Gazeteciliğin duayen isimlerinden Fikret Bila, Millet İttifakı’nın geleceğini masaya yatırdığı bir yazı kaleme aldı. İşte Bila’nın T24’te yayınlanan o yazısı…
CHP ve İyi Parti’de, Cumhur İttifakı’nın beklediği gibi gelişmeler yaşanırsa, bu iktidarın lehine olur ve yerel seçimlerde sonra yükselen iktidar değişikliği olasılığı ve beklentisini düşürür
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi siyasi partileri ittifaklara yöneltti.
İktidar kendi cephesini güçlendirmek için genel seçimlerde siyasi partilerin ittifak yaparak seçimlere girmesini yasallaştırdı.
Doğal olarak Cumhur İttifakı’nın karşısında Millet İttifakı oluştu.
Millet İttifakı, Cumhur İttifakı karşısındaki ilk ve büyük başarısını 31 Mart yerel seçimleri ile 23 Haziran İstanbul yenileme seçimlerinde kazandı.
Millet ittifakı’nın İstanbul seçimlerini açık ara farkla kazanması, yapılacak ilk genel seçimde iktidarı da Millet İttifakı’nın kazanması umut ve beklentisini artırdı.
Cumhur İttifakı’ndan kopuş
Cumhur İttifakı’nı oluşturan AK Parti ve MHP’deki iç sorunlar bu iki partiden kopuşlara neden oldu.
MHP’deki kopuş yerel seçimlerden çok önce gerçekleşti. Meral Akşener’le birlikte MHP’den kopan grup, İyi Parti’yi kurdu ve siyasette kendine yer açmayı başardı. İyi Parti siyasette tutunmakla kalmadı, ittifaklar açısından kilit parti konumuna geldi.
AK Parti’deki kopuş da kökleri daha öncesine dayanmakla birlikte, yerel seçimden sonra gerçekleşti.
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu Gelecek Partisi’ni, uzun süre ekonomiden sorumlu bakan olarak görev yapan Ali Babacan da DEVA Partisi’ni kurdu.
Kuşkusuz MHP’de ve AK Parti’de yaşanan bu kopuşlar Cumhur İttifakı’nı zayıflattı.
Bu gelişmelerle birlikte, kötü ekonomi yönetiminin getirdiği ağır kriz, salgının da etkisiyle işsizliğin rekor düzeye çıkması, temel ürünlerde enflasyonun yükselmesi, doların yükselmesiyle benzine, mazota, doğal gaza sürekli zam yapılması, vatandaşa yüklenen ilave vergiler, aynı şirketlere döviz üzerinden hazine garantisiyle verilen yol, köprü, havaalanı inşaatlarının hazine kaynaklarını yutması, doların yükselişini durdurmak için Merkez Bankası’nın döviz rezervini eritmesi, Türkiye’yi derin bir buhrana sürükledi ve Cumhur İttifakı’nın iktidarını da ciddi biçimde sıkıştırmaya başladı.