CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın belediyelere yönelik “silkeleyin” talimatına karşı çıktı. Özel, Sancaktepe Belediyesi’nin temel atma töreninde yaptığı konuşmada, hükümetin CHP’li belediyelere baskı yaptığını vurguladı ve bu talimatın hizmetlerin engellenmesini hedeflediğini ifade etti. CHP’li belediyelerin kararlılıkla hizmet vermeye devam ettiğini belirten Özel, “Sancaktepe çalışıyor, Ataşehir çalışıyor, Kadıköy çalışıyor, İstanbul Büyükşehir Belediyesi de çalışıyor. Ne yaparlarsa yapsınlar, hizmetlerimizi durduramadılar” dedi. Özel ayrıca Erdoğan’ın talimatını eleştirerek, “Silkeleme bizim zeytin ağaçlarımızda olur. O verimli zeytin ağaçlarından aldığını alırsın, ama siz belediyelerimizi silkeleyerek halkın hizmetlerini baltalamayı amaçlıyorsunuz” şeklinde konuştu. Özgür Özel, “İyice çılgınlaşmış bakana dönüyor. “Biraz daha silkeleyin” diyor. Şimdiye kadar durduramadık, “biraz daha silkeleyin” diyor. Eğer bu şekilde devam ederseniz, vatandaş ilk seçimde sizden yaka silkecek. Tayyip Bey, sizi sırtından silkeleyip atacak. O yüzden, Tayyip Bey’in ne dediğine değil, Alper Bey’in ne yaptığına bakalım” ifadelerini kullandı. Özel, “İnsanlar oylarını vererek Alper başkanı göreve getirdiler. Biz İstanbul’u son 5 yılda nasıl yönettiysek, halka hizmet ederek ve ranta kapılmadan, israfı önleyerek yönettik. İstanbul’daki insanların yoksulluğuna bir nebze olsun çözüm bulabilmek için, ihtiyaç sahibi annelere ulaşımı ücretsiz yapmak, çocukların süt almasını sağlamak ve okuldaki çocukların beslenme çantasını doldurmak için çalıştık. Bundan sonra da bunları yapmak istiyoruz. İstanbullu düşündü ve Ekrem başkana bir kez daha artan bir destekle görev verdi. Daha 8–9 ay geçti, ama Tayyip Bey’de bir hareketlenme başladı. Bu belediyelerin elini kolunu bağlayalım diye her yola başvurdu. Daha da çirkinleşecektir. Diyorlar ki, belediyeleri biraz daha silkeleyin.” Bizim Ekrem başkan silkelemenin güreş meydanında olduğunu söylüyor. Manisa’da özellikle Akhisar, Türkiye’nin en fazla zeytin ağacına sahip, en bereketli topraklarından biridir. Silkeleme bizim orada zeytin ağaçlarında olur. O verimli ağaçtan son kalanlarını almak için silkelerler. Tayyip Erdoğan’ın bilinçaltı, belediyelerimizin son 7-8 aylık performanslarını gördüğünü söylüyor. Türkiye genelinde CHP’li belediyelerin memnuniyet oranı ortalama yüzde 58’dir. Yani tek bir belediye olsa ve vatandaşa sorsanız yüzde 58 oy alarak yeniden seçilecektir. Biz bunu görüyoruz ve gurur duyuyoruz. Tayyip Bey, vatandaşına iyi hizmet ediliyor deyip mutlu olması gerekirken, haset ediyor. Bu başarının, bize yeni seçim başarıları ve yeni iktidar getireceğini görüyor. Bu yüzden de talimatlar yağdırıyor. Son söylediği “silkeleyin” sözü, aslında daha önce kapalı kapılar ardında bu CHP’li belediyelerin imkanlarını kısıtlama anlamına