Kaynak: Getty Images Yazan: Caroline Hawley Unvan: BBC News 4 saat önce İran’ın ruhani lideri Ayetullah Ali Hamaney’in posterleri, kırılmış camlar ve ayaklar altındaki parçalanmış bayraklar arasında yırtılmış bir şekilde duruyor. Şam’daki İran büyükelçiliğinin bahçesinde, Lübnan Hizbullah hareketinin eski lideri Hasan Nasrallah’ın yırtılmış fotoğrafları da yer alıyor. Büyükeliliğin dış cephesindeki süslü turkuaz fayanslar hâlâ sağlam durumda. Ancak, suikast sonucu öldürülen Devrim Muhafızları komutanı Kasım Süleymani’nin parçalanmış posteri, Esad’ın devrilmesiyle birlikte yaşanan bir dizi zararı hatırlatıyor. Süleymani, Trump’ın onayıyla Tahran’da suikaste uğramıştı. Yaralarını sarma çabasında olan İran İslam Cumhuriyeti, yeni bir Donald Trump başkanlığı dönemine yaklaşırken daha sert bir tutum mu seçecek yoksa Batı ile müzakerelerin yolunu mu tercih edecek? Suriye’de HTŞ’nin çağrısıyla birçok kentte Esad’ın devrilmesi kutlandı. İranlı yetkililere göre, Tahran İsrail’e ‘dudak uçuklatan’ bir yanıt vermeyi planlıyor. Hamaney, Esad’ın devrilmesinin ardından yaptığı ilk konuşmasında stratejik yenilgiye cesaretle karşılık vererek, İran’ın “güçlü ve kudretli” olduğunu ve “daha da güçleneceğini” öne sürdü. Hamas, Hizbullah, Yemen’deki Husiler ve Irak Şii milislerini içeren İran liderliğindeki “direniş” ittifakının, İsrail’e karşı daha da güçleneceğini savundu. Hamaney, “Ne kadar baskı uygularsanız, direniş o kadar güçlenir. Ne kadar çok suç işlerseniz, o kadar kararlı hale gelir ve ona karşı ne kadar çok mücadele ederseniz, o kadar genişler” dedi. Ancak 7 Ekim 2023’te İsrail’de gerçekleşen ve Tahran’ın alkışladığı Hamas saldırısı sonrası durumlar hızlı bir şekilde değişiyor. İran’da 1989’dan beri nihai otorite olan 85 yaşındaki Hamaney, halef belirleme zorluğuyla da yüzleşiyor. İsrail’in misillemeleri, Orta Doğu’da yeni bir durum yaratırken, İran bu gelişmelerle başa çıkmakta zorlanıyor. ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Orta Doğu’daki durumu “Tüm domino taşları düşüyor” şeklinde tanımlıyor: “İran’ın Direniş Ekseni, İsrail saldırılarıyla paramparça olurken, Suriye’de gerçekleşen olaylarla da dağılmış durumda. Tahran’ın Yemen’deki Husiler dışında bölgede gerçek bir müttefiki kalmadı.” İran, komşu Irak’taki milis güçlere destek verse de Jeffrey, Tahran’ın durumunu “Bölgesel hakimiyetin görülmemiş çöküşü” olarak değerlendiriyor. Esad, son olarak 1 Aralık’ta İran Dışişleri Bakanı ile yaptığı bir toplantıda kamuoyuna görüntü verdi. Bu görüşmede isyancıları “ezeceğine” dair sözler verdi. Ancak Esad, bu açıklamadan bir hafta sonra Rusya’ya kaçtı. İran’ın Suriye büyükelçisi Hüseyin Akbari, Esad’ı “Direniş Ekseninin ön cephesi” olarak tanımlıyordu. Ancak rejimin son dönemlerinde, Esad güçlerinin aniden çöküşü karşısında, zayıflayan İran, onun için savaşmada hevesli olmadı. Kısa sürede “Direniş Ekseni”nde yer alan, İran dışındaki tek devlet de zincirden koptu. İran, Orta Doğu’daki birçok çatışmada niçin yer alıyor? İran, bölgesel nüfuzunu güçlendirmek ve İsrail saldırılarına karşı caydırıcılık sağlamak için on yıllar boyunca bir milis ağı kurmaya çalışıyor. Bu çaba, 1979’daki İslam Devrimi’ne kadar uzanıyor. Devrim sonrası Irak savaşında Beşar Esad’ın babası Hafız Esad, İran’ı destekliyordu. Tahran’daki Şii din adamları ile Alevi Esad ailesi arasındaki ittifak, İran’ın ağırlıklı olarak Sünni olan Orta Doğu’daki güç dengesini sağlamlaştırmasına yardımcı oldu. İran, Lübnan’daki müttefiki Hizbullah’a ve bölgede bulunan diğer silahlı gruplara yardım edebilmek