Orijinal Başlık: ‘Sevdiklerimizin mezarı bile yok’
Henüz 6 Şubat depremleri sırasında Hatay’ın Antakya ilçesindeki Ekinci Mahallesi’nde 269 kişinin hayatını kaybettiği, 13 kişinin yaralandığı ve kayıpların yaşandığı Rönesans Rezidans ile ilgili olarak, 4’ü tutuklu ve 1’i firari toplam 8 sanığa dair ayrı ayrı 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası istemiyle açılan davanın duruşmasına devam edildi. Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleştirilen üçüncü duruşmaya, sanık Mehmet Yaşar Coşkun ve Ayhan Karan SEGBİS aracılığıyla katıldılar. Diğer sanıklar Mehmet Haşim Eraslan, Bülent Seküçoğlu, Önder Artun, İbrahim Dahıroğlu ve Bayram Mansuroğlu ise duruşma salonunda hazır bulundu. Rönesans enkazında yakınlarını kaybeden aileler ve avukatları da duruşmadaydılar. Firari sanık Hüseyin Yalçın Coşkun ise duruşmaya katılmadı. “40 Yıldır İnşaat Sektöründeyim” Mahkemede ilk sözü, bir önceki duruşmada rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan yapı denetim şirketinin temsilcisi Bülent Seküçoğlu aldı. 40 yıldır inşaat sektöründe bulunduğunu ve 1200’den fazla binanın proje denetimini gerçekleştirdiğini ifade eden Seküçoğlu, “Bina imalatı ve kaba beton inşaatında görev almadım. Bu belgelerle de kanıtlanabilir. Bilirkişi raporunda depremin ivmesi göz önünde bulundurulmadan suçlu bulunmaya çalışıldım. Raporun bir kısmında ‘malzeme, kolon, demir iyi’ denilmekte; başka bir yerinde kötü söylenmekte. Tüm bilirkişi raporları kopyala-yapıştır tarzında hazırlanıyor. Kopyala-yapıştır yöntemiyle insan hayatıyla oynanabilir mi?” şeklinde konuştu. Seküçoğlu, yaşı ve tansiyon rahatsızlığının dikkate alınarak serbest bırakılmasını talep etti. “Müteahhit Coşkun: ‘Kalitesiz Binada Kendim Nasıl Kalırım'” Seküçoğlu’nun ardından duruşmaya SEGBİS ile bağlanan bina müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun, sözlerine, rezidansta yakınlarını kaybedenlere başsağlığı dileyerek başladı. Bu dosyada malzeme kalitesi ve statik proje yetersizliği olmak üzere iki suçlamayla yargılandığını belirten Coşkun, “Geçtiğimiz duruşmada yeni bilirkişi raporu talep etmiştik ama bu isteğimiz reddedildi. Bu nedenle kendimiz İstanbul Teknik Üniversitesi Afet Yönetimi Enstitüsü’nden malzeme ve statik rapor talep ettik. Rapor neticesinde malzeme ve statik açıdan olumsuz bir durum söz konusu görülmedi. 2007 yönetmeliğine uygun olarak C20 beton kullanmamız gerekirken biz C30 kullandık. Kalıplarımız kaliteliydi ve bunlar maliyetli işlemler. Kendim her zaman kaliteli malzeme kullanırım. Binada 20’den fazla dairemiz ve büyük işlerimiz bulunuyordu. Kalitesiz bir binada kendim nasıl kalırım?” diye ifade etti. “Binada Sorun Yoktu, Depremin İvmesi Yüksekti” Müteahhit Mehmet Yaşar Coşkun, önceki mahkemelerde sunduğu savunmalarda olduğu gibi, bu duruşmada da binanın yıkılmasının ana sebebinin depremin ivmesi olduğunu iddia etti. Normal şartlarda depremin merkezinden uzaklaştıkça şiddetinin azalması gerektiğini belirten Coşkun, ancak Antakya’da ivmenin oldukça yüksek seyrettiğini vurgulayarak, “Bina yapılırken deprem ivmesi 0.4 hesaplandı fakat gerçekte ivme 1.4. Hangi bina bunun karşısında dayanabilir? Kalitesiz malzeme kullanmakla ve birçok insanın ölümüne neden olmakla suçlanıyorum. Ben idealist ve kaliteli malzeme kullanan bir bireyim. Üstüme atılan bu suçlamalar beni derin şekilde yaralıyor. Adalete her daim inanıyorum. İki yıldır tutukluyum ve açık kalp ameliyatı geçirdim. Tutuksuz yargılanmak istiyorum,” dedi. Ayrıca yapı kontrol elemanı Önder Artun da depremin şiddetine dikkat çekti. Bir yıldır tutuklu olduğunu dile getiren Artun, “Üç defa beyin ameliyatı geçirdim. İskenderun Devlet Hastanesinden sağlık raporu aldım,” dedi. “Sevdiklerimizin Cenazesi Bile Yok” İki gün boyunca enkazda kalan kardeşi ve yeğenini kaybeden Cemile İncili, yaşananları şöyle ifade etti: “Orta blok saniyeler içinde yıkıldı, zerre kadar direnç gösteremedi. Eğer bu kadar sağlamdıysa, neden saniyeler içinde yıkıldı? Biz bu binalara raylı sistem denilerek satın aldırıldık. 6. katta var fakat 12. katta yoktu raylı sistem. Kasten öldürmekten en ağır ceza verilmelidir. Beyefendiler hapiste memnun değil, en azından cenazelerini alabildiler ve sevdiklerini görebiliyorlar. Bizim sevdiklerimizin bir cenazesi bile yok.” Duruşmada, kontrol elemanı Önder Artun’un sağlık sorunları nedeniyle serbest bırakılması, diğer tutuklu sanıkların ise tutukluluk halinin devamına karar verildi. Bir sonraki duruşma 24 Ocak’ta gerçekleştirilecek.