştırılması amacıyla çaba gösterilmesi gerektiği önerisinde bulundu ve yeni sınır kapılarının açılması konusunun gündeme geldiğini aktardı.
Tatar, Guterres’in istediği “güven arttırıcı önlemler” çerçevesinde Kıbrıs’ta Türk toplumu olarak çözüm beklediklerini ifade etti. Türk tarafına yönelik izolasyonu eleştirerek, kimsenin yakın bir zamanda çözüm beklememesi gerektiğini vurguladı: “Halkımız 1964’den beri dışlanmışlık ve izolasyon içerisindedir. 1974’den beri yaşadıklarımız da göz ardı edilemez. Bizim futbol takımımız 61 yıldır uluslararası arenada mücadele edemiyor. ‘BM Genel Sekreteri yorgun şekilde Gazze ile mi yoksa Ukrayna ile mi ilgilenecek, yoksa Kıbrıs ile mi?’ diyerek, kimsenin kısa sürede Kıbrıs’ta çözüm olacağını ummaması gerektiğini belirtti.
Kıbrıs meselesinde 4+1 görüşmesi yerine Hristodulidis’in Avrupa Birliği’ni masaya dahil etmek istediğini ifade eden Tatar, “AB’nin bizi görmemesi kendi eksiklikleridir. Siz Kıbrıs’ta iki eşit tarafı bir araya getirmeye çalışıyorsunuz. Bu durumda bizi göz önünde bulundurmaları gerekir. Ancak niyetleri, bizi Güney Kıbrıs’ın alt tarafı haline getirmektir. Rum tarafı, ‘Egemen tek kimlik Kıbrıslı olmaktır’ diyor. Dolayısıyla 1960’ın da gerisine gitmemizi istiyorlar” şeklinde konuştu.
Görüşmenin detaylarıyla ilgili bilgi veren Tatar, Guterres’in 2017’deki iki yıllık resmi müzakerelerin ardından Crans-Montana’da bir sonuç elde edememesinden duyduğu hayal kırıklığını paylaştığını aktardı. Tatar, o dönemde karşı tarafta Nikos Anastasiadis’in müzakereleri yürütmesine rağmen Hristodulidis’in uzlaşmayı engellediğini ifade etti. Bu durumu yemekte de dile getiren Tatar, “BM Genel Sekreteri, Anastasiadis’in masayı devirdiğini belirtti. Ama ben gerçek suçlunun burada olduğunu söyledim. Bir bakıma ‘Crans-Montana’yı çökertti’ yorumunu yaptı. Kimse kısa sürede çözüm beklememeli” dedi.
Tatar, resmi müzakerelerin şu aşamada mümkün görünmediğini, ancak gayri resmi görüşmelerin devam etmesine dair bir öngörüde bulunduklarını, bunun 4+1 formatında yani BM’nin ev sahipliğinde Türk ve Rum tarafları ile garantör ülkeler Türkiye ve Yunanistan’ın katılımıyla olabileceğini aktardı. Tatar, Rum tarafının her türlü masaya İngiltere’yi dahil etme çabasında olduğunu vurguladı: “Biz Kıbrıs Cumhuriyeti içerisinde azınlık durumuna düşemeyiz. Bu saatten sonra teslimiyet anlayışı ile hareket edemeyiz. Örneğin, İngiltere adada egemen bir aktör değil, bu nasıl mümkün olacak? Adalet anlayışınız bu mu? Egemenliğimizi kabul edin, oturup anlaşalım.”