için Suriye’ye ihtiyaç duyuyordu. Daha önce de Esad’ın yardımına koşan İran, 2011’de başlayan Suriye iç savaşı sonrasında Esad’a savaşçı, yakıt ve silah desteği sağladı. Suriye’de görev yapan iki binin üzerinde İran askeri ve generali, görünüşte “askeri danışman” olarak görev yaparken hayatını kaybetti. Chatham House’un Orta Doğu ve Kuzey Afrika programı direktörü Dr. Sanam Vakil, Tahran yönetiminin 2011 yılından bu yana Suriye’ye harcadığı miktarın “30 ila 50 milyar dolar arasında” olduğunu belirtiyor. Suriye’deki gelişmelerle birlikte, İran’ın gelecekte Hizbullah ve diğer muhtemel müttefiklerine destek göndermeyi denemesi zor görünüyor. Dr. Vakil, Direniş Ekseni stratejisinin “açıkça başarısız olduğunu” ifade ediyor. İran’ın atacağı bir sonraki adımları, yalnızca Esad’ın düşüşü değil, aynı zamanda İsrail ile olan çatışmaların getirdiği hasar belirleyecek. İran’ın Ekim ayında İsrail’e fırlattığı balistik füzeler, savunma sistemleri tarafından imha edildi. İsrail’in karşı saldırıları ise İran’ın hava savunma sistemlerine ve füze üretim kapasitesine ciddi zarar verdi. Jeffrey, İran’ın füze tehdidinin “kağıttan kaplan olduğu kanıtlandı” diyor. Hamas lideri İsmail Haniye’nin Temmuz ayında Tahran’da öldürülmesi de İran için derin bir utanç kaynağı oldu. Ülkenin geleceği ne olacak? İran’ın en büyük önceliği varlığını sürdürebilmek olacak. Orta Doğu uzmanı Dr. Vakil, Tahran yönetiminin, “Direniş Ekseninden geriye kalanları güçlendirmeye çalışacağını” ve olası Trump baskısına dayanabilmek amacıyla “bölgesel bağlara yeniden yatırım yapacağını” öngörüyor. Dennis Horak, Kanada’nın maslahatgüzarı olarak İran’da üç yılı aşkın bir süre geçiren bir diplomat. Horak, İran rejiminin sarsıntılara karşı dayanıklı olduğunu ve ellerinde kullanabilecekleri birçok kozun bulunduğunu savunuyor. Horak, bir çatışma durumunda Tahran’ın Körfez ülkelerine karşı ciddi bir ateş gücüne sahip olduğunu belirtirken, “İran’ın kağıttan kaplan olarak görülmemesi gerektiğine” dikkat çekiyor. Dr. Sanam Vakil, “İran, esas olarak Direniş Eksenine dayanan savunma doktrinini kesinlikle yeniden değerlendirecek” yorumunda bulunuyor ve ekliyor: “Ayrıca nükleer programını gözden geçirecek ve rejime daha fazla güvenlik sağlaması için daha fazla yatırım yapmanın gerekli olup olmayacağına karar verecek.” Nükleer potansiyel. İran, nükleer programının tamamen barışçıl olduğunu savunuyor. Ancak ülkenin nükleer programı, 2015 yılında Donald Trump’ın bir uluslararası anlaşmadan çekilmesinin ardından önemli ölçüde ilerledi. Resmi adı Ortak Kapsamlı Eylem Planı olan anlaşmaya göre, İran uranyum zenginleştirdiği santrifüjlerden bazılarını azaltma taahhüdünde bulunmuştu. Anlaşma gereği İran’ın uranyumu %3,67’ye kadar saflaştırmasına izin veriliyordu ve bu oran, ticari nükleer santrallerde yakıt olarak kullanılabiliyordu. Ancak, BM’ye bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, İran’ın uranyum zenginleştirme oranını yüzde 60’a yükselttiğini açıkladı. Bir nükleer bomba için gereken uranyum zenginleştirilmiş olmalı ve bu oran %90 veya daha fazlası olmalıdır. İran, uranyum zenginleştirme programını yaptırımlara karşı misilleme olarak sürdürdüğünü ifade ediyor. Royal United Services Institute (RUSI) nükleer yayılma konusunda uzman olan Darya Dolzikova, İran’ın nükleer programının 2015’tekinden tamamen farklı bir noktada olduğunu belirtiyor ve durumu “Gerçekten endişe verici bir tablo” olarak tanımlıyor. Uzmanlar, İran’ın karar verdiği takdirde yaklaşık bir hafta içinde nükleer silah için yeteri kadar uranyumu