Mehmet Ocaktan: Tek Parti Döneminin 21. Yüzyıl Yansımı
AK Parti, iktidarının ilk on yılı boyunca hukuk, özgürlükler ve kalkınma konularında kayda değer ilerlemeler kaydetmişken, son 8-10 yıl içerisinde sanki bir geminin rotasını kaybetmesi gibi belirsiz bir yolda ilerlemekte. Ne zaman alabora olacağı veya karaya oturacağı ise tamamen muamma. Her yazıda bu durumu dile getirmekten zarar gördüğümün bilincindeyim; fakat 2002 yılında ortaya koyduğu ilkeler ve vaatlerle pek çok kişi bu ülkenin normalleşmesi ve demokratikleşmesi hususunda büyük hayaller kurdu, Türkiye’nin geleceği için yeni umutlar taşıdı. Ancak şu anda yaşanan tablo, hem AK Parti hem de ona destek verenler açısından büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor. AK Parti’yi yönetenlerin bu durumdan pek mutlu olmayacaklarını tahmin ediyorum, ama maalesef bu parti, tek parti döneminin 21. yüzyıl versiyonu haline gelmiş durumda. O dönemde ifade özgürlüğüne yapılan müdahalelerin benzeri, günümüzde de gözlemleniyor ve AK Parti’nin bu süreçten ne kazandığını anlamak oldukça güç.
Artık biliyoruz ki ‘hukuk’ ve ‘adalet’ kavramları bu iktidar için hiçbir anlam ifade etmiyor. Dindar ve muhafazakâr olduklarını her fırsatta vurgulamalarına rağmen, İslam’ın ‘ehliyet-lâkat’ ilkesine de saygı göstermiyorlar. Durum bir hayli dramatik; dine, sadece seçim kazanma aracı olarak bakıyorlar. Eğer iktidar son yıllardaki uygulamalarından dolayı toplumun takdirini bekliyorsa, bunu vermekteyiz! Ancak şu bir gerçek ki, İslam’ın “adaletle hükmedin” önerisine ve ‘lâkat’ ilkesine saygı göstermiyorlar. İnsanların haklarını korumak ve özgürlüklerini güvence altına almak gibi bir kaygıları yok. İyi de, düşük gelirli çocuklarının belediye kreşlerinde ücretsiz eğitim almasıyla neden rahatsız oluyorsunuz?
Bilindiği üzere, Milli Eğitim Bakanlığı, belediyelerin dar gelirli ailelerin çocukları için açtığı kreşlerin kapatılmasını istemiştir. Yaşanan tepkilerin ardından Bakan Yusuf Tekin, “Gönderdiğimiz yazı kreşle alakalı değil, anaokulu ile ilgili” diyerek açıklama yaptı. Bunun üzerine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Resmi yazı burada. İlk satırdan itibaren belediyelerin kreşleri ile ilgili. Resmi yazıya kreş yazıp, ‘ben kreş demedim anaokulu dedim’ demek bu akla mantıklı gelmiyor. Halkı yanıltmayı bırakın” diyerek bakanı resmi belge ile yalanladı.
AK Parti iktidarının içinde bulunduğu bu zor duruma bakar mısınız? İnsanlar ekonomik kriz nedeniyle geçim derdi çekerken, bakanlar sanki başka bir işleri yokmuş gibi kreş kapatma ile uğraşıyor. Yani bu, ‘Ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin’ demeye benziyor. Oysaki Milli Eğitim Bakanı’nın çözmesi gereken birçok sorun var ve eğitim kalitesi oldukça düşük. Kreş kapanmaları ile uğraşan bakan, okulların temizlik sorununu bile henüz çözebilmiş değil.
Açıkçası, bakanların iş bilmezliği nedeniyle AK Parti’nin toplum nezdinde gittikçe daha fazla antipatik hale geldiğini görmek insanı düşündürüyor. Anlaşılan o ki, bakanlarımız halkın ekmek derdine çözüm sunmak yerine, kreş kapatma mestliğiyle övünmeyi daha değerli bir görev olarak görüyorlar. Ancak halk artık AK Parti’ye daha can alıcı sorular sormakta. Mesela, ‘Yeni Doğan Çetesi…’ Bir okuyucu, “Sağlık Bakanı, bu çetenin on yıldır takip edildiğini söylüyor. Bu nasıl bir takip ki bebekler ölüme terk edilmiş?” diyor. Başka bir okuyucu ekliyor, “Bebek ölümlerine neden olan Yeni Doğan Çetesi’ni yakalamak için on yıldır bekleyen iktidar, zor durumdaki ailelerin çocuk kreşlerini kapatmak için hiç zaman kaybetmiyor.”
Maalesef AK Parti, kendi bakanları aracılığıyla kendi ayağına kurşun sıkmaya devam ediyor. Her zamanki gibi hatırlatmayı bir görev bilerek tekrarlıyoruz: Bizim bildiğimiz AK Parti, milletin sorunlarına bu kadar duyarsız olamaz. Bizim tanıdığımız AK Parti, ülkenin sokaklarında çetelerin ve mafyaların kol gezmesine, hukuksuzluğun ve adaletsizliğin olağan hale gelmesine kayıtsız kalamaz. Kim bilir, belki de boşuna bu tür beklentiler içindeyiz, çünkü yeni AK Parti, artık bildiğimiz o AK Parti olma niteliğini yitirmiştir.