geliyordu. Sancaktepe Belediyesi’nin 2 milyara yakın borcu varmış. Bunu AK Partili belediye döneminde yaptılar. Ama SGK ve vergi dairesine borcun faizlerini de koyup, bir seferde bu parayı Sancaktepe’den alın. Başka nereden buraya para geliyorsa, kaynaklarını kesin. Sonra bir bakıyorlar ki, Sancaktepe çalışmaya devam ediyor, Ataşehir çalışmaya devam ediyor, Kadıköy çalışmaya devam ediyor, İstanbul Büyükşehir çalışmaya devam ediyor. İyice çılgınlaşmış bakan diyor ki, “biraz daha silkeleyin, biraz daha silkeleyin.” Bugüne kadar durduramadığımız şeyden, biraz daha silkeleyin diyor. Vallahi siz bunu yapmaya devam ederseniz, vatandaş sizden yaka silkelemek üzre. İlk seçimde Tayyip Bey sizi sırtından silkeleyip atacak. O yüzden de, Tayyip Bey’in ne dediğine değil, Alper Bey’in ne yaptığına bakalım. 2.2 milyar lira borçla devraldı belediyeyi. Kasasında 1 lira para yoktu, ama buna rağmen ilk verdiği sözü tuttu. 19 mahallede mahalle buluşmalarını yaptı. Sancaktepe’yi nasıl yöneteceğini sordu. Geldiler mi? Dinledi mi? Söz verdiğini yapıyor mu? Bakın, ne yapıyor? 6 bin öğrenciye okul çantası ve kırtasiye malzemesi dağıttı. 1 lira para yokken 2 milyar borçla devraldığı belediyede engelliler derneğine tam donanımlı bir bina yaptı. İhtiyaç sahibi 1000 üniversite öğrencisine 12.500 TL burs verdi. İstanbul Büyükşehir’in desteğiyle 10 yeni hattın 515 seferini koydu. Sizlerin “buradan otobüs geçmiyor” dediği yere hat açtı. Yeni seferler koydu, toplamda 515 sefer oldu. Aziz Bayraktar İmam Hatip Lisesi’nde spor salonu ve saha yaptı. İlk 8 ayda 12 park, halı saha, 3 spor salonu, 1 kreş, 1 muhtarlık binası ve 1 kent bostanı ile toplamda 18 projeyi tamamladı. Ekrem başkanı çağırdı, Özgür başkanı çağırdı; bugün sizinle birlikte 15 yeni projenin temelini atıyor. Az önce hepsini izledik. Ne yapıyor? Verdiği sözü tutuyor. Bir mahalleye kreş yapmıştı; şimdi 3 mahalleye daha kreş yapıyor. Birileri, garibanın çocuğunun ya ucuza ya da hiç olamayacak şekilde kreşe gitmesini istemiyor. Anneler, çocuklarını kreşe bırakıp işe gitmesin, evine ekmek getirmesin diyen birileri var. Çünkü bunları yapınca, Alper başkan insanların gönlünde yer ediniyor. Geçen hafta, “ya kreşleri kapatın, ya da ben kapatacağım” diye yazı göndermişti. Karşısında anneler, babaanneler durdu. “Evladımızın kreşine, torunumuzun kreşine dokunmayın” dediler. Geri adım attı. O gün ben Ankara’da söyledim. Ekrem başkan İstanbul’da söyledi. O iş o kadar kolay değil dedik. “Hodri meydan, gel bakalım garibanın kreşini kapat” dedik. Bugün 3 yeni temel atıyoruz. İşte, bunlar kreş düşmanı, onlar çocukların düşmanı. Onlar, çocuğunu bırakıp çalışmak isteyen kadının düşmanı. Onlar huzurun düşmanı. Ama Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları, hepinizin evladı, kardeşi ve yoldaşıdır. Paraları keserek, kaynaklarını azaltarak hizmete engel