zenginleştirebileceğini tahmin ediyor. Fakat bu silah için ayrıca bir savaş başlığı ve füze sistemi kurması gerektiği ifade ediliyor. Bu durumun, aylar veya bir yıl sürmesi söz konusu. Darya Dolzikova, “Bir nükleer silaha ne kadar yakın olduklarını bilmiyoruz. Ancak İran, ellerinden alınması zor olacak kadar çok bilgi edinmiş durumda” diyor. Bu gelişmeler karşısında Batılı ülkeler alarmda. İsrail Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü ve Tel Aviv Üniversitesi’nde kıdemli araştırmacı olan Dr. Raz Zimmt, “Trump’ın İran’a yönelik ‘maksimum baskı’ stratejisini yeniden uygulamaya çalışacağı açık” diyor ve ekliyor: “Ancak İran’ı nükleer kapasitesini azaltmaya ikna etmek için yenilenmiş bir müzakere sürecine sokmaya çaba gösterecek.” Dr. Zimmt’e göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran’da rejim değişikliği konusundaki doğrudan arzusuna rağmen, Donald Trump’ın ne yapacağını ve İran’ın buna nasıl yanıt vereceğini bekleyecek. İran’ın tam ölçekli bir savaşı başlatması da olası görünmüyor. Tahran Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü olan Nasser Hadian, “Donald Trump’ın, bir iş adamı olarak, İran ile görüşmeye ve bir anlaşma yapmaya çalışacağını” düşünüyor. Hadian, “Eğer bunu başaramazsa, İran’ı masaya getirmek için azami baskı uygulayacak” tahmininde bulunuyor. Profesör Hadian, anlaşmanın çatışmadan daha olası olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Eğer Trump azami baskı yöntemini uygularsa, işler ters gidebilir ve iki tarafın da istemediği bir savaş çıkabilir.” Kaynak: Getty Images İran İslam Cumhuriyeti, ruhani lideri Hamaney’in halefini belirleme sürecindeyken birçok iç sorunla da yüzleşiyor. Dr. Vakil’e göre, Hamaney, kişisel mirası ve geçiş dönemi konusunda endişeleniyor, İran’ı istikrarlı bir durumda halefine bırakmayı umuyor. 2022’deki Mahsa Amini protestoları, İran yönetimini büyük oranda sarstı. Toplumsal ayaklanma, din adamlarının meşruiyetine meydan okuyarak sert bir şekilde bastırıldı. Birçok İranlı işsizlik ve yüksek enflasyonla mücadele ederken, ülkenin dış çatışmalara kaynak aktaran rejimine karşı hâlâ yaygın bir öfke mevcut. Özellikle genç nesil, kendilerine dayatılan sosyal kısıtlamalardan duyduğu rahatsızlıkla İslam Devrimi’nden daha da uzaklaşmakta. Kadınlar, her geçen gün daha da güçlenerek rejime meydan okuyor ve saçlarını örtmeden dışarı çıkarak tutuklanma riskini göze alıyorlar. Ancak İran’ı yakından takip eden uzmanlar, bu gelişmelerin Suriye’dekine benzer bir rejim çöküşü yaratacağı anlamına gelmediğini belirtiyor. Dennis Horak, İran yönetiminin güvenliğini sağlamaya çalışırken ülke içindeki muhalefete toleransının giderek azalacağını öngörüyor. İran’da başörtüsü takmayan kadınlara yönelik cezaların sertleştirileceği yeni bir yasanın yakında yürürlüğe girmesi bekleniyor. İran yönetiminin şu an itibarıyla risk altında olduğunu düşünmüyorum. Milyonlarca İranlı rejime karşı olsa da, pek çok kişi yine de ona destek veriyor. Kısa vadede, rejimin devrilme tehlikesi yaşadığını sanmıyorum. Ancak, İran’ın yönetici kadrosunun durumu, dışarıdan gelen darbelerle zayıflarken ve içerideki öfkeyi yönetmeye çalıştıkları bir dönemde oldukça zorlaşıyor. Özellikle Suriye’yi kaybetmeleri, işleri daha da karmaşık hale getirmiş durumda.
Eski Mossad ajanları, çağrı cihazları ve telsizler üzerinden gerçekleştirilen saldırıların arka planını açıkladı. Kaynak: Getty Images. Lübnan'da Hizbullah'a yönelik yapılan saldırılarda kullanılan çağrı cihazlarının patlatılmasıyla ilgili bilgi veren...
Devamını Oku..