Netflix’in Ölülerin Kadını Dizisi Gerçek Bir Hikayeye Mi Dayanıyor? Konusu ve oyuncuları kimlerdir? Netflix’in Ölüm Maçı “Woman of the Dead” (“Totenfrau” olarak da bilinir), Benito Mueller, Wolfgang Mueller ve Barbara Stepansky tarafından yaratılan bir Avusturya-Alman gerilim dizisidir. Suç drama dizisi, bir kayak merkezinde cenaze evi işleten bir kadın olan Brünhilde Blum’un etrafında dönüyor. Ancak Blum, kocası Mark bir vur-kaç olayında ölünce yıkılır. Kapatmaya çalışan Blum, Mark’ın ölümüyle bağlantılı karmaşık bir sırlar ve yalanlar zincirini keşfeder. Bir kadının kocasının ölümüne cevaplar araması yoluyla dizinin olgun temaları göz önüne alındığında, sürükleyici anlatım bir gerçekçilik izlenimi bırakıyor. ‘Woman of the Dead’in gerçek bir hikayeye dayanıp dayanmadığını merak ediyorsanız, bilmeniz gereken her şey burada!
Death Match Gerçek Bir Hikaye mi?
Hayır, ‘Woman of the Dead’ gerçek bir hikayeye dayanmıyor. Dizi, yazar Bernhard Aichner’in Alman romanı ‘Totenfrau’dan uyarlanmıştır. Kitap ilk olarak 2014 yılında Almanca olarak yayınlandı ve daha sonra diğer dillere çevrildi. İngilizce olarak ‘Woman of the Dead’ adıyla yayınlandı. Aichner kariyerine fotoğrafçı olarak başladı ve ilk yazı çalışmasını 2000 yılında kısa öykülerden oluşan ‘Babalon’ adıyla yayınladı. ‘Totenfrau’, yazarın evrensel olarak beğenilen eserlerinden biridir ve Aichner, hikayeyi bir roman üçlemesine genişletti.
Bir röportajda Aichner, hikaye fikrinin ölüm ve fanilik temalarını keşfetme arzusundan geldiğini belirtti. Aichner, hayatında isteyerek ve istemeyerek ölümle uğraştığını açıkladı. Sonuç olarak, aynı anda hem büyülenmiş hem de ölümden korkmuştu. Bu nedenle ölüm, yazılarının ana temasıdır ve romanda bir cenaze evinde cenaze görevlisi olarak çalışan ve kocasının ölümüyle ilgilenen Blum aracılığıyla belirgindir.
Aichner kitabı yazarken ölüm ve onun insanları nasıl etkilediği hakkında daha fazla şey keşfetmeye karar verdi. Bu nedenle, bir cenaze evinde staj yaptı ve bu deneyimin ölüm korkusunu azaltmasına yardımcı olduğunu açıkladı. Cenaze evindeki süreç ilk başta korkutucu ve doğal görünmese de, Aichner kısa sürede buna alıştı. Aichner’ın stajı muhtemelen Blum’un kitaptaki tasviri, özellikle de etrafındaki ölümlere karşı duyguları ve çeşitli tepkileri hakkında bilgi vermeye yardımcı oldu.
Kitaptaki bir diğer ortak tema da kötülük. Aichner, Blum’un hikayesi aracılığıyla her insanın içindeki kötülük kavramını araştırıyor. Kötülüğün herkesin içinde barınması fikrinin korkutucu ve merak uyandırıcı olduğunu ve kötülüğün genellikle her an kontrolü ele geçirebileceğini açıkladı. Aynı şey, hikayenin dini alt metne yaptığı vurguda ve belirli karakterlerin zorluklar karşısında yaptığı seçimlerde de belirgindir. Sonuç olarak, birkaç karakter tarafından işlenen suçların arkasındaki motivasyonları anladığımız için hikaye ahlaki açıdan karmaşık ve gerçeklere dayalı hale geliyor.
‘Woman of the Dead’ televizyon için Benito Mueller, Wolfgang Mueller ve Barbara Stepansky tarafından uyarlandı. Televizyon uyarlaması esas olarak kitabın olay örgüsünü takip ederken, kaynak malzemede bazı kozmetik değişiklikler yapıyor. Kitapta Blum’un cenaze evi Innsbruck’ta, ancak TV dizisi burayı Tirol dağlarına yerleştiriyor. Benzer şekilde kitap tadında romanda Blum’un iki kızı olurken, dizide bir kızı ve bir oğlu var.
Yukarıda belirtilen değişiklikler genel olay örgüsünü etkilemez ve ‘Woman of the Dead’i Aichner’ın romanının çoğunlukla sadık bir uyarlaması yapar. Ne de olsa ‘Woman of the Dead’ gerçek bir hikayeye dayanmıyor. Bir kişinin ölümle olan ilişkisini inceleyen kurgusal bir hikayedir. Ayrıca ölüm, fanilik ve kötülük temalarını ve bunların bir kişinin ahlakını nasıl etkilediğini araştırıyor. Bu temalara karakter odaklı yaklaşım göz önüne alındığında, anlatı, kurgusal olmasına rağmen bir gerçekçilik duygusu yayıyor.
Devamını Okuyun: Netflix’in Ölüm Karısı Nerede Çekildi?
yönetici