olmaya çalışanlar, esasen Sancaktepe Belediyesi’ni nasıl kaybederiz ?” Tayyip Bey’e buradan bir kez daha söylüyorum. Eğer vatandaş gönlünden düştüysen, bunun çaresi vardır. O gönlü yeniden kazanmak. Bunun için çirkeflik yapmak, arkadan çelme takmak, belediyenin hizmet aracı lastiklerini patlatmakla olmaz. Ne yapmanız gerekiyor? O gönle yeniden girmek için çalışmalısınız. Eğer onlar 3 yapıyorsa siz 5 yaparım derseniz, vatandaşın gönlüne girersiniz. Yoksa, “ben yapmadım, bıraktığımda İstanbul’da sıfır kreş vardı. Şimdi 100’ü geçmiş durumda” diyorsanız. Ben bunlara engel olayım derseniz. Ben bıraktığımda 10 metro vardı, hepsi durmuştu. Kaynağı yoktu. Durdurmuşlardı. Ben bıraktığımda toplamda 10 altı metro vardı ama Ekrem İmamoğlu nasıl yaptıysa yaptı. Dünyadan para buldu, kredi buldu, israfı durdurdu, parayı doğru yerlerde yönlendirdi ve 10 metro inşaatlarını birden başlattı. Eğer ben bunları engellemeye çalışırsam, ya da Esenyurt’u ben aldığımda 100 bin nüfusluydu, 1 milyon oldu, elimden aldılarsa. Esenyurt’a kayyum atarsan, Ovacık’a kayyum atarsan, alamadığın belediyelerde kayyum atarsan, paralarını kesersen, hizmete mani olmaya çalışıyorsan, vatandaşın gönlünden düştüğün yere geri gelemezsin. Ama bunları yaptığın zaman, vatandaşın gözünden de düşersin. Gönlünden düşenin gönlünü geri kazanmak gerekir. Ama bunları yapan, vatandaşın gözünden düşerse, bir daha vatandaşın gözünde yer bulmak imkânı yoktur. Ve vatandaşın gözünden düşen, çok kısa bir süre içinde önüne konulacak ilk sandıkta iktidardan da düşecektir. Bunu hep birlikte göreceğiz. Sosyal Güvenlik Kurumu ve belediyelerin SGK’ya olan borçlarından çokça bahsediliyor. Bu borçların toplamı 100 TL. Bu paranın 10 TL’si belediyelere ait. Bu 10 TL’nin içinde AK Partilisi, MHP’lisi, DEM’lisi, CHP’lisi var. Hepsi 10 TL. Toplam borç 100 TL. Sadece bu 10 TL ile kıyamet koparmak… Sosyal Güvenlik Kurumu’na kimin borcu var? Yukarıdan aşağıya bunları açıklasınlar. Bunu 6 ayda bir açıklamaları lazım, yıllardır açıklamıyorlar. Neredeyse yandaş şirketler var, neredeyse bu destekledikleri, bütün ihaleleri verdikleri şirketler. Bu şirketler vergi ödemiyorlar. Sıfır matrah, 43 şirketleri var ve 36-37’si geçen yıl hiç vergi ödemedi. Sigortaya da para ödemiyorlar. Bugün sigortanın, bütün belediyelerden, her partiden, toplam 100 alacağı varsa, o 100’nün peşine düşeceğine burada sadece 10’nun peşine düşüyor. Bu 10 borcu da geçmişte kendi belediyeleri yaptı. Nasıl olsa Tayyip Bey af çıkarıyor, yatırırsak boşuna öderiz diye hesapladılar. Borç dursun, af çıkar, faizi silinir, taksitlere bölünür diye düşündüler. Şimdi yeniden af gelecek. Buradan söylüyorum. Tayyip Erdoğan, Ocak ayında şirketlerin SGK borçlarının faizlerini silecek. Eşit taksitlere bölecek. Sadece bundan belediye şirketleri yararlanmasın diye şimdi bu işe teveccüh ediyorlar, tenezzül