Dünya nüfusunun %65’inden fazlasının birçok ülkede seçimlere katıldığı 2024 yılı, dünya siyasetinde istisnai bir yıl olarak hatırlanacak. Bu, girişimciler ve çalışanlar da dahil olmak üzere toplumun tüm kesimlerinden kritik siyasi değişim taleplerinin ortaya çıktığı bir yıl oldu. Başta küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler) olmak üzere özel sektörün ve işçi sınıfının dile getirdiği ortak kaygı, ülke ekonomisinin yeni yetenekler kazanmasına duyulan ihtiyaçtır. Küresel rekabetin yönlendirdiği dönüşüm baskısı iki temel alanı öne çıkarıyor: Bir yanda dijitalleşme ve yapay zekayı kapsayan ikiz dönüşüm, diğer yanda ise çevresel sürdürülebilirliği, sıfır atık ve net sıfır karbon emisyonunu ön planda tutan yeşil dönüşüm. ve temiz, yenilenebilir enerji kaynaklarının benimsenmesi. Bu dönüşümlerin, dünyanın en büyük 40 ekonomisinin ileriye yönelik rekabetçi konumlarını belirlemede hayati bir rol oynaması bekleniyor.
Bu noktada, üretim faktörlerinin modern küresel rekabetin taleplerine uygun hale getirilecek şekilde yeniden yapılandırılması ve bunların yeni yetenek ve becerilerle donatılması büyük önem taşımaktadır. Önde gelen 40 ekonomi arasında, su, ormanlar, madencilik ve kritik mineraller gibi doğal kaynak varlıklarını, stratejik özerklik ilkesinin rehberliğinde, kendi kendine yeterliliğe doğru yeniden biçimlendirme ve yeniden şekillendirme yönünde gözle görülür bir eğilim var. Fosil enerji kaynaklarına yönelik yeni teknolojilerin benimsenmesi, 2030 ile 2070 yılları arasında aşamalı olarak ortadan kaldırılması planlanan net sıfır karbon hedeflerine ulaşmak için zorunludur. Ayrıca temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verilmesi ve bu kaynakların potansiyelinden yararlanma kapasitesinin artırılması, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması açısından büyük önem taşıyor. Küresel iklim değişikliğiyle mücadele, mevcut su ve biyolojik çeşitlilik kaynaklarının korunması ve geliştirilmesi açısından kritik olmaya devam ediyor.
Emeği güçlendirmek: Dönüşümün anahtarı
Dijital teknolojiler ve yeni nesil enerji atılımları için kritik madenler ve madenler için yeni yetenekler yaratmak da aynı derecede önemlidir. Ancak ikiz ve yeşil dönüşümün en kritik unsurlarından biri yeni yeteneklere sahip işgücüdür.
Bir diğer kritik alan ise Türkiye’deki beyaz ve mavi yakalı işgücünün 21. yüzyılın yeniden tasarlanan rekabet koşullarına karşı etkin eğitimi ve ilk, orta ve yükseköğretimin kazandırılacak yeni yetenekler adına sürekli yeniden yapılandırılması ve tasarlanmasıdır. yeni nesiller. Ayrıca ülkenin eğitim sisteminin ekonomiye yeni girişimciler kazandıracak şekilde tasarlanması da aynı derecede önemlidir. Yeni nesil gençlerden yeni girişimcilerin çıkmaması ve yeni nesillerin riskten kaçınan bir tutum benimsemesi ihtimali, dünyanın önde gelen 40 ülkesinin her biri için önemli bir risktir. Ülkelerin girişimcilik ruhuna yeni yetenekler kazandırılması, girişimciliği teşvik edecek yeni nesil program, strateji, destek ve teşvik modellerinin oluşturulması büyük önem taşıyor.
Bu alanın ulusların ekonomik gücüyle iç içe olduğu inkâr edilemez; bu da bir ülkenin altyapı ve üstyapı kapasitelerinin güçlendirilmesini gerektirir. Ülkenin tarım, sanayi, inşaat ve hizmet sektörlerini geliştirmek, yerli yazılım ve donanım geliştirme yeteneğini güçlendirmek, önümüzdeki zorlu 25 yılda küresel rekabette ön sıralarda yer alması açısından büyük önem taşıyor. Bu bağlamda son yıllarda öne çıkan “iddialı sanayi politikası” kavramı öne çıkıyor.
En iyi 40 ekonomideki vatandaşlar, ülkelerinin küresel gıda, enerji ve tedarik zincirlerinde daha büyük bir etkiye sahip olmasını arzuluyor. Uluslararası kuruluşlar aktif olarak bu gündeme uygun yeni politikalar izliyor. Türkiye önümüzdeki 25 yılda hedeflerini daha da yükselterek rotasını şekillendirmeye hazırlanıyor.