Sosyal medyada yaptığı yayınlarla geniş kitlelerin dikkatini çekmeyi sürdüren ünlü gazeteci Nevşin Mengü, Youtube kanalında yayınladığı videosunda köpek eğitmeni Çağrı Aracı’yı konuk ederken, gündemde yer alan başıboş köpek konusunda Aracı çarpıcı ifadeler kullandı.
Köpekler diplomasiyi iyi bilirler!
Gazeteci Nevşin Mengü’nün programında son dönemde gündem sokak hayvanları tartışmasına ilişkin olarak köpek eğitmeni Çağrı Aracı’nın, köpeğin saldırı riski düşürmek için yapılabilecekleri sıraladı. Türkiye’de başıboş köpeklerle ilgili Nevşin Mengü’nün Youtube kanalına konuk olan Köpek Eğitmeni Çağrı Aracı dikkat çeken ifadeler kullandı. Köpeğin olduğu yerden geçerken köpekten “izin alınması” gerektiğini belirten Aracı’nın sözleri çok konuşuldu. Köpekten korkanlarla ilgili öneride bulunan Aracı, “Bilgisizlik korkuyu yanında taşıyor ve bir an da çözülecek bir durum değil. Sayı çok yüksek fakat atılacak bu adımla sorunun yavaş yavaş bir fırsata dönüşecek” dedi.
Köpeklerle iletişimin bir yolu olduğunu ifade eden Aracı, şunları söyledi:
“Köpekler iletişimi ön planda tutarlar ve diş kullanmak istedikleri, yapmaya çalıştıkları en son şey. Diplomasiyi iyi bilirler diyebiliriz doğuştan gelen bir yetenekle ki o yüzden de bu kadar adapte binlerce köpekle yaşayabiliyoruz hâlâ. O zaman ne yapacağız? Onların bulundukları yerlerden geçmek için bir izin alma yöntemi var. Bir köpekle onun beden dilini bilip, uzmanı olmana gerek olmadan, bir köpekle yaşamana bile gerek kalmadan basit bir izin alma yöntemi var. Bir köpekle göz göze geldiğimizde takip edeceğimiz birkaç hareket sırası; ‘Çağrı bunu öğrenmek zorunda mıyız?’. Bunu şöyle değerlendirebiliriz; karşıdan karşıya geçerken yaptığımız basit bir hareket var değil mi? Sağımıza, solumuza bakıyoruz sonra geçiyoruz. Nasıl bu temel bir trafik iletişim kuralıyken, bunu da arabaları da düzeltiyorum; köpekleri de araba gibi düşünelim. Karşılaştığımız bir köpeğin bize saldırma ihtimalini yüzde 90 sıfıra indirmek mümkün değil belki ama yüzde 90 engelleyebiliriz. Hayatını kaybeden kişiler hayatını kaybetmeyebilir ve bu binlerce insan tarafından şu an uygulanan bir yöntem. Bir gün belki bunun uygulamasını yaparım. Bir köpek yaşadığı sokakta, mahallede yani orman diyelim değil mi? Öyle görüyor çünkü şehirde yaşadığından bihaber. Bu ormanın yerlisi yani oranın hancısı. Bizse yolcu… Köpek öyle düşünüyor çünkü orası onun yaşam merkezi, uyuduğu araba kenarları var. Güvendiği, bir sürü merkez olarak belirlediği çöp tenekesinin arkası veya apartmanın içleri var. Kuytu, köşeler, ormanda ağaç kavukları gibi düşünelim. Yoldan geçen arabalar da, insanlar da değişkenler. Demekki köpeğin oranın hancısı olduğunu kabul edeceğiz. ‘Buranın sahibi’ gibi yüceltme olarak algılanmamalı. Evet orada yaşayan bir varlık. Biz de orada yaşamıyoruz, biz de oradan geçeceğiz. Biz de yolcuyuz. Hancı ve yolcu denklemini kurduk.
Peki o zaman ne yapacağız? Oradan geçerken köpekten izin alacağız. İzin alma yöntemi de aynı bir köpeğin yaptığı gibi saygılı ve hareket sıralarıyla, konuşmadan. Yürüyoruz, bir köpekle karşılaştık, köpeği gördüğümüz anda göz teması kurduğumuz anda olduğumuz yerde kıpırdamadan duracağız. Peki neyi bekliyoruz? Köpekten minicik bir hareket, kulağının oynaması, kafayı çevirmesi, yere bakması, gözümüzün yakalayabildiği minicik bir hareket.
Buna köpekle iletişim ve hareket sırası vermek denir. Ve bu köpeğe eğer Türkçe konuşuyor olsaydık şunu demiş olduk: “Seni gördüm köpek. Sana tehdit değilim. Sen de bana tehdit değilsin. Çünkü kaçmıyorum, bağırmıyorum, sana yaklaşmıyorum, sevmeye çalışmıyorum”. Bundan sonra köpeğin yapacağı o minicik hareket de şu demek: “Tamam, ben de seni gördüm. Yoluna devam edebilirsin”. Sonra bu hareketi aldığımız gibi köpeğe hiç bakmadan sanki o yokmuş gibi yolumuza devam edeceğiz. Bunun nasıl çalıştığını deneyimlemenizi çok isterim.”
Yayının tamamı için;