Türkiye İşçi Sendikası Konfederasyonu (Türk-İş) tarafından gerçekleştirilen “Zordayız, geçinemiyoruz” mitingi, Ankara’daki Anadolu (Tandoğan) Meydanı’nda yapıldı. Mitinge, Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden gelen yaklaşık 100 bin işçi, ekonomik sorunlarına çözüm ve vergi adaleti talepleri için seslerini yükseltti. Eylem sırasında farklı sektörlerden işçiler sırayla söz aldı. Konuşmalar esnasında işçiler, “Şimşek şaşırma, sabrımızı taşırma”, “Sadaka değil toplu sözleşme”, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam”, “Uzlaşma yoksa direniş var”, “Ankara, Ankara duy sesimizi, bu gelen işçinin ayak sesleri”, “Yılgınlık yok, tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Gemileri yaktık, geri dönüş yok”, “Yaşasın sınıf dayanışması”, “İş, ekmek yoksa barış da yok” şeklinde sloganlar attı. Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atalay, mitingde yaptığı konuşmada “İşyerlerinde evimizde huzurumuz yok. Bu iş yerlerinde, bir ayı bir kenara bırakın, bir hafta bile geçinemezsiniz” dedi. Atalay, ayrıca şöyle devam etti: “Bizi vicdansız işverenin eline bırakmayın. Bu ülkede emekliler, taşeron çalışanlar ve staj mağdurları var. Bunların sorunlarını çözmek, bu ülkeyi yönetenlerin görevidir. Bu ülkede kadınlar özgürce sokaklarda dolaşabilmeli ve kadın cinayetlerine son verilmelidir. Tarım işçileri traktör üzerinde can veriyor; bu da bizim sorunumuz. Artık tüm bu sorunlara karşı hükümetten çözüm bekliyoruz, sadece cevap değil. Bu ülke özelleştirmeden çok şey çekti ama hala her yeri özelleştirmeye devam ediyorlar. Öncü günlerde asgari ücret görüşmeleri başlayacak; orada dört işçimiz yer alacak. Onların dedikleri her şeye harfiyen uyacağız. Örgütlendiğimizde kapının önüne konuluyoruz. Öyle bir yasa çıkarın ki, işçilerin lehine olsun. Mahkemeler 7 yıl sürüyor; bu süre içinde ne işçi kalıyor ne de sendika. Hükümete ve bizi yönetenlere sesleniyoruz, bizi vicdansız iş verenin eline bırakmayın. Patronlara değil, işçiye çözüm bulun! Her gün en az 5 işçi iş kazalarında hayatını kaybediyor. İş kazalarına derhal son verilmelidir. Son günlerde ülkede oldukça kötü tablolarla karşı karşıyayız; çocukları öldürenler ve atları kesip bize yedirenler var. Bununla ilgili acilen adım atılmalı. Restoranlara gitmeyin, boykot edin. Aylardır alanlardayız, iş yerlerinde ayaktayız, bugün de buradayız. Bizi duyun, yok saymayın; yarın bunun bedelini ödeyeceksiniz. İşten atmalar devam ediyor; işçilere mobing uygulanıyor. Bununla ilgili ülkeyi yönetenlerin bir sözü yok mu? Patronlara değil, bize bir çözüm bulsunlar. Meclis’e 70 sayfalık bir metin sunacağız. Bir grup başkanvekili ‘işçinin kaybı yok’ diyor; bu nasıl bir akıl tutulması? Önümüzdeki hafta Meclis’e ve tüm STK’lara 70 sayfalık metin hazırladık, vereceğiz ve ‘Bu adaletsiz vergi sistemini değiştirin’ diyeceğiz. Onlar düzeltene kadar mücadelemize devam edeceğiz. Mehmet Şimşek’in dünyası başka, benim dünyam başka; benim dünyam burası. Hükümete, ülkeyi yönetenlere tekrar sesleniyorum: bizi yok saymayın. Biz bu ülkenin yüzde 60’ıyız. Biz sizin oy makineniz değiliz. Ayağınızı denk alın. Her defasında sandığa gidip size oy vermek zorunda değiliz. Dikkatli olun; bu alandaki seslere kulak verin. Yarın geç kalırsınız; enflasyonu düşüreceksiniz diye bizi küçültmeye hakkınız yok.” Bazı işçiler, Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atalay konuşma yaparken yuhaladı. İşçilerin “Sarı sendika istemiyoruz” yazılı