ediyorlar. Biz bu durumu en yakından takip ediyoruz. Önümüzdeki günlerde bunu yaptığında, bütün Türkiye’de perdeyi açtığında, karşısındaki duvarda görecek. Yolda yürürken orada görecek. Eline verilen afişte görecek. Bütün vatandaşlarımız, Tayyip Erdoğan’ın bu hizmetleri engellemek için, bu yatırımları durdurmak amacıyla, Ekrem başkanın yaptığı işleri bozmak için bu işlere kalkıştığını her yerde görecek. Ama esas unutturmayacağız ki, Tayyip Erdoğan iktidara geldiğinde burada dinleyen emekli ablam, aldığı en düşük emekli maaşıyla 8 çeyrek altın alıyordu. Şimdi aldığı en düşük emekli maaşı 12.500. 2.5 tane çeyrek altın alabiliyor. Tayyip Bey geldiğinden bu yana her ay 5,5 çeyrek altın kaybı var onun. Asgari ücretli kardeşim, Tayyip Erdoğan geldiğinde 7 çeyrek altın alıyordu. Başlık: Vatandaş, ilk seçimde sizi sandıkta unutturacak
Şu anda bir emekli, asgari ücretle karşılaştırıldığında 3 çeyrek altın alabiliyor. Yani her ay 4 çeyrek altın kaybediyor. Sancaktepe’deki vatandaşlara soruyorum; eğer oradaki kuyumcuda bir çeyrek altın alıp cebinize koysanız ve eve döndüğünüzde bu altını kaybetmiş olsanız, ne hissedersiniz? İnsan, bu durumda aklına nerede kaybettiğini sormaz mı? Fakat bu sadece bir emekli için geçerli değil, her emekli için durum aynı. Her ay, 4 çeyrek altın kaybediliyor. Eğer bir kişi yaklaşık bir çeyrek altın kaybederse, kaybettiği yeri aramak için çaba sarf eder. Ama her ay bunu kaybedenler, nerede kaybetmişlerse o altınları bulmak için aynı çabayı gösterecekler. Bu altınlar, bir seçim sandığında kaybedildi; yine bir seçim sandığında bulunacak ve geri alınacak. Buradan bir çağrıda bulunuyorum: Emekli maaşlarının asgari ücrete denk gelmesi şart. 2002 yılında en düşük emekli maaşı, 1,5 asgari ücrete eşdeğerdeydi. Şu an ise sadece 0,7 asgari ücret kadar. Eskiden asgari ücretin 1,5 katıydı; şimdi ise asgari ücretin neredeyse üçte ikisi kadar. Bu yüzden emeklilerin geçimi bir haktır ve asgari ücret bir gerekliliktir. Ayrıca asgari ücretin belirlenmesi için toplanmışlar. Diyorlar ki, eğer asgari ücrete zam yaparsak enflasyon artacak. Böyle büyük bir yalan hayatımda hiç görmedim. Geçen yıl 17.000 TL’lik asgari ücreti bir yıl boyunca bir kuruş dahi artırmadılar. Seçimlerden önce 3 kez zam yapacaklarını söylediler, ama bir kere bile zam yapmadılar. Ne oldu? Enflasyon yüzde 50’ye çıktı. Asgari ücreti artırmamayla enflasyon kontrol altına alınamazdı; geçen yıl bu enflasyonla mücadele edilebilirdi. Asgari ücretin enflasyona etkisi, eğer yüzde 1 artırırsanız, enflasyona sadece binde 0,7 kadar etki eder. Yani alakası bile yok. Ama işçi ve emekçinin cebinden çalmak için böyle bir yalan uyduruyorlar. Bu yüzden biz, asgari ücretlinin gerçek enflasyon rakamlarına göre zam talep ediyoruz; TÜİK’in, yani Tayyip Erdoğan’ı memnun etmeye çalışan istatistik kurumunun verileriyle değil.