Babalarının 1991 yılında kaybından sonra, Emine Sakarya (64) memurluğu sürdürürken, Fevziye Sakarya (60) esnaflık yapmaktaydı.
Ancak, 1997 yılında Emine, köy hayatına dönmeye ve çeltik yetiştirmeyi denemeye karar verdi. Kısa süre içinde bu alanda başarılı olurken, kardeşi Fevziye de ona katıldı ve birlikte tarımsal üretim sürecine devam ettiler. Göstermiş oldukları kararlılık ve azim, köy halkına ilham verme konusunda önemli bir rol oynadı.
Emine Sakarya, çeltik üretmeye başladığı ilk günleri şu sözlerle hatırlıyor: “Babamın vefatından sonra arazimizi bir süre kiraya vermiştim. Memurluk bana sıkıcı gelmeye başladı ve kendi toprağımı işleyebilmek istedim. İlk denememde başarılı olunca üretime devam etmeye karar verdim. Başlangıçta işlerin tamamı insan gücüyle yapılıyordu, bu da zorluklar oluşturuyordu; fakat şimdi teknoloji sayesinde işlerimiz çok daha kolaylaştı.”
Kardeşi Fevziye Sakarya, tarımın geçmişte ne kadar zahmetli olduğuna dikkat çekerek, günümüz makineleşmesinin getirdiği avantajları paylaşıyor: “Eskiden her şey elle yapılırdı; şimdi makineler sayesinde bir haftada tüm hasadı toplayıp depolayabiliyoruz. Herkes, ister erkek ister kadın olsun, bu işi kolaylıkla yapabilir.”
Fevziye, çeltik yetiştirmenin suyun önemi üzerinde durarak, “Çeltik su içinde yetişir; dolayısıyla su kesinlikle gereklidir. Bu iş biraz çamurlu ama sonuçları harika,” diyor. Kardeşler, köyde ve çevresinde saygı gördüklerini ve yaptıkları işin değerinin bilindiğini belirtmektedirler. “En iyi yaptığımız işi yapıyoruz,” diyen Fevziye, gıda üretiminin önemine vurgu yaparak, herkesin bu alana yönelmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Bu iki kız kardeş, köydeki gençler ve diğer kadınlar için birer örnek figür haline gelirken, tarımın yalnızca bir geçim kaynağı değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu da göstermektedirler. Emine ve Fevziye Sakarya’nın hikayesi, doğayla iç içe bir yaşam sürmenin güzelliklerini ve tarımın gücünü gözler önüne seriyor.