Deprem uzmanı profesör Ramazan Özçelik, “Deprem şartnamemizde 25 birimden daha düşük betona izin verilmezken, yıkılan binalarda muhtemelen 5 ila 10 birim civarında” sözleriyle dikkat çekti.
Prof. Dr. Ramazan Özçelik, Kahramanmaraş merkezli iki depremin ağır hasarlarına dikkat çekti. Prof. Dr. Özçelik, yıkılan binaların büyük bölümünün 1998’den önce yapılan binalar olduğunu söyleyerek, “Bu yapılarımızdaki beton ve demir miktarı yetersiz. Deprem şartnamemizde 25 birimden daha düşük betona izin verilmezken, yıkılan binalarda muhtemelen 5 ila 10 birim civarında” dedi ve ekledi: Bugün Doğu Anadolu Fay Hattı’nda meydana gelen deprem, yarın başka bir fay hattında meydana gelebilir.
Dün ilk olarak Kahramanmaraş Pazarcık ve sonrasında Elbistan ilçelerinde meydana gelen 7.7 ve 7.6 şiddetindeki depremin hasarları saatler geçtikçe gün yüzüne çıkıyor.
Depremlerden 10 il etkilenirken binlerce bina yıkıldı. Ve binlerce vatandaş ise hala enkaz altında kurtarılmayı bekliyor. Gelen artçılarla birlikte de hasar görmüş binalar da yıkılmaya devam ediyor.
Konu ile ilgili olarak uzman isimlerden de açıklamalar geliyor. Akdeniz Üniversitesi Deprem Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ramazan Özçelik, Türkiye’nin deprem kuşağı üzerinde olan bir bölge olduğunu her an başka bir noktasında da deprem olabileceğini söyledi. Prof. Dr. Özçelik, “Bugün Doğu Anadolu Fay Hattı’nda meydana gelen deprem, yarın başka bir fay hattında meydana gelebilir. Nüfusumuzun da büyük bir kısmı deprem kuşağı olan bölgelerde yaşıyor. Deprem bizim hayatımızda rüzgar, yağmur, kar gibi bir gerçek” ifadelerini kullandı.
‘YERİNİ BULMAYA ÇALIŞIYOR’
Depremlerin nerede yaşanabileceğini çalışmaları sonuçlarında tahmin edebildiklerini belirten Özçelik, “Van’ı nokta olarak alırsak Karadeniz’e paralel bir şekilde İstanbul’a uzanan, Hatay’a doğru uzanan bir fay bölgemiz var. Ege bölgesi yine deprem tehlikesiyle karşı karşıya. Bu fay bölgesindeki illerin tamamı deprem tehlikesi ile karşı karşıya. Bu bölgelerde deprem olacağını biliyor, büyüklüğünü az çok hesaplayabiliyoruz. Sadece ne zaman meydana geleceğini bilmiyoruz. Biz hep ‘yarın deprem olacak gibi davranmalıyız’ diyoruz” diye konuştu.
‘BETON VE DEMİR MİKTARI YETERSİZ’
Herhangi bir bina yapılırken deprem yönetmeliği kullanıldığını söyleyen Prof. Dr. Özçelik, “Yönetmelikteki en kapsamlı değişiklik 1998 yılında meydana geldi. O şartnameyi kullanmayı fırsat bulamadan 1999 depremi yaşandı. Problemimiz 1998’deki şartname kullanılmadan yapılan binalar. Bugün yıkılan binaların büyük bölümü 1998 öncesi yapılan binalar. Bu yapılarımızdaki beton ve demir miktarının yetersiz olmasından yıkımlar gerçekleşiyor. Deprem şartnamemizde 25 birimden daha düşük betona izin verilmezken, yıkılan binalarda muhtemelen 5 ila 10 birim civarında” dedi.
‘AZ ÇOK TAHMİN EDEBİLİYORUZ’
Depremdeki yıkımlarda en büyük sorunun eski binalar olduğunu belirten Prof. Dr. Özçelik, şunları söyledi:
“Dayanıklı bina inşa etmede bir problemimiz yok, problemimiz eski binalar. Binanızın iskanı bu tarihten önce alındıysa yıkım tehlikesi altında kalabilirsiniz. Bu yapılar ile ilgili çok acil bir şekilde müdahale gerekiyor. Bu konularda belediyelere çok büyük görev düşüyor. Yapılan ölçüm ve araştırmalar sayesinde depremlerin az çok nerelerde olacağını tahmin edebiliyoruz. Bugün AFAD’ın sayfasına girdiğinizde oturduğunuz konumun depremselliği konusunda tehlikenin ne seviyede olduğunu görülebiliyor.”