Türkiye’nin dünyadaki tehlikeli gidişatları nasıl gördüğünü anlamak için Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) 97. yıl dönümü etkinliğinde yapılan açıklamaları incelemek büyük önem taşıyor.
İşte özeti:
Türkiye, “küresel belirsizlik, asimetrik ve hibrit tehditler” çağında güvenlik politikasını yeni bir boyuta taşıma iradesini ortaya koyuyor.
Etkinlikte konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, küresel güç mücadelesinin ve uluslararası sistemde artan belirsizliğin merkezinde olmanın önemine dikkat çekerek, Türkiye’nin ulusal çıkarları çerçevesinde “etkili bir güç” olarak ortaya çıktığını vurguladı.
Yeni riskleri ve krizleri öngören Erdoğan, Türkiye’nin Suriye, Irak, Karabağ, Libya, Doğu Akdeniz ve Karadeniz’deki aktif rolünü özellikle hatırlattı. Türk lider, ülkenin stratejik özerkliğe kavuştuğunu belirterek “eksen kayması” tartışmasının anlamsızlığını bir kez daha kabul etti.
Erdoğan, 2023 seçim manifestosunun ana teması olan bu yaklaşımı, “İç politika ve dış politikaya ilişkin kararların Türkiye ekseninde alınması” olarak tanımladı. Türkiye’nin dünyada artan belirsizliklerin ve gelecekte yaşanabilecek krizlerin farkına vararak doğru politikalar geliştirebilmesinin sırrı da işte bu bakış açısıdır. Yine bu yaklaşım, ikili ilişkilerin ve ittifakların yeniden değerlendirilmesinden, ulusal kurumların kapasitesinin Türkiye’nin ihtiyaç ve çıkarları doğrultusunda güçlendirilmesine kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor.
Güvenlik yapısının Erdoğan’ın liderliğinde işbirliği yapma ve koordineli bir şekilde faaliyet gösterme yeteneği, Ankara’nın sert gücü başarılı bir şekilde kullanmasının arkasındaki itici güç olmuştur. MİT bu şekilde daha “sivil” hale geldi ve eski başkanı Hakan Fidan 2010’dan bu yana yetki, yetenek ve kapasitesini elden geçirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın terör ve casusluk, düzensiz göç, radikalleşme, organize suç, yabancı düşmanlığı ve İslamofobiyi yeni ortaya çıkan tehditler olarak tanımlaması özellikle dikkat çekti. Aynı zamanda yabancı hükümetlere özellikle İsrail odaklı çarpıcı bir mesaj verdi: Türkiye’de faaliyet göstermeyi aklınızdan bile geçirmeyin.
Kamu diplomasisinde yeni dönem
MİT’in kuruluşunun 97. yıl dönümü nedeniyle düzenlenen tören, kamu diplomasisi açısından yeni bir dönemin başlangıcı oldu. MIT Müzesi’nin açılışı, Batı’daki aşırı sağ hareketlere ilişkin bir raporun yayımlanması, MIT arşivinden seçme eserlerin kamuoyuna açıklanması kararı ve MIT Akademi’nin kurulması bu sonucu destekliyor.
Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politika Kurulu Başkan Vekili olarak görev yaptığı süre boyunca birlikte çalışma şerefine eriştiğim MİT Müdürü İbrahim Kalın’ın konuşması, teşkilatın stratejik öngörüleri ve yöneticisinin stratejik zihniyeti hakkında fikir verdi.
“Küresel belirsizlik ve hibrit tehditler çağına” hazırlanmak için “sürekli yeni yetenekler geliştirmenin” gerekliliğini vurgulayan Kalın, uluslararası toplumun mevcut gidişatına ilişkin kapsamlı bir stratejik değerlendirme yaptı.
O konuşmanın tüm bölümlerini burada ele almak imkansız olsa da bazı önemli noktalar şöyleydi:
– Çok boyutlu ve çok kutuplu düşünmek çağın gereğidir.
– ABD öncülüğündeki tek kutuplu düzene karşı yeni güç merkezleri ve ittifaklar kuracak ve sürdürecek çeşitli yapılar henüz ortaya çıkmadı. Bu da dünyada çoğul ve parçalı bir yapının ortaya çıkmasına neden oluyor.
– Ukrayna’da devam eden Rusya ile Batı arasındaki çatışma, Çin ile Batı arasındaki kaçınılmaz çatışmayı ortadan kaldırmıyor, yalnızca geciktiriyor. Gerekli önlemler zamanında alınmazsa bu çatışma küresel siyasi ve ekonomik sistemi ciddi şekilde etkileyecektir.
– İmam Gazali’nin bin yıl önce formüle ettiği şu prensip bugün de geçerliliğini koruyor: Çizgiyi aşan, zıddına dönüşür. Başkalarının haklarına tecavüz ederek doğal sınırlarını aşan her güç, oyuncu ve politika kendi sonunu hazırlamaya başladı bile.
– Etnosentrizm Batı merkezli kavramların alternatifi değildir ve olmamalıdır.
– Yönü ve derinliği ne olursa olsun, gelecekteki tüm küresel düzen arayışları, mevcut ittifaklar ve iş birliği modelleri üzerinde dönüştürücü bir etkiye sahip olacaktır. Bu süreçte sorumluluk almaktan kaçınmayan aktif ve ilkeli oyuncular belirleyici rol oynayacak.
Not: Milli İstihbarat Akademisi başkanlığına atanan Profesör Talha Köse’yi canı gönülden tebrik ediyorum.