İran’ın yeni cumhurbaşkanı Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nı (OKEP) desteklerken, ABD’deki mevcut siyasi tablo, iki ülke arasındaki uzun süredir devam eden gerginliğin hızla çözülmesinin önünde ciddi zorluklar ortaya koyuyor.
Masoud Pezeshkian İran’daki başkanlığına başlarken, JCPOA’yı yeniden canlandırma olasılığı belirsizliğini koruyor. Nükleer anlaşmanın sadık bir destekçisi olan Pezeshkian’ın yaklaşımı, selefi Ebrahim Raisi’nin yaklaşımından önemli ölçüde farklı. Olumlu duruşuna rağmen, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki karmaşık siyasi manzara, iki ülke arasındaki uzun süredir devam eden gerginlikleri çözmek için zorlu zorluklar oluşturuyor.
Kampanyası sırasında Pezeshkian, yaptırımların diplomasi yoluyla kaldırılmasını sürekli olarak vaat etti ve Batılı güçlerle yeniden ilişki kurma isteğini gösterdi. Dış politika ekibi, eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin yönetiminden deneyimli diplomatlardan oluşan tanıdık bir tonu yansıtıyor. Bunlar, dışişleri bakanlığı pozisyonu için muhtemel adaylar olarak adlandırılan Javad Zarif ve Abbas Araghchi gibi kişilerdir.
Ancak Pezeshkian, İran’daki sıkı yaptırımlar ve yüksek enflasyonla daha da kötüleşen akut ekonomik sıkıntı ortamında göreve başlıyor. Yeni yönetimin birincil hedefi, ABD ile yenilenen müzakerelere acil ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak bu vahim koşulları hafifletmektir. Ekonomik sıkıntı, Pezeshkian’ın kampanyasında temel bir temaydı ve İran halkı için acil bir endişe olmaya devam ediyor.
Cumhurbaşkanlığının ilk gününde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile yaptığı telefon görüşmesinde, İran’a uygulanan yaptırımların kaldırılması için nükleer görüşmelerin yeniden başlatılması vurgusu yaptı.
Bununla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki mevcut siyasi iklim, hızlı diplomatik angajman potansiyelini karmaşıklaştırıyor. ABD Başkanı Joe Biden’ın yönetimi, Çin ve Rusya ile ilişkilere öncelik verdi ve bu da İran’ı dış politika gündeminde daha düşük bir konuma düşürdü.
Ayrıca İran’la yapılacak herhangi bir müzakerenin, özellikle yaklaşan ABD başkanlık seçimleri göz önüne alındığında, çekişmeli bir hal alması muhtemel. Zira Cumhuriyetçiler, İran’la müzakereleri Demokratlara karşı siyasi bir silah olarak kullanabilirler.
Yani, Kasım 2024’teki ABD seçimleri öncesinde JCPOA’da önemli bir ilerleme kaydetmek imkansız görünüyor. Demokratlar kontrolü sürdürürse, olası bir Başkan Yardımcısı Kamala Harris yönetimi seçim ile göreve başlama arasında dar bir müzakere penceresi sunabilir; bu da her iki taraf için de onun liderliğinde kalıcı olabilecek bir anlaşmayı sonuçlandırmak için geçici bir fırsattır.
Öte yandan, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’a geri dönmesi muhtemelen JCPOA için felaket anlamına gelecektir. Trump’ın önceki yönetimi 2018’de anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmişti ve herhangi bir yeni anlaşma için İran’dan önemli tavizler talep edebilir.
Karmaşıklıklara ek olarak, Trump’ın üst düzey bir İran askeri komutanı olan Kasım Süleymani suikastındaki rolü, İranlı yetkililerin sürekli olarak misilleme çağrısı yapmasıyla olası müzakereler üzerinde bir gölge oluşturuyor. Ek olarak, bazı raporlar İran’ın Trump’ı öldürmeye yönelik son girişimde bir rolü olduğunu tahmin ediyor, ancak İran Trump’ı öldürme planları ile ilgili suçlamaları reddediyor.
Ayrıca, Hamas’ın Ekim 2023’te İsrail’e yaptığı sürpriz saldırı, ABD politikacıları arasında İran’a yönelik olumsuz algıları yoğunlaştırdı. İsrail’in en yakın müttefiki olan ABD’nin, bölgede istikrarsızlık devam ederken Tahran ile müzakerelere girişmesi pek olası değil. Ayrıca, Hamas siyasi lideri İsmail Haniye’nin Tahran’da yakın zamanda suikasta uğraması durumu tırmandırdı.
JCPOA’nın başlangıçtaki başarısı, nispeten sakin bir dönemde yapılan uzun vadeli müzakerelerden kaynaklanmıştı; bu durum, günümüzün çalkantılı Ortadoğu ortamıyla keskin bir tezat oluşturuyor.
Pezeshkian’ın yönetimi bu karmaşık dinamikleri dikkatle yönetmek zorunda kalacak. JCPOA’nın yeniden canlandırılması, yaklaşan ABD seçimlerinde Demokratların zaferine ve Orta Doğu çatışmasının istikrara kavuşmasına önemli ölçüde bağlı. Tersine, Trump’ın zaferi muhtemelen İran için daha fazla zorluğa yol açacak ve Pezeshkian’ın yönetiminden stratejik bir yeniden ayarlama gerektirecektir.