Öz Finans-İş Genel Başkanı Ahmet Eroğlu, gelir vergisi tarife basamakları ve oranlarının çalışanların lehine düzenlenmemesine ilişkin bir kaleme aldı.
Banka çalışanı Yetkili Yönetmen ve Banko Asistanı çalışanların maaşlarını rakamlar ile kıyaslayarak vergiler dolayısıyla hiçbir çalışanın istenilen seviyede maaş alamadığını belirten Eroğlu, konunun çözümünü isteyen bir yazı kaleme aldı. Genel Başkan Eroğlu, HAK-İŞ Konfederasyonunun sorunu çözümü için yaptığı çalışmaları ise desteklediklerini bildirdi.
Genel Başkanımız Sayın Ahmet Eroğlu’nun yazısı şöyle;
Genel olarak bütün ücret geliri elde edenlerin sorunu olmakla beraber biz banka çalışanlarının gelir vergisi nedeniyle yılbaşında aldığımız maaşlarımızla yılsonunda aldığımız maaşlarımız arasında uçurum oluşmaktadır.
Bir kamu bankası çalışanı, müdür hariç, bir yıl içerisinde en yüksek ve en düşük ne kadar maaş almakta diye sorulduğunda; durum şu şekilde gözükmektedir:
Yönetmen yetkili: Unvan ve Pozisyon ücret = 21 Bin TL, Bu ücret üzerinden 4 ikramiye ve Nisan ayı sonunda 3 ek İkramiye ve yılda bir kez de bir maaş performans almış olsun (net rakamlar yerine yuvarlama yapılmıştır)
21 Bin Lira x 12 = 252 Bin Lira
4 x 21 Bin Lira = 84 Bin Lira
3 x 21 Bin Lira = 63 Bin Lira
1 x 21 Bin Lira = 21 Bin Lira olmak üzere, bu dört meblağ toplanarak = 420 Bin lira ve 12’e bölünce de 35 Bin lira bulunarak, yönetmen bir arkadaşımızın ortalama ücretinin aylık 35 Bin Lira olduğu;
Banko Asistanı: Unvan ve pozisyon ücreti = 10 Bin Lira, bu Brüt Maaş üzerinden 4 İkramiye, Nisan ayı sonunda 3 ek İkramiye ve yılda bir kez de bir maaş performans almış olsun.
10 Bin Lira x 12 = 120 Bin Lira
4 x 10 Bin Lira = 40 Bin Lira
3 x 10 Bin Lira = 30 Bin Lira
1 x 10 Bin Lira = 10 Bin Lira olmak üzere, bu dört meblağ toplanarak = 200 Bin Lira ve 12’e bölünce de 16 bin 660 Lira bulunarak, Banko Asistanı bir arkadaşımızın ortalama ücretinin aylık 16 Bin 660 Lira olduğu gözükmektedir.
Yukarıda arz edilen en az ve en yüksek maaş alan 2 Unvan grubundaki arkadaşımızın da aldıkları kabul edilen maaşları, birinin 35 bin ve diğerinin 16 bin 600 Lira gözükmesine rağmen, 1 Kasım 2022 tarihinde ellerine geçen para;
Yönetmen Arkadaşımızın 12 bin 200 Lira ve Banko Asistanı Arkadaşımızın ise 7 bin 200 Liradır.
Bu arada, bağlı oldukları sosyal güvenlik sistemine göre de kesintiler farklılık göstermektedir. Ancak sadece SGK işveren kesintisi, brüt maaşın Yüzde 22,5’i ve çalışan tarafından da brüt maaşının Yüzde 15’i kadar kesinti yapılmaktadır. Bu oran sabit olmakla birlikte, yapılan her ödemeden bu oranda hem İşçi hem de İşveren tarafından ilgili kuruma ödeme yapılmaktadır.
Ancak esas problem, Bordroya yansıyan gelire yani maaşa uygulanan gelir vergisinin hareketliliğinden kaynaklanmaktadır.
Şöyle ki; Yılbaşında, bordroda yazan toplam brüt gelirden, asgari ücrete denk gelen kısmı vergiden muaf tutularak, geriye kalan kısım üzerinden de en alt dilime uygulanan gelir vergisi oranında kesinti yapılarak maaş ödenmektedir. Banka çalışanları, MAAŞ, İKRAMİYE, EK İKRAMİYE ve hak etikleri taktirde de PERFORMANS PRİMİ ödemesi almaktadırlar.
Asgari ücret kadarlık gelirden vergi alınmamakla birlikte, kümülatif vergiye tabi matrah hesabına dahil edilmekte ve hal böyle olunca da, bankalarda çalışan en alt Unvan grubundaki arkadaşlarımız bile 4. (NİSAN) ayda bir üst vergi diliminden vergi ödemek durumunda kalmaktadırlar.
Öz Sağlık-İş’ten 3 Bakana EYT mektubu
Yönetmen yetkili Unvanındaki arkadaşlarımız ise 3. (MART) ayda YÜZDE 20’lik ve 4. (NİSAN) ayda da YÜZDE 27’lik vergi dilimine geçmiş olmaktadırlar. Yılın son üç ayında ise, brüt maaş yılbaşındaki ile aynı gözükse de, en alt Unvandaki Arkadaşlarımız YÜZDE 27 ve Yönetmen Arkadaşlarımız da YÜZDE 35’lik vergi dilimine girmektedirler. Bu durumda ise, bir Yönetmen Arkadaşımızın, enflasyon ve fiyatlar genel seviyesindeki artış hariç, sadece gelir vergisi diliminden dolayı maaşında YÜZDE 20’lik bir azalış ortaya çıkmaktadır.
Konfederasyonumuz HAK-İŞ Genel Başkanı Sayın Mahmut Arslan tarafından çeşitli platformlarda dile getirilen, Sayın Bakanlarımıza ve Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edilen, “Ya temel giderlerin, ücret geliri elde edenler için gelir vergisi matrahından düşülmesi, Ya ücretlerden alınan gelir vergisinin tamamen sıfırlanması Ya da ücret vergilerinin YÜZDE 10 gibi bir orana sabitlenmesi çalışması” kıymetli bir kazanım olacaktır. Sadece bu çalışmanın olumlu sonuçlanması bile ücretlilerin öncelikle yılbaşında aldıkları maaş ile yılsonunda aldıkları maaş kayıpları önlenmiş olacak ve her hangi bir üret artışı yapılmadan bile ücretlerde artış anlamına gelecektir.