Başlık: Suriye’de Geçiş Yönetimi Ne Zaman Göreve Başlayacak? Şam’dan Gelen Mesajlar Ne Yönde?
Kaynak: AP Suriye’de devrilen Beşar Esad yönetiminden kalan unsurlar, devlet yönetimini Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) önderliğindeki muhalefete devretmeye başladı. HTŞ, geçiş yönetiminde başbakanlık görevine, örgütle yakın ilişkisi bulunan Muhammed el-Beşir’i atadı. El-Beşir, Ocak ayından bu yana İdlib’deki sivil Suriye Kurtuluş Hükümeti’nden sorumluydu. Şu anda, Suriye’deki geçiş hükümetini kurmakla görevlendirildi. Esad’ın ülkeyi terk etmesinin ardından hükümeti muhaliflere devredeceğini açıklayan Başbakan Muhammed el-Celali, 9 Aralık’ta HTŞ lideri Ahmed eş-Şera (Ebu Muhammed Colani) ve el-Beşir ile bir araya geldi. Esad Yönetimi’nin başbakanı, “geçiş döneminin hızlı ve sorunsuz olması için” kabinesiyle birlikte muhaliflerle iş birliği yaptığını belirtti. Suriye’deki muhalif grupları temsil eden Suriye Muhalif ve Devrimci Milli Güçler Ulusal Koalisyonu da 8 Aralık’ta yaptığı açıklamada “tam yürütme yetkisine sahip” bir geçiş hükümetinin oluşturulacağını ve bunun “özgür, demokratik ve çoğulcu bir Suriye’nin yolunu açacağını” duyurdu. Suriye’de “geçiş dönemi başbakanı” olan Muhammed el-Beşir’in kim olduğu? Kapsayıcılık ve refah vurguları Yakın geçmişte yalnızca İdlib bölgesini yöneten Suriye Kurtuluş Hükümeti’nin ülke genelinde etkili olması, HTŞ’ye olan yakınlığı nedeniyle bazı endişeleri beraberinde getirdi. Muhalif yapı, Şam’ı ele geçirmesi durumunda tüm sivillerin haklarının korunacağına dair bir dizi açıklama yaptı. Suriye Kurtuluş Hükmeti’ne bağlı “Siyasi İşler Bürosu”nun sosyal medya hesaplarından yapılan açıklamalarda, yurtdışında bulunan tüm Suriyelilerin ülkeye geri davet edildiği ve dönüşleri için “uygun şartların” sağlanacağı belirtildi. Suriyelilerin gönüllü geri dönüşü ne kadar gerçekçi, nasıl mümkün olabilir? Açıklamalarda ayrıca “Suriye tarihinin yeni bir sayfası açıldığı” ve yeni yönetimin “refah sağlama” hedefiyle hareket edeceği ifade edildi. Bir paylaşımda, “Altyapının yeniden inşası ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için kapsamlı bir plan izliyoruz” denildi. Kaynak: Facebook/@SYMINISTRYMEDIA Siyasi İşler Bürosu’nun açıklamasında, iç savaş döneminde yaşanan adaletsizliklerin “adalet ve hesap verebilirlik temelli kapsamlı bir toplumsal uzlaşma” ile çözüme kavuşturulması gerektiği vurgulandı ve bu bağlamda Suriye’nin “toplumsal dokusunu” birleştirmeyi amaçladığı belirtildi. Aynı yapı, 7 Aralık’ta yaptığı başka bir açıklamada, yeni yönetimi ele geçiren muhalefet gruplarının hiçbir şart altında Esad ordusu envanterindeki kimyasal silahları kullanmayacaklarına dair taahhüt verdi. Açıklamada, “Bu silahların kullanımı insanlığa karşı bir suçtur ve sivillere karşı kullanılmasına ya da intikam ve tahribat aracı olarak dönüştürülmesine izin vermeyeceğiz” ifadelerine yer verildi. İsrail, Şam’ın düşüşünden sonra Suriye’deki birçok askeri tesise onlarca hava saldırısı gerçekleştirdi. Bu saldırıların hedeflerinden birinin, kimyasal silahların muhalefet gruplarının eline geçmesini engellemek olduğu iddia ediliyor. Suriye’deki 300’den fazla hedefi vuran İsrail’in eylemleri ne anlama geliyor? Aynı gün yapılan başka bir açıklamada ise Suriye’deki azınlıkların haklarının korunacağı vurgulandı. Tüm sivillerin mülkiyetlerinin her türlü tehdide karşı korunmasının önceliği belirtildi ve bu doğrultuda dini ya da etnik temelli hedef gösterme veya ayrımcılığa izin verilmeyeceği ifade edildi. Açıklamada, ülkedeki Hristiyan azınlık, “Suriye’nin ulusal yapısının ayrılmaz bir parçası” olarak tanımlandı. Dünya yeni yönetimle nasıl iletişim kuracak? Dünyanın yeni yönetimle nasıl bir ilişki kuracağı henüz netleşmedi. Hakan Fidan, 8 Aralık’ta yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Suriye’nin yeniden inşası ve çeşitli sorunların çözülmesi için “yeni yönetimle birlikte çalışmaya devam edeceğini” açıkladı. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ise yönetimin barışçıl bir şekilde el değiştirmesini ve daha kapsayıcı bir siyasi sürecin başlamasını umduğunu belirtti. Rutte, HTŞ’nin adı geçmeden, Suriye’nin yeni liderlerinin “hukukun üstünlüğünü koruması, sivilleri güvence altına alması ve dini azınlıklara saygı göstermesi gerektiğini” dile getirdi. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Suriye’nin “toprak bütünlüğünün ve azınlıkların korunmasının kritik önem taşıdığını” vurguladı.