dövizler taşıdığı görüldü. Atalay’ın yuhalanmasının ardından bazı işçiler “İşte Başkan, işte sendika” sloganı attı. Taşeron işçi Tuncay Tümoğlu ise, “Kamuda kadroya alınmayan taşeron işçisiyim. Benim gibi pek çok işçi kamuda taşeron olarak çalışmaya devam ediyor; yetkililer bu sorunu görmezden geliyor. Artık bu haksızlıklara son verilmelidir. Aynı iş yerinde yan yana çalışan iki işçi farklı maaşlar alıyor. Taşeron işçilerin özlük hakları çok sınırlı; gerekli yasal düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır” dedi. Emekliler Derneği’nden İbrahim Karaer, emeklilerin sorunlarını şu şekilde anlattı: “Biz yıllarca çalıştık, bu ülkeye değer kazandırdık. Bizler en tehlikeli işlerde çalışarak emekliliği hak ettik. Emekli aylıkları hızla eriyor; milyonlarca emekli ay sonunu getiremez durumda. Çarşı-pazar fiyatları TÜİK verileriyle uyuşmuyor. Bugün emeklilerin huzur içinde oturması gerekirken geçinme mücadelesi vermek zorunda kalması kabul edilemez. Bugün pek çok emekli tekrar çalışmak zorunda kalıyor; emekliler sağlık harcamalarını bile karşılayamıyor. Bu durum kabul edilemez; sağlık hizmetlerine erişim bir lütuf değil, anayasal bir haktır.” Asgari ücretliler adına başvuran Yol-İş Sendikası’ndan Durmuş Öztürk ise, “Ben bu ülkede asgari ücretle çalışan milyonlarca işçiden biriyim. Artık dayanacak gücümüz kalmadı. 17 bin lira ile ev mi geçindirelim, çocuk mu okutalım, karnımızı mı doyuralım? Ay sonunu getiremiyoruz. Çığlığımızı duyun, geçinemiyoruz. İşçiler kötü çalışma koşullarına karşı sesini yükseltemiyor; düşük asgari ücrete karşı çıkan sesini çıkaramıyor. Bazı işyerlerinde haftada bir gün tatili bile çok görüyorlar. Çalışma saatleri oldukça uzun; işçiler meslek hastalıklarından mustarip. İşçinin posası çıkarılıp adeta kapının önüne konuluyor; işsizliği bize karşı kullanıyorlar. Gelsinler asgari ücretle bir gün geçirsinler. Artık ailemle birlikte insan onuruna yakışır bir yaşam istiyoruz” diyerek yaşadıkları ekonomik sıkıntıları dile getirdi. İşçi Remzi Evren ise, çalışanlar üzerindeki vergi yükü hakkında konuşarak, “Artık hiçbirimizin tahammülü kalmadı. Her geçen gün daha da büyük bir sıkıntıya giriyoruz. Biz sorumlu olmadığımız politikaların mağduru olmak istemiyoruz. Artan hayat pahalılığı karşısında her gün daha da eziliyoruz. Kazancımızın büyük kısmı vergiye gidiyor; geriye ne kalıyor? Bu da yetmezmiş gibi artan vergiler dolayısıyla ücretimiz eriyor. Uyandığımız andan yattığımız saate kadar vergi ödüyoruz; yüzümüzü yıkarken bile vergi ödüyoruz. Emek aleyhine olan vergi politikası düzeltilmelidir. Biz insanca yaşamak istiyoruz. Emek, barış ve özgürlük arayışımız devam edecektir” dedi. Kadınlar adına konuşan Şükran Tuncay Şenol ise, “Ben kamuda çalışan bir kadın işçiyim ve aynı zamanda iki çocuk annesiyim. Vergide adaletsizliğin son bulmasını talep ediyoruz. Ülkemizde çalışanların yarısına yakını asgari ücretle çalışmakta. Çalışanların büyük kısmı açlık sınırı seviyesinde ücret alıyor; mutfakta ailemize, çocuklarımıza bir sıcak yemek çıkarmak için büyük bir mücadele içerisindeyiz. Cinayet ayrımcılığına son verilmelidir. Tüm alanlarda güven içinde yaşamak istiyoruz. Kadın cinayetlerinin son bulması temennisiyle mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.”
GAMZE DEMİRELAnkara, 3 Kasım 2024 Pazar günü, sakin ve ılımlı bir hava ile yeni bir haftaya adım atıyor. Haftanın son gününde başkentte parçalı bulutlu bir gökyüzü hâkim olacak....
Devamını Oku..